KKTC\'de bir gazete yaşamımda önemli rol oynamaya başladığında tanımıştım Rasih Reşat dostumu. O günden bugüne aramızda güzel bir dostluk gelişti. KKTC\'de her gün yüzde yüz okuduğum üç gazete var. Çıktığı günden itibaren biri hep Haberdar oldu.
Bugünden itibaren yorumlarımı haftada iki gün Haberdar okurları ile paylaşmak bu açıdan benim için sevindirici. Ama sadece benim için geçerli değil bu. Rasih Reşat ile ortak bir kardeşimiz \"...Ozan\'ı almakla da çok iyi yapmışsın. Yakışır kardeşlerimizin güç birliği...\" şeklinde yorumladı bu gelişmeyi. Buna ekleyecek bir söz olduğunu sanmıyorum.
İlk yazıda havadan, sudan bahsetme lüksüm yok yaşamakta olduğumuz coğrafyada.

Öyle bir coğrafyaki, Mezopotamya\'dayız! Burada binlerce yıldır tarih çok bedeller ödenerek yazılmış ve yazılmakta.
Anadolu, Orta Doğu, Doğu Akdeniz kısacası bu diyar insanlık tarihinin beşiği olmuş ve \"maddi ve manevi\" uğrunda çok bedeller ödenmiş topraklar diyarı burası.

Türkiye ve KKTC 2012 yılında bir kez daha bu zor ama \"bizim olan\" diyarda ortak çıkarlarını kollamak zorundalar.
Doğu Akdeniz 2012\'de sıcak gelişmelere gebe.

Türkiye olarak AB\'ye üye oluruz ya da olmayız ama yazgımız geçenlerde bir AB ülkesinin Başkonsolosu\'nun verdiği brifingte dile getirdiği gibi \"sadece bölgenin değil dünya genelinde bir süper güç\" olma yolunda bir ülkenin insanları olmak. Bu her \"babayiğidin harcı\" değil. Ama biz Türkler için önemli bir misyon.

Bu sayede yaşadığımız  ve çevremizdeki \"sıcak\" topraklar üzerinde barışın kalıcı kalmasının, demokrasinin yayılmasının ve yüzlerce yıl sonra insanların daha adil bir düzende yaşamasının sağlanmasına katkı sunma şansımız var. Düşünürken bile heyecanlandıran ve uygulanırken sevindiren bir rol bu biz Türkiye\'nin insanları için.

Aynısı Kıbrıslı Türkler için de geçerli. Bu coğrafyada hem müslüman olan hem de tüm yaşanan sorunlara rağmen onlarca yıldır demokrasiye sahip çıkan iki ülke var. Türkiye ve KKTC. Demokrasilerimiz Arap Baharı\'na örnek olma konumunda.
2012 yılında KKTC zor bir dönem geçirecek.

Bir yandan Rum Kesimi\'nin AB Dönem Başkanı olmasından kaynaklanan sorunlarla boğuşmak zorunda. \"38\" numara ayağı olan birinin \"45\" numara ayakkabı giymesi gibi bir olay Rumların yaptığı.
Diğer yandan görüşmeler devam etmekte ve Türkiye ile KKTC\'nin stratejisi net: \"Gelişme olursa sayemizde. Olmazsa sorumlusu Rumlardır!\"

Bu durum doğal olarak BM nezdinde bir anlaşma  zemini olduğunda hassas politik ve de diplomatik adımları gerektirecek. Belki referandumlar gündeme gelecek.
İsrail\'in Türkiye\'ye karşı kullanmaya çalıştığı \"Gaz Krizi\" ve Rumların oynadığı \"çirkin\" rol 2012\'de zaten var olan yeterince sorunun üstüne \"tuz, biber\" olmaya aday.

İşte tüm bu gelişmelerin bu derece hayati önem taşıdığı adada iktidarda olan hükümeti yıpratmaya yönelik her adım sadece ortak çıkarlarımıza zarar vermeye aday olduğundan 2012 yılında bir \"hükümet krizi\" KKTC ve hatta Türkiye için düşünülemeyecek bir \"lüks\" olarak tanımlanmak zorunda.

İktidar Partisi UBP içinde \"bir ya da beş milletvekili hükümeti düşürecekmiş\" tarzı haberler aslında sadece \"magazin\" olmaya aday.
\"Erken Seçim\" bu koşullarda ancak \"kendi ayağına kurşun sıkmak\" tarzında bir eylem.
\"Kıta Sahanlığı\" anlaşması oylamasının da ortaya çıkardığı gibi yakın bir gelecekte hali hazırdaki iktidarı teslim almaya aday Ankara ile uyum sağlama becerisine sahip bir iktidar alternatifi de yok.

Bu durumda en doğrusu herkesin üzerine düşen görevi yapması ve 2012\'yi \"en az zararla\" ya da \"en karlı\" şekilde bitirmek olacak.