Yaşamını İngiltere’nin başkenti Londra’da sürdüren gazeteci Necdet Topçu (63) geçirdiği ameliyat sonrası vefat etti...

Uzun süredir rahatsız olan ve son olarak bağırsak rahatsızlığı nedeniyle ameliyat olan Topçu, ameliyat sonrası hayata tutunamadı.

Necdet Topçu, yatmakta olduğu The Whittington Hospital’da dün gece (21 Ocak 2019) vefat etti.

Topçu’nun vefatını ameliyat sonrası durumunu yakından takip eden Hülya Özyiğit facebook’ta merhumun kendi sayfasından duyurdu.

Necdet Topçu’nun vefatı, İngiltere Türk basın ve spor camiasını derin üzüntüye boğdu.

Toplum içerisinde sevilen biri olan Necdet Topçu’nun Türkiye’de toprağa verilmesi bekleniyor.

NECDET TOPÇU KİMDİR?

Türkiye’de Son Havadis, Tan, Sabah ve Günaydın gazetelerinin spor muhabiri olarak görev yaptı. 1992’de Londra’ya geldi. Hürriyet, Olay ve Toplum Postası’nda çalıştı. 2001’de kurulduğundan bu yana Londra Gazete’de yazdı. Toplumun ilk spor muhabirleri arasında olan ve en uzun dönem spor muhabiri ve yazarı olarak hizmet veren deneyimli gazeteci Topçu; Tayfun Pasa, Şener Sağlam, Abdullah Karayılan ve Doğan Can ile birlikte Avrupa Türk Spor Birliği’nin (ATSB) İngiltere şubesinin kurucuları arasında bulunuyordu.

ARTUN GÖKŞAN 'NECDET’İ ANLATTI…

Necdet Topçu’nun meslektaşı, aile dostu ve yakın arkadaşı Artun Gökşan, Topçu’nun vefatının ardından anılarını, acısını ve dostluğunu yazdığı köşe yazısıyla paylaştı.

Artun Gökşan, köşe yazısında duygularını şöyle paylaştı:

“Neco’nun ardından…

Seni Hürriyet gazetesinde çalıştığın dönemden tanımıştım Neco. Toplum Postası’nda birlikte çalışmaya başlayınca seni daha iyi tanıma fırsatım oldu. Kocaman iri yapılı vücudunun içinde o kadar yumuşak ve saf bir kişilik taşıyabilmen hep ilgimi çekti doğrusu.

Karınca ezmeyen bir kişiliğe sahiptin, ama gazetecilik, özellikle de spor haberciliğine gelince çoğu zaman “canavar” kesilirdin. Bazı zamanlarda, “Neco, bu haberi şöyle değil de böyle yapsak nasıl olur?” dediğimizde, sesini yükseltip isyankar bir tavırla “Olur mu ya?” dediğin hiç aklımdan gitmez.

Gazetecilik, özellikle de spor gazeteciliği hayatındı. Seni ondan hiç kimse koparamazdı, koparamadı da. Gazeteciliğe başladığın, kendi deyiminle “mürekkebi yaladıktan sonra” ondan vazgeçmek imkansızdı. Ondan ancak ve ancak ölüm kopartabilirdi seni Neco.

Ne günlerimiz geçti seninle! Spor sayfalarına olan aşkın bir başka kılığa sokardı seni. Sayfanda bir aksilik, bir yanlışlık seni hasta ederdi. Spor haberlerini yaparken her zaman seni büyük bir heyecan sarar, “haberi yakaladığında” gözlerin parlar, haber yayınlandıktan sonra neler olacağını hayal eder dört köşe olurdun. Haber yapıp “ortalığı karıştırmaktan” da büyük bir haz alırdın.

Sen gerçek bir gazeteciydin Neco. Parmağının arkasına hiç saklanmadın. Herkesle konuşur, tüm kaynaklara ulaşır, haberlerini objektif bir gözle sayfalara aktarırdın. Görüşlerini, eleştirilerini de samimiyetle yapar, bazı kesimleri kızdırsan da, uzun dönemde herkesin takdirini kazanırdın. Hiç kimsenin senin dürüstlüğünden şüphesi yoktu. O nedenle de istisnasız herkes seni seviyordu.

Londra’da yaşayan Kıbrıslı ve Türkiyeli tüm okurların takdirini kazanabilmek için az mı koşturdun yeşil sahalarda. Az mı sabahladın sporla ilgili toplantı salonlarında, sporcuların toplandığı mekanlarda. Az mı uyuyup kaldın bilgisayarının önünde, ofisteki sandalyelerin üzerinde.

Neşeli kişiliğini, olayları karikatürize eden yaklaşımlarını da seni yakından tanıyan herkes bilir. Sana “Ne haberler var Neco” demek yeterliydi piyasada neler olup bittiğini öğrenmek için. Olayları büyük bir şevkle anlatır, kahkahayı basardın.

Seni üzen bir şey olduğu zaman ise kabuğuna çekilir, konuşmak dahi istemezdin. Aramızda ufak bir tartışma olunca çocuk gibi küser, günlerce suratını asardın. Gönlünü almak için bir şey yapmaya çalıştığımızda ise “İstemiyom ya” diyerek tepki gösterirdin. Ama kalbinde zerre kötülük düşünmediğini adımız gibi biliyor, seni kırdığımıza inan çok üzülüyorduk.

Ah Neco! İnanılmaz ama sen yoksun artık. Senin yerini doldurmak zor be Neco. Tüm spor camiasını avucunun içinde tutabilen Neco yok artık! Telefon edip spor sonuçlarını toplayacak, onları sayfalara aktaracak Neco yok artık.

Hastaneye son yatışında her zamanki esprili yaklaşımlarınla ölümle bile dalga geçmeye başlamıştın. Facebook’taki sayfanda bol bol haber ve resim paylaşımı yapıyordun. Londra Futbol dünyasına emek verip bu dünyadan göç eden kimi değerli insanların resimlerini yayınladığın günlerde, arşivlerden çıkarıp sayfana aktardığın resimlerin biri seni, rahmetli Tayfun Paşa ve yine rahmetli Ender Erturan’ı yansıtıyordu. Bu resmi görünce sana “Ne oluyoruz Neco?” diye sorduğumda, “Beni de çağırıyorlar. Sıram geldi, yanlarına gideceğim yakında” demiştin. Birlikte gülmüştük.

Sonra ameliyata girmeden önce, Facebook’ta yayınladığın son resminde de gülümseyerek “bye-bye” demiştin hepimize.

Bu badireyi atlatır, tekrar bilgisayarın başına döner, Londra spor dünyasını sayfalara yansıtmaya devam edersin diye düşündük hep. Ama sen belli ki kararı vermiştin Neco. Sen ille Tayfun Paşa dostunun, Ender Erturan yoldaşının yanına gitmeye kararlıydın. Ve de öyle yaptın.

Yolun açık olsun Neco. Londra spor dünyasını öksüz bırakmış, bu dünyadaki sevenlerini terk etmiş, bilgisayarınla masanı yalnız bırakmış olsan da, sana huzurlu bir yolculuk diler, ışıklarda uyumanı temenni ederiz. Anılarımızda yaşamaya devam edeceksin güzel dost.

Artun Gökşan

Eski gazeteci dostun”