FARUK ESKİOĞLU

LONDRA

Uzman avukat Muhammet Çankıran Ankara Anlaşması’yla ilgili A'dan Z'ye son durumu anlattı...

Avukat Muhammet Çankıran, “Ankara Anlaşması’nda süresiz oturumun tamamen kaldırılması sözkonusu değildir, İçişleri Bakanlığı (Home Office) yalnızca Ankara Anlaşması çerçevesinde kendi işini yapanlara 4 yıldan sonra serbestlik vermeyi durdurduğunu açıkladı” dedi. Bakanlığın Ankara Anlaşması için yeni bir katagori getireceği açıklamasını da Çankıran, “10 yıldan daha az süreli bir serbestlik getirme olasılığı” olarak yorumlanabileceğini söyledi.

Ankara Anlaşması’nda uzman olan Avukat Çankıran, 24 Mart Cumartesi günü DAY MER’de Ankara Anlaşması’yla ilgili son gelişmeleri anlattı ve katılımcıların sorularını yanıtladı.

Geçen hafta sonu İçişleri Bakanlığı Ankara Antlaşması vizesi için süresiz oturum başvurularını kabul etmeyeceğini ve bu tür başvurular için yeni bir başvuru kategorisi oluşturulacağını açıklamıştı.

Muhasebeci Mali Müşavir Öncü Göçebe’nin yönettiği toplantının açılışını DAY MER’den Orhan Dil yaptı. Dil, DAY MER’in toplumun sorunları konusundaki uzman toplantıları sürdüreceklerini belirtti.

Toplantıda Çankıran söylediklerinin satırbaşları şöyle:

- Ankara Anlaşması, Türkiye ve AB arasında yapılan bir anlaşmadır. Bu nedenle İngiltere AB üyesi olduğu sürece bu anlaşmayı tek taraflı ortadan kaldırma yetkisine sahip değildir.  Anlara Anlaşması çerçevesinde başvuruların kabul edilmesi ve uzatma başvurularının yapılması ile ilgili herhangi bir değişiklik olmamıştır.

- Ankara Anlaşması, diğer çalışma izni veren diğer katagorilere (Entrepreneur, Investors) kıyasla en avantajlı olanıdır

- 2017'de Aydoğdu davasında hakimin tavsiye kararıyla İçişleri Bakanlığı Ankara Anlaşması’nda 4 yılı dolduranları bugünkü göçmenlik yasalarına göre değerlendirme kararı aldı. Hakim kararında “Katma Protokolün 41 maddesinde belirtilen, taraf ülkeler  vatandaşları iş kurmak ve hizmet vermek  amaçlı yapacakları işlerde ek yaptırım maddeleri getiremezler” hükmünü yeni iş kuran ve uzatma için başvuran kişileri kapsadığını, ancak serbestlik için başvuranları kapsamadığını tavsiye etti. Bu durumda iş kurmak için ve uzatmak için başvuranlar 1973 yasalarına göre değerlendirilmeli ancak serbestlik için başvuranların bugünkü göçmenlik yasalarına göre değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. İçişleri Bakanlığı da bu kararı uygulayarak Ankara Anlaşması’nda 4 yıl sonra otomatik serbestlik verilen uygulamasını ortadan kaldırdı.

- Teknik olarak 2019 Mart'ındaki Brexit sonrası Ankara Anlaşması'nın kalkması da söz konusu olabilirdi. İngiltere ile AB arasındaki 2 yıllık geçiş süreci anlaşması çerçevesinde AB vatandaşlarının Brexit sonrası da İngiltereye yerleşme olanağı sağlandı. Ankara Anlaşması’ndaki yeni düzenlemenin de Brexit sonrasında Ankara Anlaşması’nın devam edeceğine ilişkin sinyaller verdiğini düşünüyorum. Bu yönüyle de pozitif olarak yorumlanabilir.

- Ankara Anlaşması başvurusunda hiç bir engel yok, sadece (1+3 ile) 4'ncü yılında serbestlik başvurusu kaldırıldı ve bu aşamada 3 yıllık başvuru yapılması öneriliyor. Serbestlik başvurusu yapılsa bile 3 yıl vize verilecek. Bu konuda İçişleri Bakanlığı'nın yeni katagori açıklaması beklenilmeli. 4'ncü yılda 3 yıl daha uzattıklarına göre yeni katagori 7 yıl sonrasında serbestlik başvurusunu içerebilir. Anlaşmada herkesin serbestlik başvurusu yapma haklı saklıdır. En azından kesinlikle "Long Residence" 10 yıllık başvuru hakkı vardır.

- Yeni kategoride serbestlik başvuruları yapılırken dil sertifikası ve vize ücreti talep edileceği biliniyor. Fakat yeni başvurularda ve uzatma başvurularında dil şartı aranmayacak ve başvurular ücretsiz olmaya devam edecek.

- Serbestlik başvurusunun kaldırılmasının bir kazanılmış hak ihlali olup olmadığı sorusuna gelince, kişilerin vizesi iptal edilmedi sadece ileride başvurma olasılığı olan bir başvuru hakkı iptal edildi. Bu nedenle de kazanılmış bir hak olarak algılanamaz. Eğer size yollanan mektupta “3 yılın sonunda serbestliğe başvurabilirsiniz” gibi bir not varsa bu kişinin beklenti içine konulmasını demektir ki, dava açma hakkı verebilir. Bunun için de kişinin serbestlik başvurusunu yapıp ret alması gerekir…

- İmza kampanyası demokratik bir haktır ve mutlaka kullanılmalıdır. 10 bin imzayı bulduğunda hükümet, 100 binde parlamento cevap verecektir. İçişleri Bakanlığı bir mahkeme kararını uyguladığı için imza kampanyasıyla  bu karardan vazgeçeceğini düşünmüyorum.

- Bir avukatlık firması "Bize vekalet verin! Biz şikayet edeceğiz!" kampanyası başlattı. Hukukta bir karar alınmışsa şikayet kurumu mahkemedir. İçişleri Bakanlığı’nın şikayet prosedürü ile sonuç alınacağını beklemiyorum.  Böyle bir itiraz yapılacaksa bütün hukukçuların, STK'lerin birlikte yapması gerekir. Bu işi menfaat kapısı görmek yanlış ve oyalamaktan başka da bir işe yaramaz.

Bir başka konu da “dava açılmalı” deniliyor. Ortada mağdur yok ki dava açılsın? 4 yılını dolduran kişiler serbestlik başvurusu yapar ve bu reddedilirse, buna karşı bir dava açılabilir. Bu aşamada henüz serbestlik başvurusu reddedilmiş kimse yok. Bu nedenle kısa sürede bir dava yolu açık görünmüyor.

- Bazı sosyal platformlarda ciddi bir bilgi kirliliği var. Bazı platformlar menfaat gruplarının denetimine de girmiş. Bu gruplarda maalesef hukukçular çok söz söylemiyor. Dolayısıyla hukuk formasyonuna sahip olmayanların kişisel yorumları bilgi kirliliğinin temel nedeni oluyor.

- Ankara Anlaşması uluslararası bir anlaşmadır. İngiltere’nin AB üyeliğinin bir sonucu olduğu içinde  anayasal bir metindir ve bu konuda hukukçu olmayan, form dolduranların yorumlaması bilgi kirliliğinen yol açıyor. Özellikle Aydoğdu davasında hakimin serbestlik başvurularının 1973 yasalara göre değerlendirme konusu Avrupa Adalet Divanı Mahkemesi tarafından yorumlanması gereken bir konudur. Zira AB ile Türkye arasındaki bir anlaşmayı İngiliz mahkemesi yorumlayarak bu sonuca varmıştır. Bu nedenle bu yorumun doğru olup olmadığının Avrupa Adalet Divanı’na sorulması gerekirdi. Aydoğdu davasında itiraz hakkı kaçırıldı. Eğer zamanında itiraz edilseydi belki sonuç farklı olabilirdi. Konunun Avrupa Adalet Divanı’na intikal ettirilmesi için çaba harcanmalıdır. Ne yazık ki bireylerin Avrupa Adalet Divanı’na  başvuru hakkı yok. Ancak AB Komisyonu’na bireysel başvuru yapılır ve Komisyon da konunun ciddiyetine inanırsa Avrupa Adalet Divanı’na başvurabilir. Bu konuda biz de üzerimize düşen çabayı göstermeye çalışacağız.

- Bilgi kirliliğinde ayrıca vurgulamak isterim ki, bu mesele çıktığında bugüne kadar göçmenlik konularında zerre kadar ilgisi olmayan, kaza yaptığınızda "gelin size şu kadar altın takacağım" diyerek müşteri toplayan, bünyesinde sadece iki avukat çalıştırdığı halde 50-60 insan çalıştıran avukatlar da bu konularda yorum yapmaya başladılar. Bu nedenle Ankara Anlaşması alanı ticari kaygılarla kullanılmaya çalışılan bir alan olduğu için gereksiz bilgi kirliliği de oluşmuş bir alandır.

- Bizim Ankara Anlaşması serbestlik başvurularının kalktığı gün AB ile İngiletere'nin anlaştığı gündür. 16 Mart’ta Ankara Anlaşması ile ilgili “guindance” yenilendi ve aynı gün AB vatandaşları ile ilgili “guindance”da yenilendi. Buradan pozitif bir şey çıkarıyorum. İngiltere AB'den çıktığında Avrupa vatandaşlarına uygulayacaklarını bize de uygulayacaktır. Mart 2019’dan sonra İngiltere’ye gelen AB vatandaşları önce 3 ay vize alacak, bu ülkede çalışmak isterlerse Home Office’e kayıt olacaklar ve 5 yıl kesintisiz çalışma sonrasında da serbestlik alabilecekller. Muhtemelen Ankara Anlaşması da böyle olabilir. Serbestlik başvurularının kaldırılmasını İngiltere’nin AB vatandaşlarına Brexit sonrası uygulayacağı politikalardan bağımsız düşünmemek lazım.