MİHRİŞAH SAFA
ÖZEL HABER-LONDRA

Londra’da son asrın önemli olaylarına tanıklık eden, 2. Dünya Savaşında İngiliz Ordusunun çeşitli cephelerinde savaşan canlı bir tarih yaşıyor…

Bu canlı tarih, Lefkoşa doğumlu  Derviş Niyazi... Önümüzdeki şubat ayında 97 yaşını bitirecek... 96 yıllık yaşamına çok şeyi doldurmuş, dolu dolu yaşamış, 50-60 yıl öncesini dün gibi hatırlayan hafızasıyla gençlere taş çıkartan Derviş Niyazi’yi tanımak için Enfield ‘deki evinin yolunu tutuyorum..

Kuzey Londra’nın, Türkçe konuşan toplumun en fazla yaşadığı bu beldesinde, Derviş Amcamız bizi güler yüzüyle kapıda karşılıyor... En küçük çocuğu Betül Ekrem ve torunu Melis Ekrem de bu canlı tarih amcamızın yanındalar..

Dışarda yağan sicim gibi yağmurun soğuğunu, sıcacık odada hemen unutuyorum.. Armalı blazer ceketi, kravatı, sımsıkı ütülü pantalonuyla beni karşılayan Derviş Niyazi, askerlikten, polisliğe, subaylıktan sivil yaşamına kadar çeşitli fotoğraflarıyla dolu odasında sorularımı yanıtlıyor..

Hikayesi 20’inci asrın başlarında başlıyor.. 12 Şubat 1919’da Lefkoşa’da Arab Ahmet Mahallesinde, Niyazi Molla Abbas’ın oğlu olarak dünyaya gözlerini açıyor.. Bir evin, bir evladı.. Daha sonra Baf Kukla’da İlkokulu bitiriyor.. Sonra Lefkoşa’ya gelerek Haydarpaşa Lisesini ve  İngiliz Okulunu bitiriyor.. Bitirmesine bitiriyor da, annesi tek çocuğunu okumak için yurt dışında göndermiyor.. Ve Derviş Niyazi  1939 yılında polis okuluna yazılıyor.. Bundan sonrasını O’nun ağzından dinleyelim;

“Lisede Rauf Denktaş’la, Glafkos Klerides’le aynı sınıftaydım.. 1939 yılında girdiğim Polis Okulunudan 2 yıldız alıp, sınav geçtim ve Kasım 1940’da İngiliz Ordusuna transfer oldum.. 1959 yılı sonuna kadar orduda kaldım.. 2. Dünya Savaşında yüzbaşı rütbesiyle Mısır, Bingazi, İtalya cephelerinde çatıştım.. 1959’un kasım ayında İngiltere’nin İstanbul’daki Konsolosluğuna tayin oldum, onlar da beni CENTO’nun Erzurum’daki merkezine gönderdiler. Orada telsiz müfettişliği yaptım. Sonra gözümden sakatlanarak malulen emekli oldum. Ve 1967 yılında İngiltere’ye geldim.. O tarihten beri Londra’da yaşıyorum.. İngiliz Hükümeti ve askeriyesi bana çok iyi bakıyor.. Her istediğimi yerine getiriyorlar. “ 

Buckingham Sarayına Davet


Niyazi, Buckingham Sarayinda Kralice Elizabeth'in gelini Wessex Kontesi Sophie ile

Derviş Niyazi, Haziran ayı başında Buckingham Sarayından “Kraliçe 2. Elizabeth” imzalı bir davetiye alır.. Geleneksel “Garden Party”e davet edilir.. En küçük çocuğu Betül Ekrem ile Buckingham Sarayına gider.. Birinci Dünya Savaşının 100’üncü yılı nedeniyle davet edilen ve sayıları iyice azalan emekliler, gazilerle sarayın bahçesinde ağırlanır.. Orada tahtın varisi veliath Prens Charles ve Kraliçe’nin gelini Wessex Kontes’ı Sophie’ye tanıştırılır ve onlarla sohbet eder.. Neler konuştuklarını soruyorum..

“Prens Charles ne yaptığımı sordu. Ben de “maaşım az” dedim.. Şimdi 3 ayda bir az da olsa ek bir ödeme alıyorum. Kraliçe o gün hasta olduğu için gelini Sophie gelmişti. O da ne yaptığımı, nasıl olduğumu sordu. Daha önce Kraliyet ailesinden bir üyeyle tanışmamıştım.. Askeri törenlerin yapıldığı Cenotaph’a da bir kere görene gitmiştim.. Saraya ilk defa gidiyordum. Güzel bir gün geçirdim.. İngiliz askeriyesi, eski askerlerine çok iyi bakıyor, onlara minnettarım”

Her sene Kıbrıs’a giden Derviş Niyazi, iki kere evlenip, ayrılmış. İkisi kız 4 çocuğu var... Enfield’de modern bir apartman katında yalnız yaşıyor.. Sosyal servislerin hergün gelen bakıcısı ve kızı en büyük yardımcıları. Ay sonunda Derviş Amca, Lefkoşa Arap Ahmet mahallesindeki geleneksel  avlulu Kıbrıs evine gitmeye hazırlanıyor..

Orada halasının torunu Yüzbaşı Yusuf Musioğlu, Ledra Palace kapısında nöbet tutan en yüksek rütbeli subay.. Emekli emniyet müdürü Şenay Kebabcı da yakın akrabası..

Bana, duvardaki fotoğraflarını gösteriyor.. Hafızası maşallah torunu yaşındakilere taş çıkartacak cinsten.. Geçmişi gününe, ayına kadar hatırlıyor...


Derviş Niyazi, en küçük çocuğu Betül Ekrem (sağda) ve torunu Melis Ekrem

En büyük eğlencesi Türkçe TV’leri izlemek..

Ayrılmak için izin istediğimde bana geleneksel Kıbrıs ceviz macunu veriyor..

“Sever misin” diye de soruyor.. Eşimin Kıbrıslı Türk olduğunu söylüyorum.. Zaten eşimin ailesini de yıllar öncesinden Kıbrıs’tan tanıyor, biliyor.. Onları anıyor, hüzünleniyoruz..

Enfield’de canlı tarih Derviş Niyazi amcanın evinden ayrılırken O’na sağlıklı ömür diliyorum.. Ve kimbilir , sayıları azalsa da böyle canlı tarih kaç kişinin daha olduğunu merak ediyorum.. Ve sicim gibi yağan yağmurla ıslanan Londra’nın caddelerine dönüp, evin yolunu tutuyorum.


Derviş Niyazi