KKTC’de büyük oyun oynanıyor

KKTC’de yaşayan Kıbrıs Türklerini Rum egemenliği altına sokmak için 17 yıl önce önce senaryosu yazılmış ve sonra da uygulamaya konulmuş, uzun vadeli sinsi bir plan, istikrarlı bir şekilde yürütülmekte.

Planın amacı Kıbrıs Türk halkını bölmek, Türkiye ve Türk halkı ile olan milli, dini, edebi, kültürel ve ırksal bağlarını koparmak, Kıbrıs adasını, KKTC toprakları dahil olmak üzere tümü ile birlikte Avrupa Birliği, diğer bir deyimle Hristiyan dünyasının egemenliği altına sokmak, adanın yer altı zenginliklerine el koymak ve coğrafi konumunu Hristiyan dünyasının çıkarlarının hizmetine sunmak.  

Türkiye’yi Kıbrıs adasından çıkartmak için bu güne değin gerçekleştirilen yaptırımlar, konulan ambargolar, AB’ye girişi önüne çıkarılan engeller ve ekonomik yaptırımlara rağmen başarılı olunamayınca, çare, Kıbrıs Türk halkını Türkiye’ye karşı kışkırtmak ve uzun vadede Türkiye’ye karşı hasmane ve düşmanca duygular beslemelerini sağlayarak tereyağdan kıl çekercesine Türkiye’den kopartmak.   

Son 17 yıl içinde, 2002 yılından beridir, Kıbrıslı Türkleri parçalamak, birbirine düşürmek ve anavatan Türkiye düşmanı haline getirmek için sinsice aşağıdaki uygulamalar yürürlüğe konmuş ve devam ettirilmektedir. 

  • Orta Eğitimde Kıbrıs Türk Mücadele tarihinin ders kitaplarından çıkarılması,
  • Türkiyeli Türk, Kıbrıslı Türk ayırımının körüklenmesi,
  • Türkiye düşmanlığının yaratılması ve canlı tutulması,
  • Kıbrıslı Türklerde benlik ve aidiyet sorununun yaratılmaya çalışılması,
  • Bazı kesimlerce PPK terör örgütüne destek verilmesi,
  • Bazı kesimlerce dini inanç düşmanlığının ortaya atılması ve körüklenmesi,
  • Askerlik süresi, Vicdani Ret gibi konuların bilinçli bir şekilde gündeme sokularak Güvenlik Kuvvetlerimizin ve savunma sistemimizin yıpratılması,
  • Rumların için kuzeye yerleşimin kapısını açacak olan “Maronit’lerin KKTC’ye geri dönüşleri” nin gündeme sokulması,
  • 450 yıllık Vakıflar İdaremizin çeşitli dedikodularla yıpratılmaya çalışılması, Rumların çeşitli evrakta usulsüzlük yaparak geçmişte el koydukları toprakların sahipliliğini meşrulaştırmak,
  • Bazı çevrelerin kayıtsız şartsız Rum egemenliği altına girmenin adaya barış getireceği propagandasının yapılması,
  • KKTC toprakları üzerindeki kiliselerde, her yıl sayısı ve yeri artacak şekilde ayinlere isin verilmesi,
  • Türkiye’den su ve elektriğin gelmesine bilinçli bir şekilde karşı çıkılması,
  • Bazı kesimlerce sürekli olarak Türk Askerinin adadan gitmesinin talep edilmesi ve dile getirilmesi,
  • Bazı sendikaların KKTC’yi içten zayıflatıcı girişimlerde bulunması, yurtdışı gezilerinde Türkiye’nin kötülenmesi,
  • Müzakerelerde Türkiye’nin garantörlüğü ile TSK’nın adadaki varlığının tartışmaya açılması,
  •    WRI örgütü tarafından, Lefkoşa'da BM’nin ara bölgedeki tesislerinde düzenlenen “Akdeniz Vicdani Ret Buluşması" toplantısında, “Rumların Kuzey’den sürüldükleri, KKTC’nin şiddet tekeli ile oluşturulduğu, Kuzey'in işgal altında, Türk askerinin ise işgalci olduğu" iddialarının ortaya atılarak basında ve medya da yer almasının sağlanması,

KKTC’de yaşamlarını sürdüren ve ataları 16’ıncı yüzyılda adanın Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedilmesinden başlayarak günümüze kadar Anadolu’dan göç etmiş olan Kıbrıs Türk halkının bu büyük resmi görememesi ve uygulamada olan planın farkına varamaması için küçük küçük, dilimler halinde büyük planın parçalarını piyasaya sürülmekte, nifak tohumları ekilmekte, akıllar ve duygular bulandırılmakta ve bu halkımızı parçalamaya yönelik fikirler, güncel olayların üstüne bindirilerek veya da olayların içlerine sokularak kalıcı olmaları sağlanmakta.

Çok dikkate edilmesi gereken bir dönem içine girildiği kesindir.

Dört koldan KKTC topraklarını ve Kıbrıslı Türkleri direkt veya endirekt olarak Rum egemenliği altına sokmak için organize bir şekilde Kıbrıs Türk halkı üzerinde oynanan bu oyunlara hep birlikte karşı koymamız gerekmektedir.