Üye ülkelerin Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılmasını düzenleyen 50. maddenin mimarı Lord John Olav Kerr, İngiltere’nin Brexit kararı aldığı referandumun üzerinden geçen 3 yılın İngiliz halkı için öğretici olduğunu belirterek, “Yeni bir referanduma gidersek ki bence gideceğiz, işte o referandumda AB’de kalma kararı çıkacak.” dedi. 

İngiltere’nin başkenti Londra’da katıldığı panelde soruları yanıtlayan Lord Kerr, 2016’da yapılan AB referandumundan bu yana İngiliz kamuoyunun görüşünün kesin biçimde değiştiğini söyledi.

Referandumdan bu yana yapılan 200’den fazla anketin ciddi bir çoğunluğunun AB üyesi kalmaktan yana olduğunu gösterdiğini aktaran Lord Kerr, “Yeni bir referandumda 2016’dakinin tersine bir sonuç çıkacağını düşünüyorum.” ifadesini kullandı.

Bu değişimde en önemli faktörün demografik olduğunu belirten Kerr, 2016 referandumunda oy veren 2 milyon kişinin bugün hayatta olmadığını, buna karşılık 2 milyon 500 bin civarında gencin oy verme yaşına ulaştığını kaydetti. 

İlk referandumda gençlerin ağırlıklı olarak AB üyeliğinden yana oy verdiğini ve o zaman oy veremeyen gençlerin de ülkenin AB üyesi olarak kalması için şimdi seferber olduğuna işaret eden Lord Kerr, “Bunun bir göstergesi olarak 19 Ekim’de bunların 1 milyonunun yeni referandum talebiyle Londra sokaklarında olacağını göreceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

"Referandum sürecinde ayrılık tanımlanmış değildi"

İngiliz halkının Brexit'in anlamı konusunda da bilinçlendiğine dikkati çeken Lord Kerr, şunları kaydetti:

“Referandum sürecinde ayrılık tanımlanmış değildi. ‘Hadi gidelim’ denilmişti ama nereye gittiğimizi bilmiyorduk. ‘Havalimanına gidiyoruz, hangi uçağa bineceğimize sonra karar vereceğiz.’ denilmişti. Halbuki şimdi nereye gittiğimizi ve uçuşun ne kadar rahatsız edici olacağını biliyoruz. Ülke de bunun farkına vardı.” 

“Yeni bir referanduma gidersek ki bence gideceğiz, işte o referandumda AB’de kalma kararı çıkacak.” diyen Lord Kerr, hükümetin de bu amaca yönelik olarak AB’den yeni bir erteleme istemek zorunda kalacağını dile getirdi. 

Başbakan Boris Johnson'ın kesinlikle bir erteleme isteyeceğini vurgulayan Lord Kerr, “Eğer bu yola gitmezse, bunun kendisi için çok nahoş sonuçları olacaktır.” ifadesini kullandı.

İngiliz parlamentosunun, İngiltere ile AB arasında 19 Ekim’e kadar bir anlaşma sağlanamaması halinde hükümetin yeni bir Brexit ertelemesi istemesini zorunlu kılan bir yasa çıkardığını hatırlatan Lord Kerr, aksi takdirde yargının devreye gireceğine işaret etti.

İskoç Ulusal Partisinin (SNP), Edinburg Yüksek Mahkemesi’nden hükümetin Brexit ertelemesinden kaçınmasını önleyecek bir emir çıkarmasını istediğini ancak mahkemenin buna gerek olmadığı kararına vardığını anımsatan Lord Kerr, bununla birlikte Johnson’ın böyle bir yol gitmesi durumunda mahkemenin 21 Ekim’de konuyu hemen yeniden gündeme alacağı görüşünü dile getirdi.

"Son 3 yıl İngiliz halkı için öğretici oldu"

İngiltere’nin AB üyeliği konusunu referanduma götürmesinin bir hata olduğunu belirten Lord Kerr, “Bence bu kargaşaya hiç girmemeliydik. Benim gibileri, AB içinde olmanın İngiltere için son derece iyi olduğunu biliyordu ama rahat davrandık. Referanduma gitmek ve bunu çok kısa bir kampanya süresi bırakarak yapmak David Cameron’ın suçudur.” dedi. 

Lord Kerr “Bence son 3 yıl İngiliz halkı için son derece öğretici oldu. Çok şey öğrendik. Anket sonuçlarındaki değişikliğin bir nedeni de bu. Yeni bir referanduma gidilirse benim bulunduğum taraf, yani AB üyeliğinden yana olanlar kazanacak.” diye konuştu.

Brexit süreci

İngiltere halkı, 23 Haziran 2016'da yapılan referandumda yüzde 48'e karşı yüzde 52 oyla AB'den ayrılma kararı almıştı.

Lord Kerr, hayata geçmeyen Avrupa Anayasası'nda, ülkelerin AB'den ayrılmasını düzenleyen maddeyi kaleme almıştı. Bu madde, daha sonra Lizbon Anlaşması'nın 50. maddesi haline gelmişti. 

İngiltere 29 Mart 2017'de bu maddeyi işleterek AB'den ayrılma sürecini resmen başlatmış ancak birlikle varılan anlaşmanın İngiliz parlamentosunda üst üste 3 kez reddedilmesinin ardından Brexit 31 Ekim'e ertelenmişti.

Brexit anlaşması, AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti ile İngiltere'nin parçası Kuzey İrlanda arasındaki sınıra ilişkin "tedbir maddesi" nedeniyle reddedilmişti.

"Tedbir maddesi" İngiltere ile AB arasında İrlanda sınırına çözüm getirecek kapsamlı bir ticaret anlaşmasına varılana kadar ülkenin bütününün Gümrük Birliği içinde kalmasını ancak Kuzey İrlanda'nın ilave bazı AB kurallarına tabi olmasını öngörüyordu.

İngiliz tarafı iki İrlanda arasında sınır kontrolü yapmama sözünü çeşitli defalar verdiyse de AB tarafı soruna köklü çözüm getiren bir anlaşma olmadan sınırın kontrolsüz bırakılmasının Birliğin ortak pazar yapısına zarar vereceği gerekçesiyle mümkün olmadığını vurguluyor.

Erteleme

İngiliz Parlamentosu, geçen ay da anlaşmasız bir ayrılığın önüne geçmek için Başbakan Boris Johnson'ı AB'den yeni bir erteleme istemeye mecbur bırakan bir yasayı kabul etmişti.

Yasaya göre İngiliz hükümeti 19 Ekim'e kadar AB ile Brexit anlaşması sağlayamazsa veya anlaşmasız ayrılık için parlamentonun onayını alamazsa, AB'den Brexit için 3 aylık erteleme talep etmek zorunda olacak.

Tasarı, AB'nin farklı tarih teklif etmesi durumunda da bunu kabul veya ret yetkisinin İngiliz hükümetinde değil parlamentoda olmasını öngörüyor.

İngiliz hükümeti AB ile 19 Ekim'e kadar bir anlaşmaya varmak için müzakereleri sürdürüyor. 

İngiltere'de yapılan son anketlerin ortalaması AB üyeliğinden yana oyların yüzde 53'e yükseldiğini, Brexit yanlılarının ise 47'ye düştüğünü gösteriyor.

İngiltere'de yeni bir referandum için çeşitli sivil toplum örgütleri kampanya yapıyor. Macar asıllı ABD'li iş adamı George Soros'un da mali destek verdiği kampanyanın öncüleri arasında eski Başbakan Tony Blair de yer alıyor.