Savaşı kaybettik diye olimpiyata almadılar

Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı'nı kaybettiği için 1920'de Belçika'da düzenlenen olimpiyata alınmamıştı...

İlk olimpiyat oyunlarının tarihi milattan önce 776'ya kadar götürülür. Yunanistan'da Zeus'u onurlandırmak için düzenlenen bu oyunlar sırasında savaşlara ara verilirdi. Önder Kaya olimpiyat tarihini ve bizim maceramızı bir yazısında anlatır.

OLİMPİYATLARA 1500 YILLIK ARA

Olimpiyatlar, Roma'nın Yunanistan'ı işgal etmesinden sonra da devam etmişti. Milattan sonra 392'de ise İmparator Teodosius oyunları yasakladı. Olimpiyatların tekrar başlaması için aradan 15 asır geçmesi gerekecekti.

Fransız vatandaşı Baron Pierre de Coubertin, 19. yüzyılın sonlarında farklı milletleri spor yoluyla kaynaştırmak için olimpiyat oyunlarını yeniden canlandırmaya çalıştı. Sorbon'da 1894'te Milletlerarası Olimpiyat Komitesi'ni kurdu. İlk modern olimpiyatı ise 1896'da Atina'da düzenledi.

Osmanlı İmparatorluğu, 1908 Londra Olimpiyatları'na resmen davet edilmesine rağmen katılmadı. Ancak kendileri katılmak isteyenlere de müsaade etti. Galatasaray Lisesi öğrencilerinden Aleko isimli bir jimnastikçi 1908 Atina Olimpiyatları'na katıldı. 1912 Stockholm Olimpiyatları'nda ise iki atletimiz yarıştı.

MAĞLUPLARI ALMADILAR

1916 Olimpiyatları Paris'te yapılacaktı. Fakat Birinci Dünya Savaşı yüzünden 1916 Olimpiyatları yapılamadı. Osmanlı İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı'ndan mağlup çıkmasına ve ülkesinin işgal altına olmasına rağmen 1920 Anvers Olimpiyatları'na katılacaktı. Ancak Birinci Dünya Savaşı'nın galipleri Osmanlı İmparatorluğu'nu ve diğer mağlup devletleri Belçika'nın Anvers şehrinde yapılan oyunlardan menettiler. Alınan karar olimpiyat ruhuna aykırıydı.

Bu gelişmeye rağmen Baron Coubertin ile yazışmalarını sürdüren Selim Sırrı Bey, 1921'de durumu düzeltti. 1921'de Lozan'da toplanan Milletlerararası Olimpiyat Komitesi Türkiye, Macaristan ve Bulgaristan'ın yeniden komite üyesi olmalarını onayladı. Bu kararda Baron Coubertin'in üç ülkenin lehine yaptığı konuşma etkili olmuştu. Birinci Dünya Savaşı'ndan zarar gören ülke temsilcilerinin muhalefetine rağmen üç ülke de bir sonraki oyunlara davet edildi.

Katıldığımız ilk olimpiyatın belgesi

Bir jimnastikçiyle gayriresmi olarak katıldığımız ilk olimpiyat oyunlarıyla ilgili Osmanlı bakanlar kurulunun aldığı karar şöyledir:

Özeti

Prens Konstantin hazretlerinin himayesinde, mayıs ayının başlarında başlayacak olimpiyat oyunlarına hükümetimizin de katılması özellikle arzu edilmekte olduğundan, gönderilecek kişilerinin isimlerinin sefarete tebliğinin Yunan elçiliğinden iltimas olunduğuna dair dışişleri bakanlığının 25 Şubat 1906 tarihli tezkiresi okundu.

Kararı

Hükümetimiz tarafından adı geçen olimpiyat oyunlarına katılmaya ve memurlar gönderilmesine gerek olmayıp, ancak gayriresmi olarak katılmak isteyenler tabi olarak gidecekleri cihetle ona göre münasip bir şekilde adı geçen elçiliğe cevap verilmesinin dışişleri bakanlığına tebliği kararlaştırıldı. 11 Mart 1906.

Osmanlı Olimpiyat Cemiyeti'nin kuruluşu

Her şeyde olduğu gibi milli olimpiyat komitemizin kuruluş tarihi de Osmanlı arşiv belgeleri kullanılmadığı için yanlıştır. Bu konudaki hâkim görüş Selim Sırrı Bey'in 1908'de II. Meşrutiyet'in ilanının ardından cemiyeti kurduğudur. Ancak bu bilgiyi doğrulayacak bir resmi belge şimdiye kadar bulunamamıştır. Sezgin Demirci'nin, arşiv belgelerine dayalı olarak yaptığı araştırması bu bilginin yanlışlığını ortaya koymuştur.

Uluslararası Olimpiyat Komitesi ile Osmanlı devleti 1905'ten itibaren ilişki kurdu. Uluslararası Olimpiyat Komitesi üyesi olarak ilk kez 1909'da Berlin oturumuna katılan Selim Sırrı Tarcan sonraki yıllardaki oturumlarda da yer aldı.

Baron Coubertin, 1914'te Paris Osmanlı elçiliğine bir mektup göndererek, 1916 Paris Olimpiyatları'na hazırlık olmak üzere Paris'te yapılacak toplantı için Selim Sırrı Bey'i davet etti. Baron Coubertin "Komiteye üye bulunan Selim Sırrı Bey'in Osmanlı Olimpiyat Cemiyeti'ni zamanında teşkil edeceğini ümit ettiklerini, ancak henüz bir haber alamadıklarını, elçinin Osmanlı hükümetini bu konuda uyardığı takdirde Selim Sırrı Bey'in görevini kolaylıkla yerine getirebileceğini" bildirmekteydi. Osmanlı pehlivanlığı ve jimnastikçiliğinin temsil edilememesinin üzüntü verici olduğunu da söylemekteydi.

Selim Sırrı Bey bu konuda yazdığı raporda, "Yakın zamana kadar birçok sebeple Osmanlı Olimpiyat Cemiyeti'ni kurmak mümkün olamamıştır" diyerek komitenin kuruluş tarihine ışık tutar.

Osmanlı Olimpiyat Cemiyeti'nin kuruluş tarihi resmi belgelere göre 1914'ün başlarıdır. Cemiyetin kurucuları ise Selim Sırrı Bey'le birlikte Teşrifat-ı Umumiye Müdürü İsmail Cenani Bey, ayan azasından Velid Efendi, Bahriye zabitlerinden Mustafa, Mirliva Mahmut Bey, Osmanlı Bankası eski müdürlerinden Pançeri Bey'dir. Cumhuriyetin ilânından sonra Osmanlı Olimpiyat Komitesi'nin adı "Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi" olmuştur.

Olimpiyat meşalesi

Olimpiyat oyunlarının en önemli simgelerinden biri olimpiyat meşalesidir. Meşale geleneği ilk kez 1936 Berlin Olimpiyatları'nda uygulandı. Yunanistan'daki Olimpos Dağı'nda güneş ışınlarından istifade edilerek yakılan ateş, atletler vasıtasıyla müsabakaların yapılacağı şehre götürülmeye başlandı.

Olimpiyatlarda bir arpa boyu yol gittik

2008 Pekin Olimpiyatları'na 68 sporcuyla katılmıştık. 2012 Londra Olimpiyatları'na 114 sporcuyla yer almamız rekor olarak ilan edildi. Ancak genç bir cumhuriyetken 1924 Paris Olimpiyatları'na 40 sporcuyla gitmiştik. Bu durum göz önüne alınınca 88 yılda fazla bir yol alamadığımız görülüyor.

(Bugün gazetesinden alınmıştır)