Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar'da yaşanan gelişmelere ilişkin, "Katar'a karşı başlatılan yaptırımları doğru bulmadığımızı peşinen ifade etmek istiyorum. Dayanışma ve iş birliğine her zamankinden daha çok ihtiyacımızın bulunduğu bir dönemde yaşanan bu hadise, bölgemizdeki özellikle hiç bir ülkenin faydasına, yararına değildir." değerlendirmesinde bulundu. 

Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen 10. Büyükelçiler İftarı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Irak ve Suriye topraklarında gözü olmadığını söyledi.

Bu ülkelerde gözü olanlara seslenen Erdoğan, "Gelin, Suriye Suriyelilerindir, Irak Iraklılarındır ama bu konuda biz Iraklılara da sahip çıkalım, Suriyelilere de sahip çıkalım ve oraların bölünmesine fırsat vermeyelim." diye konuştu.

Dünya siyasetinin, nüfuz alanlarını genişletmek için acımasız, vekalet savaşlarının verildiği yıkıcı, yorucu ve gereksiz güç mücadelelerine şahitlik ettiklerini dile getiren Erdoğan, Suriye konusunda da diğer ülkelerin kendilerine, "Sizi rejim çağırdı mı? Bizi rejim çağırdığı için Suriye'deyiz, Irak'tayız" dediklerini anlattı. Erdoğan, kendilerini rejim değil, mazlum ve mağdur olan halkın çağırdığını, onun için insani yardımları bölgeye ulaştırdıklarını aktardı. 

Erdoğan, bugün 50-25 yıl hatta 10 yıl öncesinde farklı bir manzarayla karşı karşıya olduklarını dile getirerek, mevcut güvenlik mimarisinin ve dış politika paradigmasının değişmesinin kaçınılmaz olduğunu vurguladı.

- "Dünyada 2. Dünya Savaşı'nın şartlarını yaşamıyoruz"

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde varlığını sürdüren iki kutuplu statükonun, günün ihtiyaçlarına cevap veremediğini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:

"İnsani müdahalelerden, terör gibi asimetrik tehditlerle mücadeleye kadar birçok alanda bu yapının sebep olduğu sıkışmışlığı yaşıyoruz. Başta Güvenlik Konseyi olmak üzere küresel güvenlik sisteminin zamanın ruhuna uygun bir şekilde güncellenmesi şarttır. Onun için 'dünya 5'ten büyüktür' diye özetlediğimiz bu değişim, Türkiye ile birlikte dünyadaki ülkelerin büyük çoğunluğunun da temel beklentisidir."

Erdoğan, salonda bulunan büyükelçiler için, "dünya 5'ten büyüktür" gerçeği devreye girdiğinde, BM Güvenlik Konseyi'nin 20 daimi üyesinden birinin temsilcisi olarak bulunmaları temennisini dile getirdi.

 "Artık dünyada biz 2. Dünya Savaşı'nın şartlarını yaşamıyoruz. O geçti." diyen Erdoğan, şimdi her şeyin 5 daimi üyeden birinin dudaklarının arasında olduğunu ifade etti. Bu üyelerin Suriye, Irak ile Azerbaycan- Ermenistan arasındaki sorunları çözemediklerine değinen Erdoğan, içlerinden birinin 'hayır' demesi halinde de çözümün mümkün olmadığına işaret etti. 

Bileşmiş Milletlerde Azerbaycan ve Ortadoğu'da da Filistin ile ilgili çok karar çıktığını belirten Erdoğan, Güvenlik Konseyinde tıkanmasından dolayı bunun uygulamasının sağlanamadığını anlattı.

Erdoğan, "Tüm bunları çözmek için bize dünyadaki 196 ülkenin de dönerli olarak, içinde yer aldığı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi lazım. Hepsi de orada yer alması lazım. Bunlar aynı anda yer almayacak, diyelim ki 20'şerli 20'şerli 25 ise 25 ama 2 yılda bir hepsine orada bir şans gelecek." şeklinde konuştu. 

  BM'nin asli görevi olan "adaletin" tesisi için öncelikle Güvenlik Konseyinin adaleti dağıtması gerektiğini ancak bunun yapılmadığı dile getiren Erdoğan, halen Libya sorunun çözülemediğine de dikkati çekti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "adalet", "istişare" ve "liyakat"ın önemine değinerek, "Kadronuzu liyakat ehli elemanlarla kuracaksınız, istişare etmeden adım atmayacaksınız ve kararlarınızı da adaletli vereceksiniz. Bütün bu konularda hep birlikte çabalamamız, gayret göstermemiz gerekiyor. kendimizi, kurumlarımızı, siyasetimizi, dış politika alışkanlıklarımızı yeni duruma adapte etmek durumundayız. Biz AK Parti olarak 2002 yılından beri ülkemizde işte bunun mücadelesini veriyoruz." değerlendirmesinde bulundu. 

Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinin AK Parti döneminde en üst seviyeye çıktığına değinen Erdoğan, bugün de tercihlerinin yaşanan tüm sıkıntılara rağmen Türkiye'ye verilen sözlerin yerine getirilmesi halinde AB perspektiflerini korumaktan yana olduğunu bildirdi.

Mülteci meselesinde Türkiye'nin 25 milyar doları aşkın harcama yaptığını, buna karşın AB'nin verdiği sözleri yerine getirmediğini hatırlatan Erdoğan, 25 Mayıs'ta yaptığı görüşmede, "Verseniz de vermeseniz de biz bu mazlumları, mağdurları sokakta bırakmayacağız, elimizden geleni yapacağız." dediklerini aktardı. 

- "Bu sistemle Türkiye'de demokrasi eşiği daha da yükselmiştir"

AK Parti'nin aradan geçen 14 yıla rağmen reformcu ruhunu kaybetmediğine vurgu yapan Erdoğan, 16 Nisan'daki halk oylamasında başarılarının iftiralarla gölgelenmeye çalışıldığını kaydetti. Erdoğan, "Oysa AK Parti'nin başarısı, kökleriyle bağını koparmadan, milletiyle ele ele istikbale yürümesinden kaynaklanmaktadır." dedi.

Anayasa değişikliği paketinin milletle kurulan bu güçlü bağın eseri olduğunu aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:

"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, bizden önceki birçok devlet adamının hayalini kurduğu ancak imkanlar el vermediği için gerçekleştiremediği büyük bir reformdur. Altını çizerek ifade etmek isterim ki bu sistemle Türkiye'de demokrasi eşiği daha da yükselmiştir. Son 14 yılda tesis edilen istikrar ve güven ortamı böylece anayasal güvenceye bağlanmıştır. Bundan sonra demokraside, ekonomide, terörle mücadelede çok daha güçlü, uluslararası ilişkilerde daha aktif, daha girişimci bir Türkiye ile karşılaşacaksınız. Bölgesinde ve dünyada barışın, istikrarın, adaletin temini için daha fazla çaba harcayan bir Türkiye göreceksiniz. Yeni Türkiye'nin kendi vatandaşlarımız başta olmak üzere bölgemizin barışı, huzuru ve istikrarı için umut kaynağı olacağına inanıyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz gecesi Türk milletinin yaptıklarını anımsatan Erdoğan, milletle iftihar ettiğini söyledi. Bir taraftan millete bu açıları yaşatanlardan hukuki olarak hesap sorarken birilerinin de kendilerine dışarıda hesap sormaya kalktığını hatırlatan Erdoğan, ülkeyi güçlendirmeye, kaldırmaya devam edecekleri, bu kişilerin ekonomide de istediklerine ulaşamayacaklarını vurguladı.

Erdoğan, Büyükelçilere de büyük görevler düştüğünü söyleyerek, "Sizlerden devletlerinizin Türkiye'de gözü ve kulağı olarak, ülkelerinizdeki karar alıcıları doğru şekilde yönlendirmenizi bekliyoruz." dedi.

- "Katar'la da ilişkilerimizi geliştirerek sürdüreceğiz"

Katar konusundaki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bölgemizdeki sorunlar henüz çözüme kavuşmamışken maalesef yeni sıkıntılarla karşı karşıya kalıyoruz. İşte bunlardan biri de Katar meselesidir. Katar'a karşı başlatılan yaptırımları doğru bulmadığımızı peşinen ifade etmek istiyorum. Dayanışma ve iş birliğine her zamankinden daha çok ihtiyacımızın bulunduğu bir dönemde yaşanan bu hadise, bölgemizdeki özellikle hiç bir ülkenin faydasına, yararına değildir. Körfez İşbirliği Konseyi üyelerinin kendi aralarındaki meseleleri karşılıklı diyalog yoluyla çözmesi en doğru yoldur. Bu çerçevede Katar'ın ortaya koyduğu soğukkanlı ve ve yapıcı tutumu takdirle karşılıyoruz. Terör örgütlerine karşı etkin bir mücadele verdiğini yakinen bildiğimiz Katar'ın bu şekilde izole edilmeye çalışılması hiçbir sorunun çözümüne katkı sağlamayacaktır. Türkiye olarak 15 Temmuz darbe girişimi başta olmak üzere, en zor zamanlarımızda daima güçlü desteklerini hissettiğimiz tüm dostlarımız gibi Katar'la da ilişkilerimizi geliştirerek sürdüreceğiz. Diğer ülkelerin Katar'la olan sorunlarının çözümü konusunda da üzerimize düşen her görevi yapmaya hazırız."

- Erdoğan, liderlerle telefonda görüştü

Erdoğan bu kapsamda dün, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad El Sani, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz El Suud, Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin, Kuveyt Emiri Şeyh Sabah El Ahmed El Sabah ile bugün de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo, Bahreyn Kralı Hamad bin İsa El Halife, Ürdün Kralı 2. Abdullah, Lübnan Başbakanı Saad Hariri ve Malezya Başbakanı Necip Tun Abdürrezzak ile telefon görüşmeleri gerçekleştirdiğini belirtti. Erdoğan, "Bütün bu görüşmelerimde tabii ki derdim bu sorunu nasıl aşarız, Körfez'e yeniden bu birliği, beraberliği nasıl getiririz." ifadesini kullandı.

Ramazan ayının Müslümanlar için özelliğine değinen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 "Yarın ve öbür gün de bu görüşmelerimizi devam ettireceğiz. Körfez'de yaşanan bu krizin bir an önce çözüme kavuşturulması için elimizden gelen her türlü çabayı gösteriyoruz, göstereceğiz. Bu konuda en kısa sürede Katar'a yönelik bütün yaptırımların kaldırılacağını ümit ediyorum. Çünkü Katar'ın bir terör zanlısı olarak tavsif edilmesini hakikaten çok ağır bir itham olarak görüyorum. Çünkü 15 yıllık cumhurbaşkanlığım ve başbakanlığım döneminde kendilerini yakından iyi tanıdım, biliyorum. Yoksa, böyle bir durum söz konusu olsa, karşılarına çıkacak ilk devlet başkanı ben olurum, ilk başbakan ben olurum ama böyle bir şey görmedim. Burada farklı bir oyun oynanıyor ama bu oyunun arkasında kimler var, henüz bunu tespit edebilmiş değiliz. Bölge ülkeleri olarak gücümüzü ve enerjimizi kendi iç mücadelelerimiz yerine sorunun asıl kaynaklarına yöneltmemiz gerekiyor. Bölgenin daha da karışması, gerilimin yükselmesi, tansiyonun artması için fırsat kollayanların umutlarını hep birlikte boşa çıkarmalıyız. Başka türlü terör ateşinin Suriye, Irak, Yemen, Libya gibi ülkelerden diğer yerlere sıçramasının önüne geçemeyiz."

Erdoğan, ramazanın hayırlara vesile olmasını dileyerek, büyükelçilere davetlerine teşriflerinden dolayı şükranlarını iletti.