MİHRİŞAH SAFA

LONDRA

İngiltere’de kadınların hukuk mesleğinde 100. yılı nedeniyle, 2015’te başlatılan kutlamalar kapsamında, “Kadınların hukuktaki ilk 100 yılı” adlı kitabın yayımlanması Londra’da düzenlenen bir davetle kutlandı.
İngiltere Barolar Birliği (The Law Society) ve Baro Konseyi’nin (The Bar Council) ortaklaşa başlattığı, ilk yüzyıl projesi 2015’te başladı ve 2020’ye dek devam edecek.
Kadınların hukuktaki 100’üncü yılını anlatmayı planlayan proje, ilk kadın avukatlardan hâkimlere, reformcu kadınların hikayelerini, karşılaştıkları zorlukları, hala ‘erkeklerin hakim olduğu’ hukuk mesleğinde nasıl yol kat ettiklerini aktaracak.
Barolar Birliği kütüphanesinde düzenlenen davete aralarında kalabalık bir davetli topluluğu katıldı.

Katılımcılar arasında 74 yaşındaki Anayasa Mahkemesi Başkanı Barones Brenda Hale, kitabın yazarları Lucinda Ackland, Katie Broomfield, baronun Türk avukatlarından Oxford Brookes Üniversitesi mezunu Aynur Gökyıldız, Britanya Türk Kadınları Derneği Başkanı Servet Hassan, gazeteci Mihrişah Safa ve araştırmacı gazeteci Gül Greenslade de vardı.

BARO AVUKATLARININ YÜZDE 59’U KADIN
Kitabın yazarlarından Lucinda Acland 25 yıllık avukat. Katie Broomfield ise avukat ve tarihçi. Halen Londra Üniversitesi’nde tarih bölümünde 1919 yılında hukuk mesleğine girmelerinde kadınların önüne konan engellerin nasıl aşıldığını araştırıyor. İngiltere’de şu anda baroya bağlı avukatların yüzde 59’u kadın. 100 yıl önce baroya sokulmayan kadınların, erkek egemenliğindeki meslek dalında bu kadar ön plana çıkmaları kadınların başarısı olarak kabul ediliyor. Projenin kurucusu Dame Denis-Smith, kitabın sadece kadınların hukukta kaydettiği ilerlemenin kutlaması değil, aynı zamanda hala ne kadar yol kat edilmesi gerektiğine dair hayati önemde bir hatırlatma olduğunu da söyledi.
Kutlamada Barones Hale, Yargıtay’daki ilk kadın başkan olarak 100 yıl projesinin önemini anlattı ve projenin kurucusunu ve yazarları tebrik etti.

174 BARO BAŞKANI’NDAN SADECE 5’İ KADIN
Toplantıda konuşan İngiltere Barolar Birliği Başkanı Christina Blacklaws, bugüne kadar seçilen 174 baro başkanının sadece 5’nin kadın olduğunu söyledi ve “Kadın başkanların çoğalmasını istiyorum” dedi.
Araştırmacı gazeteci Gül Greenslade de, “Birleşik Krallık’ta kadınların çok değil, 100 yıl önce avukat olamadıklarını çok kişi bilmez. öğrenince çok şaşırmıştım. 1900’lerin başlarında, kadınlara oy hakkı verilmesini savunan ‘Suffragette” hareketi, direniş ve eylemleriyle oy kullanma hakkını resmen kazandı. Ancak, hareket, kadınlara istedikleri mesleği yapma imkânını vermekte yetersiz kalmış” dedi.

‘KADINLAR HUKUK OKUSALAR DA DİPLOMALARI VERİLMEDİ’
İngiliz barosuna kayıtlı Avukat Aynur Gökyıldız’ın verdiği bilgiye göre, 1919’dan önce kadınlar üniversitelerin hukuk bölümünü bitirseler dahi, avukat olamasınlar diye diplomaları verilmiyordu.
Buna karşın, Elizabeth Orme, 1880’da Londra Üniversitesi’nden hukuk diploması alan ilk kadın olsa da, kanuni engeller nedeniyle resmen baroya kaydolup, avukatlık yapamadı.
Oxford Üniversitesi 1920’li yıllarda kadınların hukuk diplomasi almalarına izin vermeye başladı. Cambridge Üniversitesi ise 1919’dan itibaren üniversitenin hukuk bölümüne kız öğrenci kabul etmeye başladı, sınavlara girmelerine izin verdi, ancak 1948’e dek avukat olabilmeleri için gereken diplomayı vermekten kaçındı. Ülkede ilk olarak resmen avukatlık yapma hakkını kazanıp, baroya kaydolan isimse 1922’de Carrie Morrison oldu.

DEMOKRASİNİN BEŞİĞİNDE YAŞANDI
Toplantıya katılan gazeteci Mihrişah Safa ise ailesi de dahil, İngiltere’de tanıdığı çok kadın hukukçu olduğunu ancak bugüne gelmelerindeki zorluğu ilk defa bu toplantıda duyduğunu dile getirerek, “Baro başkanlarının 174’ünden 5’nin kadın olduğunu duyunca kulaklarıma inanamadım. Demokrasinin beşiği denen Birleşik Krallık’ta kadınların haklarını almaları uzun süren sancılı bir dönemden geçmiş. İlk 100 yılın kitabı bu nedenle çok önemli. Benzeri çalışmanın Türkiye’de de uygulanmasını arzu ettiğimi belirtmek isterim” diye konuştu.
Yine toplantıda bulunan gazeteci Gül Greenslade ise, 100 yıl öncesinde kadınların avukat olamadıklarının çok kimse tarafından bilinmediğine dikkati çekti, “İngiltere’de kadınlar, 1900’lerin başında Suffragettes denen Kadın Sosyal ve Siyasi Birliği üyeleri, Emmeline Pankhurst’un liderliğinde günün koşullarına göre oldukça militant kabul edilen direniş eylemleriyle ancak 6 Şubat 1918’de oy kullanma hakkını resmen kazandılar. Ancak bu hak kadınlara istedikleri mesleği icra etme imkanını vermekte yetersiz kaldı. Üniversite eğiti almayı başaran kadınlar bile kendi dallarında çalışmakta güçlük çektiler” diyerek görüşlerini açıkladı.

Britanya Türk Kadınları Derneği Başkanı Servet Hassan, hukuk ve diğer alanlarda kadınların başarılarıyla gurur duyduklarını, bundan sonraki adımın zihniyet değişikliğini sağlamak olduğunu vurgulayarak "Günümüzde hem İngiltere gibi dünyanın en ileri ülkelerinde hem de anavatanımız Türkiye'de kazanılan bütün haklara rağmen kadınlar hala sosyal, siyasi ve ekonomik alanda cinsiyet ayrımcılığına maruz kalmakta, ücret eşitsizliği, kadınlara yönelik şiddet gibi önemli sorunlarla mücadele etmektedir. Bundan sonraki adımda hukuksal alanda elde edinilen kazanımların toplumda zihniyet değişikliği sağlanarak taçlandırılması gerekiyor. Bu aşılması gereken diğer bir büyük sorundur" dedi.