Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, yeni bir anayasayı kendilerinin de istediğini, bunu daha önce teklif ettiklerinde, ''gündemimizde yok'' cevabı verildiğini söyledi. 

Yeni anayasa yapmakla mevcut bazı sorunların düzelmeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, Anayasada yer alan uluslararası anlaşmalar ve özel hayatın gizliliği ilkesine ilişkin hükümlere bile uyulmadığını öne sürdü. Kılıçdaroğlu, Anayasa hükümlerinin aksine ''Ergenekon'' davası dosyalarında özel görüşmelerin de yer aldığını, milletlerarası anlaşma hükümlerinin esas alınmadığını iddia etti. 

Bunun yanında Anayasaya göre, Kanun Hükmünde Kararnamelerin (KHK) TBMM'de komisyonlar ve Genel Kurulda öncelikli ve ivedi olarak görüşülmesi gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, bu nedenle AK Parti iktidarının çıkardığı KHK'ların hepsinin bu süreçten geçmesinin zorunluluk olduğunu savundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, yeni anayasa hazırlığı süreciyle eş zamanlı olarak siyasi partiler yasasının değiştirilmesi, yüzde 10 seçim barajının düşürülmesi, iç hukuk düzenlemelerinin yapılması, KHK'ların komisyon ve Genel Kurulda ele alınması, özel yetkili mahkemelere son verilmesi gerektiğini ifade etti. 

-''Belediyelere özel ilgi...''- 

Son günlerde CHP'li belediyelere yönelik özel bir ilginin söz konusu olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, telefonla ya da mektupla çağrılması gereken bir belediye başkanının evine polis ordusunun gönderildiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, bunların hepsine direneceklerini, yollarından dönmeyeceklerini bildirdi. 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Alman vakıfları ve CHP'li belediyelere yönelik açıklamasına değinen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: 

''Sayın Başbakan 'Alman vakıflarından CHP'li belediyeler kredi alıyor, bu krediler bir takım müteahhitlere iş verilerek, onun aracılığıyla PKK'ya kaynak aktarılıyor' dedi. 24 saat geçmeden çark etti. Efendim, 'lafları cımbızlamışlar...' 

Buradan Sayın Başbakan'a bir çağrıda bulunuyorum; bir Başbakan karnından konuşmaz. Başbakan vakit geçirmeden, hemen bugün, ima ettiği CHP'li belediyelerin isimleri ile birlikte bildiği her şeyi, ayrıntıyı gizlemeden ve atlamadan kamuoyuna açıklasın. Şerefli bir Başbakan'ın yapması gereken budur. 

Üzerine basarak söylüyorum; şerefli bir Başbakan bu konuda ne bilgi ve ne belge var ise gizlice benimle değil, Türk halkı ile televizyonların ve basının önünde vakit geçirmeden acilen paylaşsın. Aksi takdirde şerefli Başbakan görevini ihmal etmiş olacak ve suç işlemiş olacaktır. 

Başbakan'ı, suçüstü yakalanmanın korkusu ve telaşı sarmıştır. Defalarca sordum, bir daha soruyorum; bu Deniz Feneri'ndeki köstebek bakan kim Sayın Başbakan, bir çık anlat Allah aşkına. Bir bakan köstebeklik yapar mı? Arama yapılacak, önceden haber veriyorlar. Kim yapıyor bunu ey şerefli Başbakan, çık bu konuları anlat, dinleyelim bakalım.'' 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Başbakan'ın özel temsilcisi CHP'yi, PKK yetkililerine şikayet ediyor. Bu tür görüşmeler terörü sonlandırmaz, terörü azdırır. Fatura Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a mı çıkıyor? Erdoğan nasıl olsa bir yere giderken bin-bin beş yüz korumayla gidiyor'' dedi. 

Kılıçdaroğlu, TBMM 24. Dönem ikinci yasama yılının ilk grup toplantısında, gündemdeki konuları değerlendirdi. 

TBMM'den bir kişinin, CHP Grubu'nu arayarak, grup toplantılarını, eskiden olduğu gibi TBMM TV'den canlı yayınlanacağını söylediğini belirten Kılıçdaroğlu, bugün ise telefonda ''Biz verecektik ama TRT Genel Müdürü direniyor, vermiyor'' denildiğini söyledi. 

TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in, bu görüşmelerin canlı yayınlanacağını söylediğini ancak TBMM Başkanı'nın, TRT Genel Müdürü'ne söz geçiremediğini savunan Kılıçdaroğlu, ''TBMM Başkanı, TRT Genel Müdürü'ne söz geçiremiyorsa Allah aşkına bu Başkan kime söz geçirecek?'' diye sordu. 

Çiçek'in haklarını da kendilerinin savunacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı ile hiç kimsenin bu düzeyde görüşemeyeceğini, direnç gösteremeyeceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, dilsiz demokrasinin, örtülü diktatörlük ve o diktatörlüğe çanak tutmak olduğunu ifade etti. 

-''Sorumluluk 135 milletvekilinin omuzlarında''- 

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunduğunu, bu sorunların temel kaynağının ise ülkeyi yöneten AK Parti iktidarı olduğunu öne sürdü. 

Kemal Kılıçdaroğlu, ''insan hakları ihlallerinin sıradanlaştığını, yolsuzlukların AK Parti'nin ihtisas alanına dönüştüğünü, Türkiye'nin dış politikada itibarsızlaştığını, demokrasi söyleminde bulunmanın, neredeyse suç olmaya başladığını, yaklaşık 60 gazetecinin hapishanede olduğunu'' savunarak, bir başbakanın bunları görmezden gelerek, yurt dışı gezilerine devam ettiğini belirtti.