Mübarek Ramazan ayında oruçlu olduğunu ve oruç üzerine düşüncelerini paylaşan eden Özer iftar saati yaklaşırken yaptığımız sohbette, “Kendimle iftihar ediyorum, çünkü iftar yaklaştı” diye konuştu.


Oruç ve iftar üzerine Hüseyin Özer konuşmasını şöyle sürdürdü: “İftar, iftihar etmektir. Şimdi orucumu bozdum kendimle iftihar ediyorum. Bütün gün aç kaldım demektir bu. Allah’ım şükürler olsun sana bugün beni Melek ettin. Yemedim, içmedim, kimseye kötü söz söylemedim. Kötü düşünceli olmadım, iyilik düşündüm. Yoksulu fakiri, aç kalanı düşündüm. Şimdi karnım aç ama hemen yemek yemeğe başlamıyorum. Önce sana dua ediyorum. Şimdi hızlı yemek yemiyorum. En yavaş yediğim yemek iftar yemeğidir. Allah’ım sen ne lütufkârsın. Bize sabır vermişsin, bir yudum su içiyoruz, bir tek zeytin tanesi ve hurma alıyoruz bize yetiyor, bir kaşık çorba içiyoruz karnımız doyuyor, ne güzel bir nimet bu. Bizim için hayırlı olmasaydı bu orucu sen bize vermezdin.Allah’ım Allah razı olsun senden.”


Hüseyin Özer, siyasetçi, molla, Komünist laflarını sevmediğini belirtti ve "bunların lafları yuvarlak olur, ben bu tür lafları kullanmam" diyerek, orucunu hep tuttuğunu ancak 3 yıl süreyle oruç tutamadığını hatırlatarak sebebini şöyle açıkladı:
"Ben orucumu hep tuttum.3 sene kaçırdım. Zatürreye geçirmiştim. Büyük konuşmuştum ‘Allah orucu yasak etse bana ben yine tutacağım’ demiştim. Allah beni cezalandırdı. Birde şirk koştum Allah’a bu yüzden beni cezalandırdı 3 yıl oruç tutamadım. O mutluluktan yoksun kalmış oldum. Çok üzüldüm çok pişman oldum. Dinde en çok sevdiğim şey oruçtur.”



Sokak Çocuğuydum


Küçük yaşlarda sokaklarda büyüdüğünü, çoğu zaman aç kaldığını, ancak kesinlikle harama el uzatmadığını söyleyen ünlü işadamı, çocukluk yıllarını şöyle anlattı:
"Kimsesizdim, sokaklarda Cüz’leri buldum okudum. Sonra kur-an okumayı öğrendim kendi kendime. Ben sokak çocuğuyum. 11 yaşında Kur-an okumayı öğrendim. Ben sokak çocuğuyum ama laf olsun diye değil, gerçek sokak çocuğuyum. Ankara’da evi olmayan bir çocuk, kıyafeti olmayan, karnı aç bir çocuk. Sonra hastaneye gittiğim zaman bir Doktor beni gördü ve diğer Doktorlara, hani ‘Aç insan’ yoktu diyerek beni gösterdi. Hastanede bana vurulan bir Kalsiyum iğnesiyle iyileştim. Çalmadım, hırsızlık yapmadım, onursuz ve şerefsiz yaşamadım. Benim dürüst olduğumu gören insanlar, o zamanlar bana piyango bileti ve loto bileti aldırmaya çalışırlardı, ancak ben bunların hiç birini yapmazdım, şimdi olsa oynarım, alırım parayı, Vakıfıma yatırırım ve çocukları okuturum.”


Demirel’e mektup yazdım


O yıllarda kendisini okutması için Süleyman Demirel’e mektup yazdığını, ancak ilk mektubuna cevap alamadığını söyleyen Özer, “Beni okutması için Süleyman Demirel’e mektup yazdım. Cevap alamayınca, bu defa iadeli taahhütlü mektup yolladım. İkinci mektubuma gelen cevapta, İşçi bulma kurumuna gönderiyordu. Ben beni okutmasını istemiştim, O ise beni iş ve işçi bulma kurumuna yolladı. ‘Okumuştur adam olmuştur’ diye düşündüm, Maalesef okumuş ama adam olamamış. Bende kendime büyüyünce “Adam olacağım çocuk okutacağım” diyerek kendi kendime söz verdim.

Her yıl Ramazan ayında düşüncelerini paylaşan ünlü gurme ve işadamı Hüseyin Özer, bu geleneğini bu yıl da sürdürdü.