MUSTAFA KÖKER
LONDRA

İşletmeciliğini Gürsel Aksu’nun yaptığı Kervan Sofrası, Londra’nın Edmonton bölgesinde 2 ve Southgate bölgesinde olmak üzere 3 ayrı şube ile hizmet veriyor. Wood Green bölgesinde ise Gökyüzü ortaklığı ile temsil ediliyor.

İngiltere’nin geleneksel publarını satın alarak restaurant zinciri oluşturan işadamı Gürsel Aksu, rekabetin kalite, kalitenin ise başarıyı beraberinde getirdiğini belirtiyor.

Tarihi pubları dekore ederek restaurant çeviren Aksu, Türkiye mutfağının lezzet zenginilğini sunan restaurantların başarılı olmasına ragmen hala etnik daireden çıkamadığına işaret ediyor. Rekabetin kaliteyi yükselteceğini belirten Aksu, kalitenin de markalaşmayı eraberinde getireceğini kaydediyor.

Esnaflık deneyiminin Türkiye’de pastane imalathaneciği ile başladığını anlatan Gürsel Aksu, 24 yıldan bu yana İngiltere’de iş hayatının içerisinde olduğunun altını çiziyor.

Restaurant sektörüne girerken İngiliz Publarını tercih etmesinde, geniş mekanlar ve araç parkı bulunmasının etkili olduğunu hatırlatan Aksu, “Mevcut mekanlar restaurant için yeterli gelmiyordu. Geniş mekanı ve oto parklarının da olması restaurant için eski İngiliz publarını daha cazip hale getirdi. Pubların eskisi gibi hizmet sunamaması ve satışa çıkarılması ile böyle bir süreci başlattık.

İşadamı Gürsel Aksu'nun işletmecisi olduğu Kervan Sofrası II Restaurant

İlk Kervan 1 ve her üç restaurantımız da eski bir pub olan mekanlarda hizmet vermeye başladı. Böyle bir girişim başlattık ve halkımızın desteği ile 10 yılımızdayız. Onların desteği olmasa bugün bu noktalara gelemezdik. Türkiyeli ve Kıbrıslı tüm toplumumuzdan gerçekten önemli destek gördük” diyor.

MÜŞTERİ ENDİŞEMİZ OLMADI ÇÜNKÜ…

Gürsel Aksu, geniş mekanlarda restaurant işletmeciliğine soyunurken, bu mekanları doldurma endişesi taşımadığını, “Çünkü İngiltere tüketici bir toplum” diye açıklıyor ve şöyle konuşuyor:

“Hiç bir risk görmedim çünkü İngiltere tüketici toplumun yaşadığı bir ülke. Gıda sektöründe aynı zamanda üreticidir de. Tüketim toplumu olduğu için yeni restaurantlar açarken hiç endişe duymadık. Üretici ülkelerden en uygun fiyata alıyor ve burada tüketiyor. Catering konusunda başarılı bir ülke olduğu için de bizim sektörün potansiyeli hala mevcut. Biz bu sektörde daha başarılı sayılmayız. Diğer toplumlar, örneğin İspanyalılar, Portekizliler, ve İtalyanlar bizden daha başarılı ve bir adım öndeler. Buna ragmen biz de başarısız değiliz ama daha katedeceğimiz mesafe var.”

ETNİK PAZARIN DIŞINA ÇIKMALIYIZ

Türkiye ve Kıbrıs’tan göç ederek İngiltere’de restaurant sektöründe iş hayatına atılan girişimcilerin başarısız sayılmayacağına dikkat çeken Aksu, markalaşarak etnik pazarın dışına çıkılabileceğinin de altını çiziyor.

“Biz de çok kötü değiliz ama bu ülkedeki tarihimiz çeyrek asır kadar. Buna ragmen iyi bir mesafe aldık amah ala etnik pazarla sınırlı kaldık” diyen Aksu, “Aşacağımıza inanıyorum… birbirimizi örnek alarak, rekabeti kaliteye kanalize edersek. Sadece ben bu işi yapacağım demeyeceğiz, yanı başımızda rakiplemizin aynı işi yapmasından korkmayacağız. Güzellikle, kalitede yarışmalıyız. Yıkıcı ve kırıcı değil, yapıcı ve güzel rekabette yarışalım. Rekabet kalitede olmalı. Kalite olmazsa başarılı olamayacağız. Bize rakip olan daha kaliteli olması lazım ki, biz onu örnek alıp daha kaliteli yapalım. Kalitenin seviyesini yükseltmek için tatlı bir rekabet yapmalıyız” şeklinde konuşuyor.

FARKI BÖLGELERDE AYNI BAŞARININ NEDENİ

Restaurantlarında verilen serviste müşteri memnuniyetini ön planda tuttuklarını, müşterilerin sosyal seviyesine göre ayrım yapmadıklarını belirten Gürsel Aksu bunu, “Gelir seviyesine göre ayrım yapmamız sözkonusu olmuyor. Biz, işçi, memur, çalışan, yaşlı genç her kesimden kitlelerin gelebileceği bir konsep ile yola çıktık. Yemek kalitemizden servisine kadar da buna uygun hareket ettiğimiz için müşteri memnuniyeti nde hedefimize ulaşıyoruz. Her bölgedeki restaurantlarımız hemen hemen aynı dolulukta. Sunduğumuz yemek ve hizmet kalitesi ile birlikte araç parkı gibi ek hizmetleriniz iyi olunca bu da müşteri tercihinde gerçekten önemli etken oluyor. İnanın her kesimden müşteri kitlesine hitabediyoruz. Londra’nın kültür ve insan mozayiği bizim restaurantlarımızda diye açıklayabilirim. Londra’nın en hareketli ve insan yoğunluğu bölgelerinden Wood Green’de bir ortaklığımız var mesela orası tam bir Birleşmiş milletler gibi. Her etnik renk ve kültürden insanların uğrak yeri. Keza Edmonton ve Southgate restorantlarımız da öyle. Tam bir insan mozayiği dersek daha doğru ifade etmiş oluruz” sözleriyle ifade ediyor.

GELECEĞE DÖNÜK SER VERİP SIR VERMİYOR

Aksu, 10 yılı geride bırakan Kervan Sofrası Restaurantlarının işletmecisi olarak gelecek planları ile ilgili ser verip sır vermiyor.

Müşterileri ile kurduğu iyi ilişkileri aynı bu şekilde devam ettireceğini söyleyen Aksu geleceğe dönük düşüncelerini ise, “Toplumun içerisindeyim, bir aile gibi düşünürsek o ailenin bir ferdi olarak görüyorum kendimi. Mesafe koyarsam müşterilerimizle arama o benim duruşuma da ters düşer. Yetişme kültürümüz, maneviyatımız, gelenekler insanın duruşunu belirleyen önemli değerlerdir. Her şeyi ekonomik veya maddi düşünmek çok önemli değil. İnsanlarla bire bir ilişki kurmayı başarabilirseniz hedeflerinize ulaşırsınız, tersi olduğunda olduğunuz yerde kalırsınız. Ben böyle düşünüyorum.Tabii, kesinlikle daha iyi bir noktadayız. Başladığımzda sektörü, çevreyi bu kadar bilmiyorduk. Geçen zaman, yaşananlar, edinilen tecrübeler ve rekabet kaliteyi de beraberinde getiriyor. Biz de yeni anlayışlarla yolumuza devam ediyoruz” diyerek dile getiriyor.