Nüfus cüzdanımızda ‘İslam’ yazıyor

Dünyadaki İslam coğrafyasına bakınca sanki inandırmak istedikleri; hayatta ‘din’den daha korkunç bir şey olmadığı…

 

Daha öncede buna benzer bir yazı yazmış ve bir okuyucu tarafından bilgisizlikle suçlanmıştım.

 

Gerçekten doğru! 

 

Bu konuda son derece bilgisiz, hatta şaşkınım.

 

‘Din’ adı altında 10 yaşında evlendirilen yani tecavüz edilen, namus için taşlanan, ‘Allahü Ekber’ diyip masum insanları öldüren bir vahşete ‘din’ kılıfını uyduranlara karşı gerçekten bilgisizim. 

 

Çünkü benim öğrendiğim, izlediğim ve inandığım din bakın nasıldı;

 

Annem ve babam çalışmak zorunda olduğundan beni babaannem büyüttü.

 

Babaannem hacı ve hayatımda tanıdığım en dindar insandı.

 

Ramazan aylarında, komşularıyla sabahlara kadar camide namaz kılardı, bende onları izlerdim.

 

Söylemesi ayıp gecenin o saatinde tuvalete gitmek imkansız olduğundan, iki kere cami halısına işemişliğim vardır.

 

Onun için hala camilerin önünden geçerken ister istemez utançla gülümserim.

 

Haftanın diğer günleri, okul sonrası Kur’an günlerine giderdik. 

Onlar hep beraber Kur’an okur, ben yine izlerdim.

Kur’an toplantıları, herhalde kadınların dedikodu yapmadığı nadir  zamanlardandı.

 

Babaannemin sabahlara kadar kur’an okuduğunu hatırlarım…

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümünde kendisi gibi hacı arkadaşlarıyla toplanıp ‘yasin’ okurlardı.

 

O zamanın refah partisine çok kızardı.

“Benim dinimle, inancımla devlet yönetmek ne demekmiş!” derdi.

 

Namaz kılındığı için evde hayvan beslenmesine karşıydı. 

Ama mahallede ne kadar kedi köpek varsa, hepsi karnını, babaannemin kapısının önünde doyururdu.

 

Evimize kim gelecek olsa -televizyon tamircisi dahil- mutlaka  yiyecek bir şeyler ikram ederdi.

Suyu asla harcatmaz, 

Yemeği hiçbir zaman çöpe attırmazdı.

Bayatlamış ekmeği de çaydanlığın buharında yumuşatırdı.

Onun için en büyük günahlardan biri israftı.

 

Küçücük emekli maaşıyla tanıdığım en bonkör ve gönlü en zengin insandı.

Hayatı boyunca ne bir para lafı etti ne de bir para sıkıntısı yaşadı.

 

Fazla söze gerek yok; işte benim ‘din’den anladığım böyle bir hayattır. 

 

Herkesin inancı da bilgisi de kendine yeter.

 

Şovmenlerin değil! gerçek inananların Beraat kandilini canı yürekten kutlarım…