TRT-1'deki ''Politik Açılım'' programına katılan Kılıçdaroğlu, canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, ''Dersim tartışmalarına'' ilişkin soruyu yanıtlarken, konuyu gündeme getiren partisinin Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün ile hiçbir akrabalığının bulunmadığını söyledi. Tartışmaların sonlanması ve dönemin aydınlanması için ''arşivlerin açılması'' önerisini yineleyen Kılıçdaroğlu, samimiyetin ancak bu yolla sağlanabileceğini vurguladı.

Kılıçdaroğlu konuya ilişkin bir başka soruyu yanıtlarken de İhsan Sabri Çağlayangil ile 80'li yıllarda Dersim'de yaşananlara ilişkin bir görüşme yaptığını, Celal Bayar'la da görüşmek istediğini, ancak rahatsızlanması ve ardından vefatı nedeniyle görüşmenin gerçekleşemediğini anlattı. Bu görüşmeleri, dönemi yaşayanlarla konuşarak elde ettiği bilgileri daha sonra bir kitap haline getirmek amacıyla yaptığını söyleyen Kılıçdaroğlu, ancak olanaksızlıklar nedeniyle kitap projesini hayata geçiremediğini kaydetti.

Bedelli askerlik konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, bedelli askerliğin CHP'nin projesi olduğunu, ancak partisinin önerisinde maddi imkanı olmayanların da uygulamadan yararlanabilmesine olanak tanındığını ifade etti.

Partilerin, Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun üzerinde uzlaştığı, ancak tutukluluk süreleri gibi diğer tartışmalı konularda bu uzlaşmanın neden sağlanamadığı ile CHP'nin yasaya neden destek verdiği sorularını da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, yasaya suçla ceza arasında orantısızlığın giderilmesi için destek verdiklerini söyledi.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Bizim demokrasimizde ciddi bir eksiklik var. Koskoca AKP Grubu bir kişinin ağzına bakıyor. Sayın Başbakanın. Sayın Başbakan bir şey demediği sürece o gruptan bir şeyin geçme şansı sıfır. Öneri mi? Oraya gidilecek, hangi konu olursa olsun. Şunu kabul ederim ben; bakanlar kurulunda görüşülür, değişik seçenekler gelir, bürokrasi o seçenekleri hazırlar, siyasi partinin kendi felsefesine göre de yasa şekillenir ve parlamentoya gelir, bir tartışma zemini olur. Ama şimdi öyle bir tartışma zemini yok. Uzun tutukluluk süresinden Cumhurbaşkanı şikayetçi, bazı bakanlar şikayetçi, hatta Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulundan birinci başkan da şikayetçi.

'Uzun tutukluluk süresi normaldir' diyen bir kişiyi ben şu ana kadar görmedim. O zaman soru şu: Neden çözülmez bu? Uzun süre beklediler, biz dedik ki 'buyurun çözün'. Arkasından 'siz teklif verin'. Olur. Teklifi verdi. Arkasından yine bir sessizlik. Sorun nerede? Bir kişi ikna edilemediği için...Kim o? Sayın Recep Tayyip Erdoğan. O ikna edilemediği sürece bu yasa parlamentodan geçmiyor. Niye birbirimizi kandırıyoruz? O zaman özgürlük isteyen, demokrasi isteyen, hak isteyen, adalet isteyen medyanın bunu eleştirmesi gerekmez mi? Bana göre gerekir. Ama eleştiremez. Çünkü müthiş bir korku imparatorluğu var.''

CHP olarak, uzun tutukluluk süreleri konusunun peşini bırakmayacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, aslında bu sorunu çözmesi gerekenin yargının kendisi olduğunu da ifade etti.

''(CHP NE SÖYLERSE KESİN YANLIŞTIR) ALGISIYLA YOLA ÇIKTIĞINIZ ANDA DEMOKRASİ OLMAZ'' 

Kılıçdaroğlu, medyaya yönelik eleştirilerinin hatırlatılması üzerine de ''medya bize neden yer vermiyor?'' şeklinde bir sıkıntıları olmadığını, ancak medyanın ülkenin temel sorunlarına gereken ilgiyi göstermediğini ileri sürdü.

Kılıçdaroğlu, ''Medyanın muhalif olması lazım. Eleştirmesi lazım. Van depreminde bu hükümet resmen çuvalladı. Ama buyurun bakın sanki Van'da hiçbir şey olmamış, hükümet büyük başarılar elde etmiş gibi bir tablo var. Aynı şey ekonomide var. İş adamlarına bakıyorsunuz medya önünde farklı konuşuyorlar, kapalı kapılar ardından farklı konuşuyorlar. 'Niye böyle diyoruz?' Hükümetten korkuyorlar, bunu bize söylüyorlar'' diye konuştu.

Ülke sorunlarının çözümü için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile biraraya gelip gelemeyeceğine yönelik soruyu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, ''Koşullar uygun olursa neden olmasın'' dedi.

Ülkenin ciddi sorunlarının bulunduğunu, CHP olarak, bu sorunların çözümüne katkı vermeye her zaman hazır olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, CHP'nin muhalefeti eski algıyla yapmadığını, her şeyi toptan reddetmediğini, reddettiklerinin yerine de yeni öneriler getirdiğini belirtti. Anamuhalefet partisine en sert tepkilerin Başbakan Erdoğan'dan geldiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, eleştirileri yanıtladıklarını, ancak kendilerinin aynı dili ve üslubu kullanmadığını savundu.

Kılıçdaroğlu, ''Arada ciddi bir diyalog kopukluğu olduğu kesin. Bizim söylemlerimizin o cephede arzu ettiğimiz yankıyı bulmadığını da biliyoruz. Önyargılar var. 'CHP ne söylerse kesin yanlıştır'. Bu algıyla yola çıktığınız anda orada demokrasi olmaz zaten'' dedi.

Dış politikaya ilişkin soruları da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin bu alandaki yaklaşımını eleştirdi. ''Arap Baharı'ı demokrasi ve özgürlük isteyen halkların talebiyse başlarının üzerinde yeri olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ''Arap Baharı enerji kaynaklarının paylaşımıydı'' ifadesini kullandı ve ülkelerin geleceğine halkların taleplerinin yön vermesi gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, Libya ile ilişkilere ve gelinen noktaya değinirken de ''Bu vesileyle soralım. Sayın Başbakan 25 bin dolar ödül aldı, o ödülü de bir yardım kuruluşuna bağışlayacaktı. Onu da açıklarsa memnun oluruz, hangi kuruluşa bağışladığını. Böylece kamuoyu da öğrenmiş olur bunu'' dedi.

''İRAN'I YALNIZLAŞTIRMAK, SURİYE'NİN ELİNİ GÜÇLENDİRMEK...''

Suriye'deki gelişmeleri iyi değerlendirmek gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

''Bu büyük senaryonun küçük bir parçası. Ortadoğu'da İran'ı yalnızlaştırmak Suriye'nin elini güçlendirmektir. Bu senaryoyu niye görmüyoruz biz. Bunu İran, Rusya, Çin görüyor, herkes görüyor. Türkiye de aslında farkında. Suriye'de eğer yönetimi değiştirip, İran karşıtı bir yönetim oluşturulabilirse, İran o bölgede yalnızlaşacak. Suriye'de kan dökülüyor da peki başka Arap ülkelerinde de var. Orada niye kimse ses çıkarmıyor. Suriye'de demokrasi yokmuş, Arap Birliği söylüyor. Çok özür dilerim, ama tam mizah konusu. Hangi Arap ülkesinde demokrasi var ki kalkmışlar Suriye'de demokrasi istiyorlar.''

Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) sürecine ilişkin soruyu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, ''Avrupa Birliği sürecinde çok gerilerdeyiz. AKP, AB'yi kullandı, demokratik söylemlerini kullandı. Ama bugün geldiğimiz noktada artık AB'ye ihtiyacı olmayan bir siyasi anlayış çıktı ortaya. 'Ne demokrasisi kardeşim, ben bildiğimi okurum'...'' ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, yeni anayasa çalışmaları konusundaki soruyu yanıtlarken de CHP'nin bütün samimiyetiyle ülkeyi sağlıklı, çağdaş, tutarlı bir anayasaya kavuşturma çabası içinde olduğunu söyledi.

CHP'nin uzlaşma içinde bir anayasa yapılmasından yana olduğunu, ilgili komisyonda da bu anlayışla çalışacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Arkadaşlara talimatım var, hiç kimse masadan kalkmayacak. Bizim amacımız Türkiye'ye çağdaş bir anayasa getirmek'' dedi.