LONDRA - İngiltere'de Başbakan Boris Johnson'ın parlamentoyu tatil etme kararı, başta Londra olmak üzere onlarca şehirde eş zamanlı gösterilerle protesto edildi.

Başkent Londra'da Başbakanlık ofisi "10 Numara" önünde toplanan on binlerce kişi, Johnson'ın İngiliz parlamentosunu 5 hafta tatil etme kararı almasını protesto etti.

Öğlen saatlerinden itibaren toplanmaya başlayan göstericiler, "Boris Johnson utan" sloganıyla Başbakanlık önündeki Whitehall Caddesi'ni trafiğe kapattı.

"Demokrasiyi savun, parlamentonun kapatılmasına diren", "Boris'i devir", "İngiliz halkı parlamentoyu seçti, Boris Johnson'ı seçmedi", "Brexit'i durdur, Boris'i durdur" yazılı döviz ve pankartlar taşıyan göstericilere, muhalefet partilerinden milletvekilleri de destek verdi.

İngiltere'de Londra'nın yanı sıra aralarında Manchester, Leeds ve Birmingham'ın da bulunduğu onlarca kentte eş zamanlı gösteriler düzenlendi.

- "İngiltere onlarca yıl bölünmüş kalacak"

Gelişmelerle ilgili olarak konuşan 43 yaşındaki İngiliz gösterici Mark, "Demokrasiyi savunmak için buradayım. Parlamentonun tatil edilmesine de demokratik irade olmaksızın dayatılacak anlaşmasız Brexit'e de karşıyım." dedi.

Bütün bunların İngiltere'deki anayasal problemi gösterdiğini belirten Mark, "Bu durum, yeni bir referandumla ya da genel seçimle de değişmeyecek. İngiltere'de anayasa çalışmaz halde. En başa dönüp milletvekillerini nasıl seçeceğimizi, büyük kararları nasıl tartışacağımızı düşünmeliyiz. Aksi takdirde İngiltere, onlarca yıl bölünmüş kalacak." diye konuştu.

Protestoya katılan ABD vatandaşı kadın gösterici Rochale, "Londra'daki kardeşlerim ve kız kardeşlerime destek vermeye geldim. Bizler demokrasiden yana ve faşizme karşıyız. Burada birleşiyoruz. Bütün Londralı dostlarımızla olmaktan mutluyuz." ifadesini kullandı.

- "Seçilmiş başbakan istiyorum"

Bir diğer kadın gösterici 22 yaşındaki Mary, "Bu İngiltere'de demokrasinin sonu gibi görünüyor. Onun için buradayız." dedi.

"Önce başbakanı değiştirmeliyiz." ifadesini kullanan Mary, "Aslında hükümet bir bütün olarak işlemez halde. AB'den ayrılmak verdiğimiz en kötü karardı. Bence 50. maddenin iptalini oylamalıyız. AB'yi içeriden değiştirmeliyiz." diye konuştu.

Judy adlı kadın gösterici ise şunları söyledi:

"Demokrasimiz kendisi seçilmemiş ve bu ülkeyi tahrip etmeyi planlayan biri tarafından temelinden tehdit ediliyor. İşte bu nedenle buradayız. Her şeyden önce seçilmiş bir başbakan istiyoruz. Görevinin başında bir parlamento istiyorum. Karşı kaşıya olduğumuz sorunların, parlamentoda tartışılmasını istiyorum. Başlangıç olarak bunlar olmalı en azından."

- İmza kampanyası

Öte yandan İngiliz parlamentosunun internet sitesinde, Johnson'ın parlamentoyu tatil etme kararına karşı imzaya açılan dilekçeye 1 milyon 700 bine yakın imza atıldı.

Dilekçede "50. madde süresi yeterince uzatılmadıkça ve İngiltere'nin AB'den ayrılma kararı iptal edilmedikçe parlamento tatil edilmemeli veya dağıtılmamalı." talebi bulunuyor.


Johnson, çarşamba günü Kraliçe 2. Elizabeth'ten parlamentonun 9 Eylül-14 Ekim'de tatil edilmesini talep etmiş, Kraliçe de buna onay vermişti.


Talebin onaylanmasıyla Johnson'un, parlamentonun anlaşmasız Brexit'i önleyecek bir yasa çıkarmasını engellemesi mümkün hale gelmişti.


Muhalefet ise parlamentonun tatil edilmesi girişimini "anayasal zorbalık" olarak nitelendiriyor.

Bazı milletvekilleri Johnson'ın talebini, "parlamentoya darbe" diye nitelendirirken bazıları da genel kurul salonundan polis zoruyla çıkarılana kadar ayrılmayacaklarını açıklamıştı.


Johnson'ın talebi, İngiltere ve İskoçya'da mahkemeye de taşındı. Aralarında eski başbakanlardan John Major'ın da bulunduğu çok sayıda siyasetçi ve sivil toplum temsilcisinin, Johnson'ın kararına karşı açtığı ortak davalardan ikisinin gelecek hafta içinde görülmesi bekleniyor.

- Brexit süreci

Johnson, 31 Ekim'de anlaşma olsun veya olmasın İngiltere'yi AB'den ayırmaktaki kararlılığını sık sık yineliyor.


Eski Başbakan Theresa May'in AB ile vardığı Brexit anlaşması, parlamentoda üç kez reddedilmişti.


Johnson, May'in istifa kararı almasının ardından Muhafazakar Partinin yaklaşık 150 bin üyesinin oylarıyla başbakanlık görevine seçilmişti.

İngiliz parlamentosu, 29 Mart'ta gerçekleşmesi gereken anlaşmasız Brexit'i yasa çıkartarak engellemiş, hükümet AB'nin de onayıyla Brexit'i 31 Ekim'e ertelemişti.


İngiltere, 2016'daki referandumda yüzde 48'e karşı yüzde 52 oyla AB'den ayrılma kararı almıştı.