Selçuk Üniversitesi (SÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Nadir Koçak, melatoninin vücut saatinin ayarlanmasında rol alan bir hormon olduğunu, belirli saatlerde beyinde sentezlendiğini söyledi.

Gece saat 22.00 ile 02.00 arasında salgılanan hormonun vücutta birçok fizyolojik olayın düzenlenmesinde görev aldığının altını çizen Koçak, son yıllarda meme kanserinin sanayileşmiş ülkelerde belirli oranda arttığının görüldüğünü ifade etti.

Bundan dolayı meme kanseri kök hücreleri ile melatonin arasındaki bağlantıyı araştırdıklarını aktaran Koçak, "Kanser kök hücreleri yok edilmediğinde kanserin yok edilmesi zor. Son dönemdeki çalışmalar kanserin tekrarlamasında da kanser kök hücrelerinin rol aldığını göstermiştir. Biz de vücudumuzda fizyolojik olarak salgılanan melatoninin kanser kök hücreleri üzerindeki etkisini araştırmayı düşündük" diye konuştu.

"Araştırmalar sonucunda melatoninin kanser kök hücrelerini önemli oranda öldürdüğünü, ayrıca sağlıklı ve normal hücrelerimizde ise kök hücre sayısını artırdığını belirledik" diyen Koçak, şöyle devam etti:

"Bu önemli bir gelişme. Günümüzde kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçlarının kanser hücrelerinin öldürmesinin yanında normal hücrelerin de ölümüne yol açıyordu. İnsanların yaşam biçimini vücut saatine göre ayarlaması önemli. Bu ihmal edildiğinde vücudumuzda sürekli oluşabilen kanser kök hücrelerinin üzerimizde önemli etkilerinin olabileceği unutulmamalı. Eğer vücut ritmimize uygun bir yaşam sürmezsek melatonin eksikliği kanser kök hücrelerinin yok edilmesinde etkili olamayacaktır. Bulgularımız bunu ortaya koydu. Melatoninin kanserde önemli bir tedavi alternatifi olarak da kullanılabileceğini düşünüyoruz. Son dönemde yapılan çalışmalar vücut saatimizin DNA tamirinde görevli genleri de yönlendirdiğini gösteriyor."

Hormonun fizyolojik olarak vücutta sentezlenebiliyor olmasının kanserde kolaylıkla kullanılabileceğini gösterdiğini anlatan Koçak, çalışmayla ilgili patent başvurusunda bulunulduğunu bildirdi.

Koçak, melatoninin kanser hücreleri üzerinde olumlu etkisiyle ilgili çalışmalar bulunmasına rağmen kanserin kök hücreleri üzerindeki etkisiyle ilgili bir çalışmanın literatürde yer almadığını kaydetti.