S&P'nin fakirliği Türkiye'nin zenginliği

S&P yani bilinen açık adıyla Standart&Poor's adlı derecelendirme kuruluşu, son değerlendirmesinde Türk ekonomisine olumsuz bir not verdi.

Başta Sayın Başbakan olmak üzere bunu protesto eden, kabul etmeyen ekonomi çevrelerinden eleştiriler yükselince, önce kuruluştan özür dilediğine dönük haber geldiyse de daha sonra böyle bir şey olmadığı anlaşıldı.

Bu durum açıkça S&P'nin Türkiye'ye karşı önyargılı davrandığını, Türkiye'nin ekonomik verilerini dikkate almayan, bir anlamda Türk ekonomisini belli bir yöne doğru itmek isteyen, kötü niyetli yaklaşımını ortaya koydu.

Öncelikle ekonomik verilere bakmak gerekir. İlk bakılması gereken yer büyüme oranlarıdır, Türk ekonomisi küresel ekonomik krizden sonra dünyanın en hızlı büyüyen iki ekonomisinden biri olmuştur.

Kimin standardı

Sanayi sektörünün bu büyümeyi sürükleyen bir niteliğe sahip olması, işsizlik oranlarını düşürmüş, istihdamdaki artışa paralel şekilde de ülkede nispi olarak gelir dağılımında belli bir düzelme ortaya çıkmıştır.

Özellikle açlık sınırında yaşayan insan sayısının hızla azalmış olması ve yoksulluk düzeyinde yaşayanların oranının düşmesi ekonomik gelişmenin sadece büyüme etkisinin değil, sosyal etkisinin de görülmeye başlandığının işaretidir.

Türk ekonomisinin gelişmesinin en önemli şartları, siyasal istikrarla birlikte, girişimci toplumsal grupların organizasyon kabiliyetlerinin gelişmesi ve küçük tasarruflarla yatırımlara yönelmesi konusunda bir güven ortamının yaratılması yanı sıra geleceğe olumlu bakmalarıyla ilgilidir.

Bunlara ilaveten ekonominin dışa açılması, Türkiye'nin çevre ülkelerde ve dünyada bölgesel güç olarak algılanması, nitelikli işgücünün hızlı şekilde gelişmesi gibi olaylar da düşünüldüğünde, son on yılda Türkiye'nin doğrudan yabancı sermayeden aldığı payın artışı daha iyi anlaşılacaktır.

Son yıllarda ekonomide yaşanan bütün olumlu gelişmeler rağmen küresel kriz karşısında, Avrupa başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde ciddi sorunlar yaşandığı bir dönemde, Türk ekonomisin en büyük zaafı cari açık ve dış borç meselesidir.

Bu kırılganlığın yok edilmesi konusunda yeni sanayi stratejisi ve teşvik politikalarıyla tamamen yeni bir büyüme anlayışına geçilmiştir.

Cari açıkta son dokuz ayda ortaya çıkan düzelme eğilimleri, alınan tedbirlerin etkili olacağı konusunda dikkat çeken bir göstergedir.

Bu konuda iç talebin kısılmasına dönük politikalar doğrudur ve iç talebin ithalatla beslenmesinden vazgeçilmesi zorunludur.

Derecelendirme!

Ancak iç talebin kısılmasına dönük araçlar kullanılırken sadece faiz yeterli olmayabilir. Bu durumda döviz politikasının da devreye girmesi, ithalata dayanan tüketimin kısılmasına katkı yapacaktır.

İthalat ve ihracat arasındaki dengesizliğin en önemli sebebi, yüksek düzeyde ithal edilen belli ürünlerin iç
üretimle ikame edilememiş olmasıdır.

Bu konuda esnek bir teşvik ve üretim politikası izlenerek mesela teknoloji transferi konusunda kolaylıklar sağlanarak, daha çok ara malları üretiminde dışa bağımlılığı ortadan kaldıracak ikame endüstrilerinin kurulmasına yönelmek gerektiği açıktır.

Standart and Poor's'un Türk ekonomisindeki gelişmeleri değerlendirmek yerine, mukayeseli olarak Türkiye'nin diğer ekonomiler karşısında elde ettiği avantajları görmezden gelerek, Türkiye'ye yön vermek istediği açıktır.

Bunun ekonomik değil politik maksatla yapıldığı düşünülebilir.

Bir yönüyle Türkiye zenginleşirken bunu derecelerine yeterince yansıtmayan bir derecelendirme kuruluşu, kendi önyargılarıyla yoksullaşmaktadır ve bu şekilde davrandığı müddetçe ancak itibar kaybedecektir.

(Bugün gazetesinden alınmıştır)