Gelişmekte olan küçük bedenlerde ortaya çıkan bu gibi rahatsızlıklar endişeleri artırıyor.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nazlı Karakullukçu Çebi konu hakkında önemli bilgiler verdi.

El, ayak ve ağız hastalığı genellikle ateş (38-39 derece), iştahsızlık, belli belirsiz bir kırıklık hali ve boğaz ağrısı ile başlar. Karın ağrısı ve öksürükte olabilir. Ateşin başlamasından 1-2 gün sonra, ağızda ağrılı, içi su dolu döküntüler meydana gelir. Döküntüler genellikle ağızın arka kısmında küçük kırmızı lekeler olarak başlar, daha sonra içi su dolu kabarcıklar haline gelir. Deri döküntüleri ise 1-2 gün sonra gelişir. Ayak tabanı ve ellerde avuç içinde düz kırmızı noktalar halinde başlar. Bazen döküntüler dizlerde, dirseklerde, kalçada veya genital bölgede de oluşabilir. Popoda oluşan döküntüler pişik, ellerdeki döküntüler alerji ile karıştırılabilir. El ve ayaklardaki döküntüler genellikle 5-7 gün içerisinde kendiliğinden iyileşir.

Özellikle küçük çocuklar ağızlarındaki ağrılı yaralar nedeni ile su içmekte zorlanabilir.

Her ne kadar adı El-Ayak-Ağız Hastalığı da olsa her zaman tüm bu alanlarda döküntü görülmeyebilir. Sadece ağız yaraları veya sadece deride döküntüler şeklinde gelişebilir.

Solunum yoluyla, tükürükle, yakın temasla ve dışkı yoluyla bulaşabilir. Yazın havuz sezonunun açılması ve enfekte havuz sularının yutulması ise ayrı bir risk oluşturmaktadır. Yoğunlaşan virüslerle hastalık salgına da dönüşebilmektedir.

Muayene, ağızda, ellerde ve ayaklarda döküntüler, genellikle hastalığın teşhisi için yeterlidir. Genellikle, hiçbir laboratuvar çalışması gerekmez.

Hastalığın belirlenmiş bir tedavisi ve aşısı yoktur. Hastanın beslenme durumu değerlendirmeli ve gerekli halde serum ile sıvı alımı desteklenmelidir.

Ellerin sık sık yıkanması, kirli ellerin ağza ve yüze sürülmemesi çok büyük önem taşır.

Bulaşıcı olduğundan el-ayak-ağız hastalığına yakalanan kişilerden uzak durulması gerekir.

Okul ve kreşlerde ortam yüzeylerinin günlük temizliği sağlanmalıdır