Kısır politik çekişmeler pek çok ciddi konunun katılımcı bir anlayışla ele alınmasına engel oluyor.
Mikrofona yakın olanlar konuşuyor.
Söylenilenlerin sağlıklı sorgulanması için öncelikle bilgi sahibi olunması gerekir.
Bilgi sahibi olunacak ki ardından fikir sahibi de olunsun.
Toplumun özellikle katkı koyucu kesimlerinin bilgi sahibi olması önemlidir.
Kimse aksini iddia etmesin...
Bizim toprak parçamızda yılları aşıp gelen alışkanlıkla toplumun sağlıklı bilgilenmesiyle değil bilgilenmemesi gerçeği ile yüz yüzeyiz.
İç politika bizi çok kolay sarmalına alır.
Bir karış derinliği bile olmayan derinlikte politika konuşmak herkesin kolayına geliyor.
Ağzı olan politika konuşabiliyor. Çünkü politika konuşmak için ne nitelik ister ne de bilgi.
Siyasetin en ön sıralarında olanların yaklaşımları, ayırım gözetmeksizin herkese adı “politika” olan konularda konuşma fırsatından öte hak veriyor.
***
Kısır politik çekişmeler pek çok ciddi konunun katılımcı bir anlayışla ele alınmasına engel oluyor.
Mikrofona yakın olanlar konuşuyor.
Söylenilenlerin sağlıklı sorgulanması için öncelikle bilgi sahibi olunması gerekir.
Bilgi sahibi olunacak ki ardından fikir sahibi de olunsun.
Toplumun özellikle katkı koyucu kesimlerinin bilgi sahibi olması önemlidir.
Kimse aksini iddia etmesin...
Bizim toprak parçamızda yılları aşıp gelen alışkanlıkla toplumun sağlıklı bilgilenmesiyle değil bilgilenmemesi gerçeği ile yüz yüzeyiz.
***
Resmi kaynaklara duyulan güvensizlik o kadar yerleşmiştir ki topluma taşınan bilginin doğruluğundan ciddi bir kuşku vardır.
İşte en canlı örneği nüfus sayımı.
Nüfus sayımı yapıldı.
Sonuçların açıklanması gecikti.
Açıklanan sonuçlara ise en yetkili kişiler bile sahip çıkmadı.
***
Devlet Planlama Örgütü hayat pahalılığı oranlarını açıklar.
Bir tarafta hayatın gerçeği öte yanda DPÖ’nün açıkladığı rakamlar.
Şimdiye kadar yapılan açıklamalara özellikle çalışan kesimlerin güveni sıfıra yakın.
Önce hayat pahalılığı ödenmesine yönelik uygulama donduruldu.
Sonra yeniden verilecek dendi.
Ancak öyle rakamlar açıklandı ki neredeyse çalışanlar borçlu çıkacak.
***
E-devlet bir hedef.
Bilgisayar ortamında pek çok işlemin kolayca yapılacağı söyleniyor.
İşlemlerin kolay yapılması önemli mi?
Evet önemlidir.
Ancak çok daha önemli olan bilgiye kolay ulaşmaktır.
Bilgiye kolay ulaşılırken kaynağındaki bilginin eksiksiz ve güncel olması gerekir.
***
Bu noktada olumlu bir adımın da hakkını vermek isterim.
Ülke dışına çıkışlarda, elektronik uygulamaya geçildiğinden erkek vatandaşlardan askerlik terhis belgesi ya da çıkış izni belgesi istenmeyecek.
Geç kalınmış bir uygulama.
Ancak geç olmasına karşılık doğru bir adım.
Herkes bilir, çok sayıda insan sabahın köründe havaalanında olmasına karşılık, sırf terhis belgesi yanında yok diye uçağa binememiştir.
Ya da anlayışlı bir görevli varsa, telefonla sorun ancak aşılabilmiştir.
***
Karakter belgeleri Kaza Polis Müdürlükleri’nde de verilmeye başlandı.
Bu uygulamada olumlu.
Ancak konu karakter belgesinden açılmışken konuyu biraz dürtmek isterim.
Bir suç işlendi.
Cezası neyse kesildi.
Ve o ceza çekildi...
Suçların türü ve verilen cezanın ağırlığına göre suç ve cezaların, sicilde ve devamında karakter belgelerinde yer almasına bir süre getirilmesinin gerekli olduğuna inanırım.
Örneğin on sene evvel bir kişi sıradan bir gerginliğin tarafı olur.
Polis literatüründe kavga olarak isimlendirilir.
Mahkemeye gidilir, kişinin ilk anda etkilenmeyeceği bir ceza verilir. O karar kişinin polisteki siciline işlenir.
Adına karakter belgesi denilen belgeyi almaya ihtiyaç duyar.
İşte o an karşısına o unuttuğu suç çıkar.
Biraz ağır olabilir ama karakterle hiç alakası olmayan sıradan sayılacak bir suç o kişiyi, “karaktersiz” yapıyor.
Bu nedenle kamu görevine girme hakkını elde ettikten sonra işe alınmayanların yaşadıkları şokları, yaşayanlar bilir.
Bu konuda bazı örnekler basına da yansıdı.
Yansımasına yansıdı ama bildiğim kadarıyla çok da ileri gitmedi.
Bizler bu konuda genel çerçevede görüş ortaya koyabiliriz.
Hukuk dünyası, sosyal hizmet uzmanları, insan hakları konusunda daha derinlemesine kafa yoranlar bir araya gelip bu konuya çare üretmelidir.
***
Hukukçu değilim.
İnsan hakları konusunda da uzmanlığım yok.
Ancak bir suç işlenir, cezası verilir ve o ceza çekildikten sonra nasıl olurda o ceza ömür boyu o insanın künyesinde yazılı olmaktan öte kazınmış kalır?
Bir kez daha yineleyeyim...
Çok ağır ve kolay kolay künyeden silinmeyecek suçlar var.
Aslında suçlu cezasını çekerken, topluma yeniden kazandırılma programı sağlıklı uygulansa ceza çekildikten makul bir süre sonra o ceza kişinin sicilinden silinmeli.
Eğer bir suç ve cezası kişinin sicilinde ömür boyu silinmeden kalıyorsa orada devletin de yerine getirilmemiş bir görevi var demektir.
***
Sivil, demokratik, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygının devlet politikası olarak sahiplenileceği bir ülkede yaşamak tüm insanlarımızın hakkıdır.
Ülkemiz olması gerektiği kadar sivil değilse, durup düşünmek gerekir.
Ülkemizde hukukun üstünlüğü, özellikle hükümet edenlerin yaklaşımları nedeniyle kağıt üzerinde kalıyorsa, öncelikle hukuk dünyasında yer alan herkesin ayağa kalkması gerekmez mi?
İnsan haklarına saygı konusunda hala gidecek yolumuz varsa, oturup beklemek, insan hakları ihlallerine susarak suç ortağı olmak değil mi?
Çağdaş toplum ekonomik rakamlardan önce bu sıraladığım kriterlere göre çağdaştır ya da değildir.
Günün sözü:
Adalet, parmağı, kalıcı acıtmak için kesmez.
(Havadis'tan)