Düşünün ki, karanlık girdaplarda, çıkmazlığın en kuytusunda yaşıyorsunuz.  Hayat anlamını yitirmiş, yürek derinlikler içinde kanamakta..  Çıkış yolu yok ve hangi kapıyı çalarsanız çalın sözleşmişler gibi kapanıyor yüzünüze.  Yollar içinde yönünüzü kaybetmişsiniz ve yürüyüşler çıkmazda...

 

Ruhunuz daralıyor, kimsesizliğe aç yanınızı doyurmak için farklı arayışlar içine giriyorsunuz, yaşanmışlıklara kulaklarınızı tıkıyor, zamanı umursamak istemiyor ve umuda uzak olduğunuzu düşünüyorsunuz.  Sihirli bir değneğiniz olsa zamana hükmederek vakti durdurmak, varlık içinde yokluğa adım atmak istiyor ama yok olamıyorsunuz..  İsteseniz de olmazsınız zaten..

 

Fakat gerçek olan şu ki, siz kendinizi nasıl hissederseniz hissedin yaşam varlığını sürdürmeye devam edecek, döngüyü durduramazsınız.  Sorumluluklarınızı yerine getirmekle yükümlüsünüz ve nereye giderseniz gidin kendinizden başka gidecek bir köşeniz yok. Yüzleştikçe kahrediyorsunuz herşeye, aciziliğinizi fark ederek.  Uyanmak istiyorsunuz ve hatta yeniden dirilmek..  Öyle bir dirilmek ki, uyuduğunuz uyku haram olmalı size..

 

Yanmalısınız..

 

Aşk ile..

 

Hangi aşk ile yanacağınızı bulmalı, ve sonra da yakmalısınız. Yanmayan bir yürek yakmayı nasıl bilsin?  Kül olmazsa, nasıl dirilsin anka kuşu küllerinden...

 

Çaba, emek, azim, yanmak, yakmak ve diriliş ve son bulmalı arayış..

 

İnsan, “Allah” der,

 

Allah,  “Buyur kulum” der..

 

İnsan,  “bittim” der,

 

Allah,  “İnşirah” der..

 

İnsan acizliğinin farkına varır, Allah değerli olduğunu hatırlatır.

 

Aciz ve üstün olan insan bu iki zıt özelliğinin altında medcezirler yaşarken, karanlık içinde daimi olan bir aydınlıkla karşılaşır.  Ve anlarki, adına yemin edilmiş zaman, karamsarlık zamanı değil, diriliş zamanıdır. Hayat ne kadar kısa olursa olsun, dün dünde kalmışken, aldığımız her nefesde iki şükür varken , hatalar tecrübelere dönüşürken, Azrail, boğazdaki kapıyı çaldığında, eyvahlar olsun dememek adına, keşkelerin yer almamasını arzu ettiğiniz alemde farkındalığın hazzını yaşayarak tefekküre davet ediyorum sizleri.

 

Dönüş kendine değil Allah‘a.  Mutluluk ve huzur  O’nda..  Mazeretleri bırakın ve dönün yüzünüzü..

 

Ve bilin..

 

La tahzen !

 

Üzülme, Allah seninle..