Şirinler

Uzun zamandır vizyona girmesini beklediğim bir filmdi Şirinler. Paskalya tavşanının hikayesinin anlatıldığı HOP’tan bu yana bir animasyon filmine gitmemiştim. Şirinler’i izledikten sonra iki filmin ne kadar çok benzediğini fark ettim.  

Şirinler de aynı HOP gibi yarı animasyon; üstelik HOP’taki kötü karakter Carlos’u seslendiren Hank Azaria, bu sefer Şirinler’in baş düşmanı Gargamel olarak karşımıza çıkıyor. Yarı animasyon olması dolayısıyla her iki filmdeki karakterler, yani paskalya tavşanı E.B. ve aralarında Şirin Baba, Gözlüklü Şirin, Sakar Şirin, Cesur Şirin ve Şirine’nin bulunduğu bir grup “Şirin” kendi dünyalarından ayrılıp, bir şekilde bizim dünyamıza adım attıktan sonra onlara yardım eden kişilerin yanlarına sığınıyorlar. Sonrasında olaylar beklendiği üzere gelişiyor. Sakar Şirin’in kahramanlaştırıldığı filmde çocuklara mesaj vermeden de geçilmemiş. “Hiç kimsenin tek bir özelliği yoktur ve herkes isterse kahraman olabilir.”

Gelelim filmin konusuna… Ormanda dolaşan Sakar Şirin’i takip eden Gargamel, Şirinler’in köyünü bulur. Gargamel’den kaçarken yanlış yola sapan Sakar Şirin’i kurtarmak için bir grup Şirin onun peşinden gider ve yalnızca mavi ay sırasında oluşan bir tünelin içinden geçerek kendilerini New York’ta buluverirler. Tabii Gargamel de peşlerindedir. Kozmetik firmasında çalışan Patrick’in evine götürdüğü eşyaların arasına saklanan Sakar Şirin’i takip eden diğer Şirinler Patrick’in evine gelirler ve orada ev sahipleriyle tanışırlar! Çığlıklar ve evin alt üst olmasının ardından Patrick ve eşi Grace Şirinler’e yardım etmeye karar verir. Köylerine geri dönebilmek için teleskop–şirinlerin deyimiyle yıldız camı- ve büyü kitabıyla iksirlere ihtiyaç duyan, aynı zamanda Gargamel’den de kaçan Şirinler’i macera dolu birkaç gün beklemektedir.

Şirinlerin sinema filminde de konu dışına sapılmamış. Her zamanki gibi Gargamel, Şirinler’i yakalamaya çalışıyor ve film herkesin beklediği şekilde bitiyor. Belki de herşey bu derece belli olduğundan, film o kadar da ilgi çekici değil. Yine de çocukların mutlaka izleyip Şirinler’in mavi dünyasıyla tanışmaları gerektiği kanısındayım. Bundan 10 sene önce çizgi filmlerin televizyonda yaygın bir şekilde gösterildiği dönemde yaşayanlar için Şirinler’i sinemada izlemek o günleri hatırlamak anlamına geliyor. Filmden büyük beklentileri olanların hayal kırıklığına uğraması mümkün olsa da, ben ve arkadaşım Şirinler’den memnun ayrıldık. Günümüz çocukları film hakkında ne düşünür bilmem ama, Şirinler o ünlü şarkılarını her söylemeye başladığında, bizim yüzümüzde gülümsemeyle içimizden eşlik etmek geldi.