Seçim sonuçlarına geniş yer ayıranFinancial Times gazetesinin 'bugünkü başyazısının başlığı, "Erdoğan'ın Türkiyesinde kazanan halkın gücü oldu".

Gazete, Türkiye'de yapılan genel seçimler ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın mutlak güç sahibi olma çabasının önlendiğini ve bunun memnuniyetle karşılanması gerektiğini belirtiyor.

Financial Times'ın başyazısı, "Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'ye baskı rejimi dayatma girişimi ağır bir darbe aldı" ifadesiyle başlıyor.

Gazete Türkiye'de tarihi bir seçim yapıldığına dikkat çekiyor.

Başyazıda, "Erdoğan'ın Gezi protestolarını bastırmasından iki yıl sonra, Türkiye'nin demokratik bir ülke olarak kalmasını isteyenlerin elinde kutlayacak bir şey var" ifadesi yer alıyor.

Financial Times, Türkiye'de ekonomik istikrarsızlığa yönelik kaygıların abartıldığı kanısında. Gazete bunun nedenini şu cümlelerle açıklamış:

"Türkiye ekonomisi zaten bir süredir bocalıyor. AK Parti de eskisi gibi reformcu bir hareket değil."

'Erdoğan seçmenleri anlamalı'

Financial Times Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, "küçümsenmemesi gereken siyasi bir fenomen" olarak nitelendirmiş. Gazete bununla birlikte Erdoğan'ın da artık, otoriter emellerinin ve inatçı liderliğinin seçmenlerce açıkça reddedildiğini anlaması gerektiğini vurguluyor.

Gazetedeki başyazı şu satırlarla noktalanmış:

"Bu arada, seçimin sonucu Türkiye'nin NATO ittifakındaki ve diğer dostlarının morallerini artırmalı. Sayın Erdoğan yıllardır Rusya lideri Vladimir Putin ile mukayese ediliyor. Putin ise tek adam yönetimi ile Rusya'nın bir gün demokratik bir ülke olabileceğine dair umutları yok etmiş bir kişi. Uzun süredir Türkiye'nin, trajik bir şekilde diktatörlüğe sürüklenen Rusya gibi olmasından korkuluyordu. Türk halkının gelecekleri için, Cumhurbaşkanlarının dikte ettirmeye çalıştığından çok farklı bir vizyonu olduğunu görmek, cesaret verici."

'Dört seçenek var'

Financial Times ilk sayfasında ise "Seçim sonrası siyasi karmaşa ihtimali Türkiye'yi sarstı" yorumunu yapmış.

Gazete bugünkü sayısında ayrıca Türkiye'deki seçimlere tam sayfa ayırmış. Gazeteye göre Türkiye'nin önündeki seçenekler; AKP-MHP koalisyonu, AKP-HDP koalisyonu, CHP liderliğinde ya da AKP'nin tek başına kurabileceği bir azınlık hükümeti ya da erken seçim.

Financial Times'ın özel sayfasında gazetenin Türkiye muhabiri Daniel Dombey'in İstanbul'dan gönderdiği iki, Piotr Zalewski'nin Diyarbakır'dan gönderdiği bir haber yer alıyor.

Daniel Dombey yazılarından birinde ekonomik belirsizliğin Türk Lirası'nda ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda düşüşe neden olduğunu belirtiyor. Dün Dolar/TL kuru bir ara 2.81'e çıkmış, Borsa İstanbul Endeksi günü yüzde 5 düşüşle kapatmıştı.

Diğer yazısını Cumhurbaşkanına ayıran Dombey, Erdoğan'ın yenilgiden nasıl ders çıkarması gerektiği ile ilgili olarak bir sınavdan geçtiği görüşünde. Financial Times'a konuşan Milliyet gazetesi yazarı Kadri Gürsel de, "Erdoğan için risksiz bir yol yok. Seçeceği her yol kumar olacak...Ancak burada yenilgiyi asla kabul etmeyen bir adamdan söz ediyoruz. Şimdi onun yenilgiden ders çıkarıp çıkaramadığını göreceğiz" yorumunu yapmış.

'Kürtler küllerinden doğmalarını kutluyor'

Piotr Zalewski'nin yazısının başlığı ise "Kürtler tarihi bir biçimde küllerinden doğmalarını kutluyor". Zalewski, büyük bir dönüşüm geçiren HDP'nin oy oranını yüzde 13'e çıkarıp 80 milletvekili çıkararak iktidar partisine ağır bir darbe indirdiğini belirtiyor.

Yazıda şu satırlar var:

"HDP bir zamanlar sadece ABD ve AB'nin terör örgütü olarak damgaladığı PKK'nın siyasi kanadı olarak bilinirdi. Ancak parti kendisini dönüştürdü; ilericilerin, solcuların ve her kanattan Erdoğan muhaliflerini bir çatı altında toplayan bir koalisyon oldu."

Financial Times'ın bugünkü yorum sayfasında ise gazetenin dış haberler editörlerinden eski Türkiye muhabiri David Gardner'ın, "Türkiye'nin değişken yeni parlamentosu" başlıklı yazısı yer alıyor.

"Pazar günü oy pusulasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adı yoktu. Ancak seçmenlerin mesajı onaydı" diyen Gardner'ın yazısı dün önce Financial Times'ın internet sitesinde yayımlanmış ve BBC Türkçe'nin sitesinde de yer almıştı.

'Demokrasinin zaferi'

Diğer İngiliz gazetelerine gelince...

Times ilk sayfasında "Türkiye'de kargaşa" diyor ve ekliyor:

"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partisi, baş düşmanları ile bir koalisyon hükümeti kurma çabasında".

Times'ın başyazısının başlığı ise "Demokrasinin zaferi".

"Türkiye'de seçmenler, Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini artırma girişimini reddetti. Şimdi muhalefet onu istikrarlı bir koalisyon hükümetine zorlamalıdır" yorumunu yapmış gazete.

Times'ın İstanbul'daki muhabiri Hannah-Lucinda Smith, Türkiye'yi aylarca sürecek siyasi bir belirsizliğin beklediğini yazıyor. Smith'in haberinin başlığı, "Erdoğan'ın şok yenilgisi sonrası Türkiye siyasi kargaşa ile karşı karşıya".

Yine Times'taki Suna Erdem imzalı analizde ise "Kürtler ana akıma katıldı" yorumu yapılmış. Erdem'e göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan yıllarca Kürtlerin desteğini kazanmaya çalıştıktan sonra bayraktarlığını yaptığı özgürlükleri yok saydı. Erdoğan böylece HDP'nin yükselişine katkıda bulundu. Bu da, AKP'nin Meclis'teki çoğunluğunu kaybetmesine neden oldu.

'Erdoğan'ın mesajı alması akıllıca olur'

Daily Telegraph da Türkiye'yi uzun süre istikrarsız bir dönemin bekliyor olabileceğini yazıyor. Gazete bu duruma gerekçe olarak muhalefet partilerinin AKP ile koalisyon hükümeti kurmayı reddetmelerini göstermiş.

Gazetenin Orta Doğu editörü Richard Spencer ve İstanbul'daki muhabiri Raziye Akkoç'un imzalarını taşıyan yazının başlığı, "Erdoğan'ın rakipleri iktidarı onun partisine vermeyi reddediyor".

Başyazısında ise "Türklerin güçlü mesajı" diyor Daily Telegraph. Yazıdan bazı satırlar şöyle:

"Seçimlere katılım oranının yüksek olmasının bir nedeni de, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın anayasayı Türkiye'nin Başkanlık Sistemi ile yönetilen bir Cumhuriyet olmasını sağlayacak şekilde yeniden yazmasını önlemekti. Birçok kişi Erdoğan'ın partisi AKP'nin Meclis'te hedeflediği üçte iki çoğunluğu elde etmesi halinde, Cumhurbaşkanının ülkeyi tıpkı ülkenin askerin iktidarda olduğu dönemlerdeki gibi otoriter bir şekilde yönetmesinden korktu. Ancak 2011'de yüzde 50 oy alan AKP bu kez sadece yüzde 41 oy alabildi. Çoğunluk net bir şekilde Erdoğan'a, ülkenin mevcut anayasal düzenlemelerinden memnun olduğunu bildirdi. Türkiye'nin liderinin bu mesajı dikkate alması akıllıca olur..."

'Erdoğan yaralarını sarıyor'

Guardian ise başyazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başta hemen hemen herşeyi doğru yaparken, hemen hemen herşeyi yanlış yapan bir lidere dönüştüğünü belirtiyor.

Gazeteye göre Türkiye'de son genel seçimlerle "tek parti iktidarı tehlikesi önemli ölçüde ortadan kalktı". Guardian bu noktada Erdoğan'ın rakiplerine görev düştüğü ve onların şimdi çok partili siyaseti işler kılması gerektiği kanısında.

Guardian'ın iç sayfalarında ise gazetenin İstanbul'daki Türkiye muhabiri Constanze Letsch ver Avrupa editörü Ian Traynor'ın imzalarını taşıyan bir haber var.

Haberden bazı satırlar şöyle:

"Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin seçimlerde en başarılı olmuş lideriydi. Adeta bir seçim sihirbazıydı. Partisini kurdu, onu üç kez iktidara taşıdı. Başbakanlığı sonrası geçen yıl Putinvari bir adımla ülkenin doğrudan halkoyuyla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı oldu, oyların yarıdan fazlasını aldı."

"Ancak Erdoğan dün yenilgiyle yüzleşti. Sezgileriyle halkın hissiyatını çok iyi anlamasıyla meşhurdu Erdoğan. Fakat fazlasıyla agresif bir seçim kampanyası ile yanlış hesap yaptı ve bunun bedelini ödedi. Onun partisi AKP yüzde 41 oyla yine birinci parti olsa da, uzun süredir Erdoğan'ı destekleyen çok sayıda seçmen onu terk etti. Zira bu seçmenler Erdoğan'ın yaşamlarındaki gelişmelerden haberi olmadığı ve ülkenin genel havasını iyi okuyamadığı sonucuna vardı..."

"Türkiye kaygan bir döneme giriyor. Erdoğan siyaseti, nihai amacı çoğunluğu elde etmek olan, galipler ve mağluplar arasındaki bir yarış olarak görüyor. Pazar günü ise bu çoğunluğu kaybetti."

Guardian'daki haberde genel seçimlerin Türk siyasetinde dönüm poktası olduğu, HDP'ye atıfla seçmenin soldaki yeni ve çoğulcu partiyi kucakladığı belirtiliyor.

Gazetede HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın bir portresi de var. Guardian'ın diplomasi editörü Julian Borger Demirtaş'ı, "Cumhurbaşkanının isteklerini yerine getirmesini engelleyen, saz çalan Kürt Obama" olarak tanımlamış.