Yeni Yüzyıl Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Oğuz Özyaral, “Kahve bizim kültürümüzün de bir parçası ama dünya kültüründe de kahvenin yeri çok önemli. Türk kahvesinin en önemli özelliği, pişirilme ve yapılma şeklinden kaynaklanıyor. Kahve, çekim ve pişirilme şekli ile diğer içeceklerden ayrıcalık gösteriyor çünkü kaynatılarak yapılıyor” ifadelerine yer verdi.

Kahvenin kısmen de olsa alışkanlık yaptığında dikkat çeken Özyaral, “Bu alışkanlık bazen tatlı gelir ama bazen de sıkıntılar doğurabilir. Gençlerin özellikle kahve içme isteği tamamen tek bir nedene bağlı; 'akşam oturayım, dersimi çalışayım, uykum kaçsın'. Demek ki kahvenin uyarıcı ve zihin toparlamaya etkisi var. Sabah uyandığınızda ya da kendinizi yorgun hissedip kahve içmek istediğinizde kan dolaşımını hızlandırması ve beyne doğru kanın hızlı gitmesini sağlaması hoş bir nokta gibi görünse de belli bir yaşın üzerinde olan insanlarda 3 fincanın üzerinde kahve içilmesi durumunda tansiyon ortaya çıkabiliyor” dedi.

Kahvenin kan dolaşımını hızlandırdığını fakat buna karşın ritimlerde bozukluk oluşturabileceğini de belirten Özyaral, “Vücudumuzun uyarılmasını ya da uykumuzun açılmasını istiyorsak kahvenin yerine geçebilecek içinde kafein bulunan bir meyveyi kullanabiliriz. Örneğin, kahve gibi etkisi olan bir elma yiyebiliriz. Elma zindelik verir, zihin açar ve etkisi beyinde son derece uzundur” şeklinde konuştu.  

Yaygın kanının aksine kahvenin midede ülsere neden olmadığını belirten Doç. Dr. Özyaral, “Ülser hastası olan bir kişinin mide asidini artırıp, ülser tabakasının yaralarını tetiklemesini önlemek için kahve içmemesi önerilir. Ayrıca şeker hastalarında da kahve tavsiye edilmez. Kahve, vücut için faydalı olan minerallerin etkisini ortadan kaldırdığı için şeker hastalığını tetikleyici olabilir” dedi. Özellikle kadınların baş ağrısıyla migreni ayırt etme konusunu çok iyi olduklarını söyleyen Oğuz Özyaral, migreni olan hanımların özellikle kahve içmemelerini gerektiğini belirtti. Özyaral, “Baş ağrısı yaşayanlara, 'Bir fincan kahve başınızın ağrısını alır' diyoruz. Dolayısıyla hastalığınızın migren mi yoksa baş ağrısı mı olduğunu anlamak için bu yolu deneyip, kahve içmeye devam edebilirsiniz” dedi.


SAFRA TAŞI OLUŞUMUNU ENGELLIYOR


Kahvenin öksürüğe de iyi geldiğini belirten Özyaral, “Bazen nefes alamayacak kadar üst üste öksürmeler yaşadığımızda bir Türk kahvesi kaynatıp içmeli ya da koyu çözünen kahvelerden tüketebiliriz. Bu durumda tüketilen kahve, boğaz yumuşatıcı ve balgam söktürücü ve hem üst hem de alt solunum yollarını rahatlatıyor” şeklinde konuştu.

Kahve içmeyi birçok hastalık için önerdiğimiz gibi kanser hastalarında da önerildiğini söyleyen Doç. Dr. Özyaral, “Kahve aynı yeşil çayda, siyah çayda olduğu gibi antioksidanlar içerdiğinden hastalık sürecine yakalanmış kişilerde günde bir fincan kahve içilmesi bu süreçte olumsuz gelişen kanseroid hücrelerinin, tümör hücrelerinin gelişmesini durduruyor.

Ayrıca yapılan çalışmalarda beyin üzerinde uyarıcı ve zihin açıcı etkisinden dolayı kullanılır. Aşırı alkol kullanımında zehir etkisini kaldırsın diye kahve içilir. Sırf ayılmak anlamında değil zehirlenmelerde de etkilidir. Aşırı yağlanmaları engeller. Karaciğer fonksiyonların üzerinde son derece olumlu etkisi vardır. Siroz hastalığı ortaya çıkmasını önler. Öte yandan da aşırı idrara çıkmayı teşvik ettiği için safra taşlarının oluşmasını da engeller” dedi.