New York’ta 2025 belediye başkanlığını kazanan Zohran Mamdani’nin kampanyası; ekrana değil sokağa bakan, büyük sloganlar yerine günlük hayata dokunan somut vaatlerle ilerleyen bir iletişim laboratuvarıydı. “Kira dondurma”, “ücretsiz otobüs” ve “ücretsiz çocuk bakımı” gibi hedefe odaklı, ölçülebilir mesajlar; seçmenin “Benim için ne değişecek?” sorusuna doğrudan yanıt verdi ve güven üretti. Aşağıdaki 10 teknik hem bu kampanyanın iskeletini hem de ikna psikolojisinin güncel bulgularını yansıtıyor.
· “Biz” Dili: Pronoun Shifting ile Aitlik Yaratmak
Ne yaptı? Konuşmalarında “ben yapacağım” yerine “birlikte başaracağız” çerçevesini benimsedi; saha görüşmelerini tek yönlü anlatıdan diyaloga çevirdi. Guardian’ın analizine göre kampanyanın en güçlü yanı, insanları birbirleriyle konuşturmak ve böylece dev bir saha operasyonu kurmaktı. Sosyal kimlik kuramı ve “biz-çerçevesi” aidiyeti artırır, direnç eşiğini düşürür.
· “Küçük, Somut, Hedef Kitleye Yakın” Mesajlar Vermek
Ne yaptı? Büyük vizyonu, hemen anlaşılır mikro vaadlere çevirdi: kira dondurma, ücretsiz otobüs, çocuk bakımında net kolaylıklar. Bu, “soyut iyilik” yerine “yarın sabah fark” dilidir. Davranışsal ekonomi, yakın fayda ve somutluk ilkesinin iknayı artırdığını gösterir.
· Alan Çalışması = İlişki Mühendisliği Yapmak
Ne yaptı? “Şehir tarihinin en güçlü saha organizasyonu” olarak nitelenen kapı-kapı görüşmeler, ilişkisel örgütlenme ve gönüllü ekonomisiyle ilerledi. AP, milyonlarca kapı ziyareti ve coşku odaklı gönüllülükten söz ediyor. Sosyal kanıt (social proof) ve ağ etkisi kararsız seçmeni/hissedarları hareket ettirir.
· Dijitalde “Topluluk Üretimi”ne Odaklanmak
Ne yaptı? Viral videodan çok, katılımcı kültürü büyüttü; destekçiler içerik üretti, kampanyayı “sahiplenme hissi” yükseldi (bağımsız analizler ve haberlere yansıyan genel çerçeve). İnsan, emeği olan şeye daha güçlü bağlanır.
· Retorik Anıtlar ve Tarihsel Göndermeyle Çerçevelemek
Ne yaptı? Zafer konuşmasında Nehru’nun “Tryst with Destiny” hitabına atıfla “eski olandan yeniye adım” metaforunu kurdu; ahlaki hikâye ile şimdi arasında köprü kurdu. Çerçeveleme (framing) ve retorik allüzyon zihinsel haritaları açar, duygusal yankı üretir.
· Kontrast ve Karşılaştırmalı Çerçeve Sunmak
Ne yaptı? “New York satılık değil” mitingi; “biz” (kiracılar, çalışanlar) vs. “para/çıkar ağı” karşıtlığı; net değer-teklifi. AOC ve Sanders gibi figürlerin desteği sosyal kanıtı büyüttü. Karşıt çerçeve (contrast) ve otorite/sosyal kanıt ikna katsayısını artırır.
· Dil Mimarisini Anaphora, Paralellik, Ritm Üzerinden Kurgulamak
Ne yaptı? Kampanyanın afiş ve konuşmalarında paralel yapı ve tekrarlı vurgu (ör. “free buses / rent freeze / childcare…”) akılda kalıcılığı yükseltti. (Saha ve vaat setine dair haber dilinde görülen kalıp sunumlar) Retorikte anaphora ve paralellik, işlem yükünü azaltır, hatırlanabilirliği artırır.
· “Yakın Tehdit – Yakın Çözüm” Eşleşmesi Yapmak
Ne yaptı? Mesaj evrenini yaşam maliyeti krizine kitledi; çözümü de “hemen yaşama dokunan” önerilerle eşleştirdi. Bu “yakın tehdit–yakın çözüm” eşleşmesi, algı–eylem köprüsünü kurdu. Koruyucu motivasyon teorisi (PMT) tehdit algısı + uygulanabilir çözümü yan yana sunmanın davranışa geçtiğini gösterir.
· Geniş Koalisyon, Dar Mesaj Taktiği Kullanmak
Ne yaptı? Gençler, yeni gelenler, kiracılar, sendikalılar ve göçmen toplulukları arasında köprü kurdu; mesajı dar ve tutarlı tuttu: “Şehri yaşanabilir yapmak.” ABC ve Guardian, seçmen demografisindeki genişlemeye işaret ediyor. Tek vaatte derinlik, çok vaatli yüzeysellikten etkilidir.
· Destek ve Sahne Tasarımıyla İtibarı Ödünç Almak:
Ne yaptı? Kitlesel mitingler, AOC/Sanders desteği ve “coşku ekonomisi” ile güven ve ivme üretti. Sosyal bulaşma (emotional contagion), kalabalığın enerjisi algılanan meşruiyeti yükseltir.
Tüm bunlar nasıl oldu da işe yaradı diye sorgularsak, somutluk ve yakın zaman ufku güven yarattı. Saha temelli sosyal kanıt kararsız kitleyi çekti. Koalisyon + tek mesaj disiplini karmaşıklığı azalttı. Sembol ve ritm (retorik) akılda kalıcılığı artırdı.
Mamdani’nin hikâyesi bize şunu hatırlatıyor: ikna, yalnızca sözcüklerle değil, niyetle başlar. Etkili iletişim “konuşma sanatı”nın ötesinde bir bağ kurma becerisidir. Bir liderin ya da yöneticinin kullandığı her kelime, karşısındakine “seni duyuyorum” demenin bir yoludur. Ve tam da bu nedenle, en güçlü stratejiler bile insana dokunmadığında anlamını yitirir.
Bugünün dünyasında insanları kazanmak, artık yüksek sesle konuşmakla değil; doğru yerden, doğru tonda konuşmakla mümkün. Somut vaatler, açık çerçeveler, tutarlılık ve ortak dil… bunların hepsi birer araç. Ve kazananlar, güveni önceleyenlerdir. Tıpkı Mamdani gibi, hedef kitlesini seçmen değil, topluluk olarak gördüğünde, sözcükleri yalnızca ikna etmedi, harekete geçirdi.
Bizim dünyamızda da aynı prensip geçerli: Bir müşteriyle, çalışanla, hatta bir ekiple kurduğumuz her iletişimde, önce “biz” demeyi hatırlamalıyız. Çünkü “biz” kelimesi, duvarları değil köprüleri inşa eder. Ve o köprüden geçen herkes, iknanın aslında bir güven yolculuğu olduğunu fark eder.
M.Efsun Yüksel Tunç
Eğitmen ve Yönetim Danışmanı
Yaşam ve Yönetici Koçu
efsun@indus.com.tr
https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/
@indusefsun
#liderlik #ikna #iletişim #retorik #güveninpsikolojisi #etkilihitabet #toplulukodaklıiletişim #mamdani #stratejikiletişim #empatikliderlik #modernliderlik #insanodaklıbaşarı #iletişimsanatı