ANKARA - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Tufan Erhürman'ı kabul etti.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde basına kapalı gerçekleşen kabul, 45 dakika sürdü.

-Yıldırım-Erhürman ortak basın toplantısı

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Tufan Erhürman, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Anastasiadis'in müzakere sürecinde Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğinin kabul edilmesinin olmazsa olmaz şartları olduğunu fark etmesi gerektiğini belirterek, "Sürdürülebilir, yaşayabilir, kalıcı bir barış süreci siyasi eşitliğin üzerine bina edilecekse edilecektir. Böyle bir noktaya gelinirse elbette müzakere süreci tekrardan başlayabilir ama şu anki işaretler açıkçası maalesef bu konuda çok da umut verici görünmüyor." dedi.

Erhürman, Ankara'daki resmi temasları kapsamında Başbakan Binali Yıldırım ile Çankaya Köşkü’nde baş başa ve heyetler arası görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısına katıldı.

Anastasiadis'in tekrar seçilmesinin ardından yapmış olduğu açıklamaların Kıbrıs'ta müzakere sürecinin yeniden başlamasına çok da fazla katkı yapmadığını dile getiren Erhürman, Rum liderin hidrokarbon konusunda söylediklerinin de Kıbrıslı Türklerin statüsü konusunda henüz net bir algıya sahip olmadıklarını gösterdiğini vurguladı.

Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs'ta sadece Ada'daki zenginliklerden pay alacak bir unsur olmadığını, aynı zamanda bu zenginlikler konusunda karar verme iradesine sahip iki asli unsurdan biri olduğunu ifade eden Erhürman, siyasi eşitlik kavramının da bunun üzerinden ortaya çıktığını anlattı.

Erhürman, "Tam da bu yüzden Türkiye ile ortak hassasiyetimiz Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliği meselesidir. Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğinin güvence altında olmayacağı bir anlaşmanın sürdürülebilir olmayacağı herkesin malumudur." diye konuştu.

KKTC'de dörtlü koalisyon hükümetinin güvenoyu almasının daha bir ayı bulmamasına rağmen ekonomik ve sosyal kalkınma alanında çok ciddi çalışmalar gerçekleştirdiğine dikkati çeken Erhürman, KKTC'nin bu alanlarda geliştirmekte olduğu projelere Türkiye'nin maddi ve manevi katkı kararlılığını görmenin kendilerini son derece mutlu ettiğini söyledi. 

Kıbrıslı Türklerin daha çok dünyaya açılmak, dünyada görünür olmak istediğini belirten Erhürman, "Hukuki tanınma olmasa bile halkımızın tanınması bizim için son derece önemli. Uluslararası spor müsabakalarında yer alabilmeyi, ihracat yapabilmeyi, kültür sanat alanında temsil edilebilmeyi insan hakkı olarak görüyoruz ve bu konuda da Türkiye'nin desteğine ihtiyacımız olduğunu paylaştık. Kendileri de bu konuda iş birliği içinde faaliyetlerimizi daha da artıracaklarını söylediler." ifadelerini kullandı.

Konuk Başbakan, Kıbrıs müzakerelerinde mevcut duruma ilişkin bir soru üzerine, seçimlerden sonra Anastasiadis’in yaptığı ilk açıklamaların müzakere sürecinin yeniden başlaması konusunda çok da katkı koyucu olarak değerlendirilemeyeceğinin altını çizdi. Erhürman, "Anastasiadis'in müzakere sürecinde Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğinin kabul edilmesinin olmazsa olmaz şartımız olduğunu fark etmesi gerekiyor. Sürdürülebilir, yaşayabilir, kalıcı bir barış süreci bu siyasi eşitliğin üzerine bina edilecekse edilecektir. Böyle bir noktaya gelinirse elbette müzakere süreci tekrardan başlayabilir ama şu anki işaretler açıkçası çokta umut verici görünmüyor." diye konuştu.

- "Kıbrıslı Türkler iki asli unsurdan biridir"

Öte yandan KKTC Başbakanı, Kıbrıs'ın güneyindeki sondaj çalışmalarını yürütecek Exxon Mobile enerji şirketine ait sondaj gemilerinin bölgede ABD donanması tarafından korunacağına ilişkin sorulara da cevap verdi. 

Anastasiadis’in "Kıbrıs’ın güneyindeki sondaj gemilerinin çalışmalarına ilişkin bin fon kurulacağı, fona aktarılan paralardan daha sonra Kıbrıslı Türklerin de payını alacağı" şeklindeki açıklamalarını hatırlatan Erhürman, Rum liderin iki taraf arasında yapılan anlaşmalarda hidrokarbon yatakları konusundaki yetkinin federal devlette olması ve bundan güç alarak bu işi sürdürdükleri minvalindeki açıklamalarının yanlış olduğunu vurguladı.

Erhürman, "Burada mesele şudur. Bir kere federasyon henüz kurulmadığına göre federal devletin yetkileriyle bugünkü GKRY’nin yetkilerini özdeşleştirmek doğru değildir. İkincisi, tekrar vurguluyorum, Kıbrıslı Türkler bir fondan bir parayı almak suretiyle bundan yararlanacak bir unsur değildir. Kıbrıslı Türkler bu konuda karar verecek olan iki asli unsurdan biridir." ifadelerini kullandı.

Daha önce sürdürülen müzakerelerde Kıbrıslı yöneticilerin GKRY'ye bu konuyla ilgili çözümden önce "Ortak Komite" kurulması ve bu komite doğrultusunda iki siyasi iradeyi yansıtmaya çalışma teklifinde bulunduklarını anımsatan Erhürman, buna rağmen Anastasiadis’in bu teklifi reddedip, egemenliğini paylaşmak istemediklerini söyledi. Erhürman, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu da bizim kabul edeceğimiz bir tutum değildir ve mesele de döndürülüp Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki bir mesele gibi konumlandırılmaya çalışılmaktadır ısrarla. Böyle değildir. Mesele GKRY ile KKTC arasındaki bir meseledir. Daha açık söylersek, Kıbrıs Rum halkıyla Kıbrıs Türk halkının eşit hakları meselesidir bu."

KKTC’nin bu sürecin öznesi olduğunu vurgulayan Erhürman, GKRY ile kendilerinin muhatap olması gerektiğinin altını çizdi. "Çözüm süreci ancak başarıya ulaşırsa Ada'nın etrafındaki zenginliklerin paylaşılabileceği meselesi kabul edildiği takdirde çözüm motivasyonunun artırılması mümkündür." diyen Erhürman, ancak Kıbrıs Rum tarafının bu zenginliklerden tek başına yararlanabileceğini görmesi halinde çözüme yönelik bir motivasyonun geliştirilmesinin mümkün olmayacağını belirtti.

Erhürman, "Dolayısıyla eğer herkes samimiyse, sorunun bir an önce çözülmesi gerektiği iddiasında bu motivasyon kaynaklarının da doğru değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum." dedi.

-BaşbakanBinaliYıldırım'ın açıklamaları

Başbakan Yıldırım ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Tufan Erhürman, baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından Çankaya Köşkü'nde ortak basın toplantısı düzenledi.

Açıklamalarının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Yıldırım, Yunanistan'da protestolar sırasında Türk bayrağının yakılmasına ilişkin soru üzerine, "Bayrak ülkelerin onuru ve gururudur. Bayrağa yapılan bir hakaret o ülkeye yapılmış sayılır. Bunun kabul edilebilir bir yanı yoktur. Ay yıldızlı bayrağımız bizim gururumuzdur. O bayrağın uğruna canlarımızı veriyoruz, bütün imkanlarımızı da seferber ediyoruz. Bu ve buna benzer densizlikleri yapanları muhatap bile almıyoruz. Bizim başından beri söylediğimiz bir şey var, biz Ege Denizi dostluk denizi olsun, komşularımızla dostluğumuzu, kardeşliğimizi daha da geliştirelim. Düşmanlıklar azalsın, dostluklar artsın. Bu ve buna benzer provokasyonlar, bu düşüncemize, bu politikamıza katkı sağlamaz." ifadelerini kullandı.

- "Konuyu AB ilişkilerine kadar götürmek büyük bir zeka işi"

Başbakan Yıldırım, "Türkiye'de tutuklu bulunan Yunan askerlerine ilişkin Yunanistan Savunma Bakanı'ndan konunun Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini etkileyeceği yönünde açıklama geldi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, şunları söyledi:

"Geçtiğimiz günlerde iki Yunan askeri sınır ihlali yaptı. Şu anda onlarla ilgili hukuki süreç devam ediyor. Yargı gerekli çalışmaları yapacak. Bu konuyu Avrupa Birliği ilişkilerine kadar götürmek büyük bir zeka işi. Zaten şimdi Türkiye ile ilgili hangi konu olsa Avrupa Birliği'ne işi götürüp taşımak, oradan destek aramak bir alışkanlık haline geldi. Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimizi bu ve buna benzer yeni girişimler zerre kadar ileri de götürmez, geri de düşürmez. Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz zaten bir düzeyde gidiyor." 

- "Bizim tarafımızdan asla hoş karşılanmaz"

Son dönemde Kıbrıs'ın güneyinde sondaj gemileri ve onların çevresindeki askeri gemilere ilişkin hareketlilik yaşandığı hatırlatılarak, "Exxon Mobile enerji şirketine ait sondaj gemilerinin bölgede ABD'ye ait 6. Filo'nun koruyacağına dair iddialar var. Böyle bir adımın bölgedeki gerginliğe etkisi ne olur?" sorusuna Yıldırım, şu cevabı verdi:

"Kıbrıs adasının etrafındaki her türlü doğal zenginlikler, hidrokarbon kaynakları adada yaşayan gerek Kuzey'de gerekse Güney'de yaşayan bütün halkın ortak varlığıdır. Dolayısıyla buralarda tek taraflı girişilen faaliyetler asla bizim tarafımızdan hoş karşılanmaz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de bunu hoş karşılamaz. Ne zaman olur bu faaliyetler? Gerçek anlamda iki taraflı bir devlet oluşumu, kalıcı, sürdürülebilir bir çözüm adada elde edilirse bütün kaynakların, adada yaşayanların refahına yönelik olarak değerlendirilmesi pekala söz konusudur.

Bunun dışında emrivakilerle oldu bittilerle yapılacak bu ve benzeri kışkırtıcı faaliyetler karşılığını da uygun bir şekilde görecektir. Ada etrafında herhangi bir yeraltı zenginliğinin dışarıya çıkarılmasında muhatap adada aranıyorsa o muhatap hem Kuzey'dir hem Güney'dir. Bu iki muhatabın mutabık kalmadığı bir çalışma bizim açımızdan tehdit olarak, Kuzey Kıbrıs'ın egemenlik haklarına bir ihlal girişimi olarak değerlendirilir. Bunun kimin tarafından yapıldığının önemi yoktur."