Tarih savaşı

FRANSA Meclisi’nde konuşan Patrick Deveciyan’a göre “Türk Başbakanı” 22 Eylül 1915’te Halep Valisi’ne gönderdiği telgrafta “beşikteki çocukların dahi beşiklerinde kalmamasını” emretmişti! Dolayısıyla “bir soykırım oldu mu, olmadı mı diye öğrenmek için tarihçileri bir araya getirmeye gerek yok”tu!

Türkiye’nin “tarihçiler tartışsın” tezine karşı söylüyor bunları.

Deveciyan’ın bahsettiği “belge”nin kaynağı, Aram Andonyan’ın 1920’de, evvela Fransızca, sonra İngilizce yayınladığı Naim Bey’in Anıları adlı kitaptır.

Naim Bey, Halep’teki Tehcir Komitesi’nin başkâtibidir, İstanbul’dan gelen şifreli katliam telgraflarını böyle saklamış ve orada bulunan Aram Andonyan’a vermiş, o da yayınlamış... 

Soykırım iddialarının temel birkaç dayanağından biridir bu kitap.

Andonyan’ın kitabındaki “belge”ye göre, Talat Paşa, 22 Eylül’de Halep Valisi Mustafa Abdülhaluk Bey’e bu telgrafı çekmişti. Halbuki o tarihte Halep Valisi Bekir Sami Bey’dir, Mustafa Abdülhaluk Bey 10 Ekim 1915’te Halep Valisi olacaktır! Andonyan, Halep Valisi olarak Abdülhaluk Bey’i tanıdığı için telgrafı da ona hitaben uydurmuştur!

O sırada Talat Paşa da başbakan değil içişleri bakanıdır!

Andonyan kitabının Fransızca baskısında kendi görüşü olarak yazdığı satırları, İngilizce baskısında, tabii daha etkili olsun diye, Türk yetkililerinin, mesela Talat Paşa’nın emirleri gibi göstermiş, ona göre tarih ve isimler icat etmiştir! Rumi ve Miladi takvimler arasındaki farkı iyi bilmediğinden birçok tarihleme hatası yapmıştır.

Andonyan’ın bahsettiği belgeler ortada yoktur; yazmıştır da hiç olmazsa bazılarını niye saklamamıştır?!

Andonyan’ın kitabındaki belgelerin sahteliği konusunda iki kaynak tavsiye edeceğim: Biri Şinasi Orel ve Süreyya Yuca’nın Talat Paşa Telgrafları adlı kitap, öbürü Amerikalı Tarihçi Guenther Lewy’nin Tartışmalı Soykırım adlı kitabı...

Bir örnek de Vahakn Dadrian’la Taner Akçam’ın yazdığı Taktil ve Tehcir adlı kitaptan... Dadrian, Teşkilatı Mahsusa’nın gizli planlarını Talat Paşa’nın yaptığını yazıyor. Kanıt olarak Galip Vardar’ın İttihat ve Terakki İçinde Dönenler adlı kitabının 102. sayfasını gösteriyor.

Açıyorsunuz Vardar’ın kitabının 102. sayfasını, tam tersine, Teşkilatı Mahsusa’nın planlarını yapma yetkisinin kesin olarak Enver Paşa’ya ait olduğunu, Enver’le Talat’ın kavgalarını anlatıyor!

Dadrian, gösterdiği kaynağın tam tersine, Teşkilatı Mahsusa’da Enver’in yerine Talat’ı koymuştur! Çünkü soykırım iddiası Talat Paşa’ya odaklanmıştır, Talat Paşa’nın Teşkilatı Mahsusa’nın operasyonlarını idare eden adam olduğunu ‘kanıtlamak’ lazımdır! Madem kanıt yok, Türkçe bir eseri kaynak gösterip tahrif ederek üretirsiniz ‘kanıt’ı!

Amerika’da, Avrupa’da kim araştıracak öyle mi diye?!

Bunlar 1915’te Ermenilere hiçbir şey yapılmadığı anlamına gelmiyor. “Soykırım”ın geçerli olması için ortada siyasi bir karar, devletin bir soyu yok etme politikası falan lazımdır. Belge sahtekârlıkları bu noktada yapılıyor.

Büyük faciaların yaşandığı kaotik dönemler daima tartışmalara açıktır, daima araştırılması gereken yönler mevcuttur. Çirkin olan ‘şöyledir’ diye kanun zoruyla tarih tertip etmektir.

Sarkozy bunu yapıyor.

Sarkozy dün “Türkiye bizim görüşümüze saygı duysun” buyurmuş! Sarkozy’nin yaptığı “görüş açıklamak” değildir. Türkiye’ye karşı tarihi politik savaş aleti olarak kullanmaktır.

Bu küçük adam, küçük adamlara mahsus fanatizmle her fırsatta Türkiye düşmanlığı yapıyor. Boykot falan gibi kendimize de zarar verecek olanların dışında, her tepkiyi destekliyorum.