Kuzey Irak’taki Pençe-Kilit Operasyonu Bölgesindeki mağara taraması sırasında metan gazına maruz kalarak şehit olan 12 askerimize Yüce Allah’tan rahmet, Türk Milleti’ne başsağlığı diliyorum. Tedavi gören diğer askerlerimize de Rabbim şifa versin.
Terörsüz Türkiye süreci, çok önemli bir aşamayı daha geçmek üzere…
Türk Devleti, yarım asrı aşkın süredir ülkemizi terbiye etmek, dizüstü vaziyette bırakmak ve kalkınmasını engellemek amacıyla emperyalist ülkeler tarafından kurgulanan bölücü terörü bitirmek üzere son hamleleri yapıyor.
Malûm, MHP Genel Başkanı Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli, 22 Ekim 2024’te bir çağrı yaparak, PKK elebaşı Öcalan’ın, örgütü lağvettiğini açıklamasını istemişti.
Elbette Dr. Bahçeli’nin bu çağrısı, akşamdan sabaha akla gelmiş bir fikir değildi. Muhtemelen üzerinde aylardır çalışılmış, bölücü teröre karşı verilen mücadeledeki başarı dikkate alınmış, PKK’ya müzahir unsurların içinde bulunduğu durum iyice analiz edilmiş ve nihayet dış siyasî gidişat da değerlendirilerek, kapsamlı bir politika ve stratejiler oluşturulmuştu.
BÖLÜCÜ TERÖR İÇİN YOLUN SONU
Dolayısıyla PKK elebaşının, örgüt mensuplarının, en azından ‘hayatta kalmalarını’ sağlamak amacıyla, örgütü fesih ve silahları teslim etme çağrısı yapması, kaçınılmaz bir zorunluluk olmuştu.
Nitekim teröristbaşı Öcalan, 27 Şubat 2025’te beklenen çağrıyı yaptı. Kandil’deki terör baronları da, 5-7 Mayıs 2025’te PKK 12. kongresini toplayarak, Öcalan’ın çağrısı doğrultusunda, kendini fesih ve silah bırakma kararını aldı.
DEM Partisi yönetiminden verilen bilgiye göre; teröristbaşı Öcalan, yarın (10 Temmuz) da görüntülü bir mesajla, PKK’nın kendini fesih ve silah bırakma karanına ilişkin önemli açıklamalar yapacak.
PKK unsurlarından gelen haberler, örgüt üyesi 20-30 kişilik bir terörist grubun, Cuma günü (11 Temmuz) Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde, silahlarını bırakarak, sembolik bir adım atacağına işaret ediyor.
Örgütün, bu süreçte ‘kuyruğu dik tutma’ amaçlı, bazı abuk-subuk açıklamalar yapması, hiç de sürpriz olmayacak. Ki, bunların hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
BALTALAMA GAYRETLERİ
Terörsüz Türkiye yolundaki bu önemli aşamanın hemen öncesinde, Pençe-Kilit Operasyonu Bölgesinde, 12 kahramanımızın şehit olması, tüm ülkemizi yasa boğduğu gibi, PKK’nın tasfiye edilmesi çalışmaları için de bir risk faktörü ortaya çıkardı.
Her ne kadar, askerlerimiz metan gazına maruz kalarak şehit olmuşsa da, dışımızdaki düşmanlar ve içimizdeki hainlerin bu olayı alabildiğine istismar edeceği açıktır.
PKK terörüne yarım yüzyıldır ‘yatırım’ yapan emperyalistler, elbette bu yatırımın bir anda çöp olmasını kabullenmek istemeyecek. Dolayısıyla, Terörsüz Türkiye sürecini sabote etmek için her fırsatı değerlendirecek. Başta FETÖ artıkları olmak üzere içerideki hainlerin, kahramanlarımızın şehadetini sonuna kadar istismar edeceği malumdur.
Hassas bir zamanda bulunuyor, puslu havalar dönemini yaşıyoruz.
Türk Devleti, milletimizin ayağına vurulmuş ağır bir prangayı bertaraf etmek üzere, sabırlı ve kararlı bir strateji yürütüyor.
Buna karşılık; emperyalist Batılılar tarafından kullanılan maşalar, bilhassa sosyal medya denilen çöplüğü kullanarak, yalan ve iftira bombardımanı yürütüyor.
PKK içindeki, yüzü Batıya dönük bazı unsurlar, örgütün fesih sürecini baltalamak için bir yandan ayak sürüyor, öbür taraftan sabotajlardan medet umuyor.
İçimizdeki sahte milliyetçiler ise; büyük fotoğrafı gözden kaçırmak amacıyla, dar açıyla seçilmiş ‘kıymıkları’ kullanarak, toplumumuzun milliyetçi hassasiyetlerini kaşımaya çalışıyor.
BİRAZ DAHA SABIR VE METANET
Onlarca yıldır, binlerce canımızı teröre kurban verdik. Asker, polis, korucu ve sivil şehitlerimizin sayısı belki 30-40 bine vardı. Artık tek bir şehit cenazesi görmek istemiyoruz.
Peki, bunu nasıl sağlayacağız?
Devletimiz, terör üzerinden gerçekleştirilen ülkemize dönük saldırıları durdurmak gayesiyle, çok büyük bir hamle başlatmış…
Bunu, binlerce yıllık tecrübesinin imbiğinden süzerek planlamış.
Süreci kazasız belasız yürütebilmek için olağanüstü bir çaba ve sabır gösteriyor.
Bu uğurda, iç cepheyi tahkim etme adımları atarken; dışarıdan gelebilecek riskleri asgariye indirmek amacıyla, başta komşu ülkeler olmak üzere tüm muhataplarla ince ayarlı bir diplomasi yürütüyor.
Buna rağmen şer odakları, ‘olmayan pazarlıkları’ bahane ederek veya toplumsal huzur uğruna ileride atılabilecek adımları çarpıtmak suretiyle, toplumun sinir uçlarıyla oynuyor.
Sosyal medya unsurlarını kullanan ihanet odakları, Terörsüz Türkiye sürecini akamete uğratmak gayesiyle, akla hayale gelmeyen yalanlar üretiyor. Ve maalesef bu yalanların alıcısı hiç de az olmuyor.
Oysa bu ülkenin her vatandaşı, kaynağı belli olmayan dezenformasyonlar yerine, devletimizin resmî kurumları tarafından yapılan bilgilendirmelere itibar etmelidir.
Kurt bulanık havayı sever. Ve şimdilerde, tam da o bulanık havalar döneminden geçiyoruz.
Elbette Türk Devleti ve Milleti, terörü bitirecek süreci başarıyla tamamlayacak; Türkiye ve Türk Yüzyılı tüm dünyaya bir güneş gibi doğacak.
Önemli olan, bu zor ve riskli süreci, toplum ve fertler olarak hasarsız atlatmaktır.
Biraz daha sabır ve metanet…