ANKARA - Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin seçimlere kendi adıyla ve logosuyla gireceğini bildirdi.

Babacan, genel merkez binasındaki haftalık basın toplantısında, ne zaman yapılırsa yapılsın seçimlere hazır olduklarını söyledi.

Bu seçim dönemini nefrete ve öfkeye teslim etmeyeceklerini belirten Babacan, "Bizim kendimize güvenimiz tam. Kendimize sonuna kadar güveniyoruz. Milletimizin de bize güveni tam. İşte ben buradan ilan ediyorum duymayan kalmasın. Demokrasi ve Atılım Partisi önümüzdeki seçimlere kendi adıyla kendi şanıyla kendi logosuyla girme kararı almıştır. Ülkemiz için demokrasimiz için hayırlı olsun. Türkiye 1'den büyüktür ve Türkiye kazanacaktır. Hodri meydan. Elinizden geleni ardınıza saklamayın, ne geliyorsa yapın. Deva damlalarının oluşturacağı seli hiçbir baraj durduramaz. Barajları yıkıp geçeceğiz inşallah." diye konuştu.

Babacan, Gezi davasında Osman Kavala kararının altında sadece yargıçların değil iktidarın da imzası olduğunu iddia ederek, kararın, yargının siyasete nasıl alet edildiğinin çarpıcı bir göstergesi olduğunu söyledi.

Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ekmekçi ve Tayfun Kahraman'ın haksızlığa uğradığını savunan Babacan, "Hukukun altına kapkara bir leke sürüldü. O lekeyi biz inşallah temizleyeceğiz. Hak, adalet yerini bulacak." ifadelerini kullandı.

"ALTILI MASADA BUGÜNE KADAR VERMİŞ OLDUĞUMUZ BÜTÜN SÖZLERİN ARKASINDAYIZ"

Babacan, Türkiye'yi rövanşların ülkesi yapmayacaklarına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bizim yolumuz belli, bizim ilkelerimiz net. Bizim mayamızda karşılıklı sevgi, saygı var. Bizim hayalimizde herkesin kendisini özgür ve eşit hissettiği bir Türkiye var. Önce bu ülkenin bütün demokratları olarak birleşeceğiz, ardından bu karanlık tünelden hep beraber çıkacağız. Adaletle çıkacağız. Konuşmamın başında da söyledim, 'Partimiz kendi adıyla, kendi logosuyla seçime girme kararı almıştır' dedim. Bu kararımızın herhangi bir yanlış anlamaya sebep olmamasını da arzu ederim. Biz altılı masada bugüne kadar vermiş olduğumuz bütün sözlerin arkasındayız. Ortak çalıştığımız konularda her türlü katkıyı vermeye de devam edeceğiz. O masada yer alan her partiyle iş birliği yaptığımız alanları genişletme konusunda da güçlü bir iradeye sahibiz. Bunu da herkesin bilmesini arzu ederim."

"GEZİ DAVASIYLA İLGİLİ BENİM BİR ŞİKAYET BAŞVURUM YOK"

Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Babacan, bir gazetecinin "Gezi davasında mağdur olarak yer aldınız. Eğer isteğiniz dışında olduysa neden dilekçe verip çekilmediniz?" sorusuna, "Gezi davasıyla ilgili benim ve o dönemdeki bütün bakanların mağdur olarak tanımlanması, bu dosyadaki savcının tek taraflı bir değerlendirmesidir. Benim 'mağdurum' diye bir başvurum yoktur. Benim bir şikayet başvurum yoktur. Benim bir müdahillik başvurum yoktur. Bu savcının tek taraflı değerlendirmesidir." yanıtını verdi.

Bu konu gündeme geldiği andan itibaren hukukçu arkadaşlarıyla bir araya geldiğini anlatan Babacan, şöyle konuştu:

"Mağduriyetten çekilme' diye bir hukuk yolunun kesinlikle olmadığını ve böyle bir yöntem izlenirse gerçekten çok gülünç duruma düşeceğimizi, evet görüntü açısından bir şeyler olacağını fakat hukuk usulü olarak böyle bir usulün olmadığını bana açık şekilde ifade ettiler. Biz, şimdiye kadar görüntüyü kurtarmak için falan bir şey yapmadık. Biz hep sapasağlam yerde durduk, hukuk açısından da doğrusu neyse onu yaptık. Israrla ve inatla hala benim müşteki olduğumla ilgili haberler yapılıyor. Haber sitelerinde, gazetelerde, televizyon yorumlarında. Ben bunu defalarca açıklamama rağmen hala benim müşteki olduğum eğer ifade ediliyorsa burada bir kasıt vardır."