Müzakereler ve Çapraz Ziyaret

Rum lider Anastasiades'in, Türk müzakerecinin Yunanistan Dışişleri bakanı ile, Rum müzakerecinin de Türkiye Dışişleri bakanı ile görüşmesini "Ortak Açıklama" üzerinde mutabakata varılmasından sonrasına bağlaması, söz konusu çapraz görüşmelerin hiç yapılamayacağının en somut delili bence.

 

Bu çapraz görüşmenin olamayacağını ve Kıbrıslı Rumların bu görüşmelerin gerçekleşmemesi için elden geleni yapacağını 9 Ekim tarihli yazımda net olarak ve gerekçesi ile yazmıştım. o günkü düşüncemin gerekçesi, Yunanistan Dışişleri bakanı Evangelos Venizelos'un New York dönüşü sonrasında Atina'da yaptığı resmi açıklamada, çapraz görüşmelerin "Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinin talebi üzerine", yapılacağını dile getirmesiydi.

 

Eğer Rum ve Yunanlı siyasileri tanıyorsanız, ne demek istediklerini, açık olarak söylemeseler de anlarsınız kullandıkları kelimelerden. Kıbrıslı Rumlar istemez ise bu görüşme olmayacak ve biz de bu karara saygı göstereceğiz demek istemişti Sayın Venizelos aslında. Nitekim zaman doğruladı söyleminin ne manaya geldiğini. 

 

23 Ekim tarihli yazımda da aynen "Ben son dakika Rumların bir bahane yaratıp topu Yunanistan'a atacaklarını, Yunanistan'ın da bir başka politik bahane icat edip topu oyun dışı bırakacağını ve bu çapraz ziyaretin gerçekleştirilemeyeceğini veya da daha düşük düzeyde gerçekleştirileceğini düşünüyorum. Geçmiş bana aynen böyle söylüyor." diye bir kehanette bulunmuşum. 

 

Her iki yazımda öngördüklerim doğru çıktı. Kıbrıslı Rumlar her iki tarafın müzakerecilerinin çapraz görüşme yapmasını istememekte ve bunun için de politik geçerliliği bulunan bahaneler yaratmaktadırlar. Yaratmaya da devam edeceklerdir.

 

Cumhurbaşkanımız Dr. Derviş Eroğlu Kıbrıs konusunda liderler düzeyindeki görüşmeleri yeniden başlatmak için çabalarını bıkmadan ve usanmadan sürdürmekte ama karşısında maalesef sağır ve kör bir Rum lider var. Sonradan kendi isteği ile sağır ve kör olmuş birisi, işin doğrusu.

 

Kıbrıs Türk tarafının tüm bu girişimlerine rağmen Kıbrıs Rum tarafı görüşmelerin ruhu ve amacına aykırı çeşitli beyanlar ve açıklamalar yapmakta, Rum tarafında Şubat 2013'de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden beridir de görüşmelerin başlatılmasını bilinçli bir şekilde de yokuşa sürmekte.

 

Rum lider strateji olarak Türk tarafının kabul etmeyeceği ön şartlar öne sürerek sorun yaratmaya çalışmakta ve çıkan sorunun arkasına saklanarak da müzakerelerin başlangıcını geciktirmek girişiminde bulunmakta. 

 

Şu ana kadar ortak açıklama konusunda bile hem liderler hem de müzakereciler bir anlaşmaya bile varabilmişler değil. Ortak açıklama gerçekte yuvarlak söz ve cümlelerin yer aldığı bir sayfalık bir metin. Sade ve özlü olması gerekirken, Rumların istekleri ve koşulları nedeni ile içinden çıkılmaz bir hale gelmiş durumda. Zaten Anastasiades'in de istediği buydu. Ortak açıklama sorun olsun ve müzakerelerin önünü tıkasın, kendisi de uzlaşmaz diye Türkleri suçlasın. Yıllardır Rum liderlerin çirkin bir şekilde oynadıkları politik bir tiyatro bu.

 

Anastasiades'in Ortak Açıklama'ya müzakerecilerin çapraz görüşmesini de bir şekilde kancalayıp bağlamasıyla, şimdi müzakerelerin önü iki kere tıkanmış oldu. Daha evvel bir engel vardı müzakerelerin önünde, şimdi bu engeller ikiye çıktı.       

 

Gidişat onu gösteriyor ki, Kıbrıs müzakereleri hızla bir çıkmaza doğru gidiyor ve Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC birlikte, Kıbrıs konusunda ister istemez kendilerine yeni bir kulvar çizmek ve strateji belirlemek zorunda kalacaklar. Bunun Rumların hoşuna gitmeyecek bir yol olacağını şimdiden söylemek hiçte yanlış olmayacak....