LEFKOŞA - Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kıbrıs meselesinin çözümünde, Avrupa Birliği'nin (AB) "iki devletli çözümün masada olmadığı" yönünde yaptığı açıklamalara ilişkin, "AB, kimin adına buna bir karar veriyor? AB, bir kere müzakerelere biz izin verdiğimiz için gözlemci olarak katılıyor. İki toplum adına, hele hele KKTC adına AB'nin böyle bir karar verme yetkisi yok." dedi.

Bakan Çavuşoğlu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile KKTC Cumhurbaşkanlığında ortak basın toplantısı düzenledi.

KKTC ziyareti sürecinde çok verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini anlatan Çavuşoğlu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecinde gösterdikleri ev sahipliği için de Tatar'a teşekkür etti. Çavuşoğlu, salgının, tüm dünyayı etkilediğini belirterek "Böyle bir dönemde gerek Türkiye gerekse KKTC olarak gereken tedbirleri aldık ve halklarımızın bu süreçte kendilerini güvende hissetmesi için her türlü adımı attık. Biz, Türkiye'de ne yaptıysak kardeş KKTC, yavru vatan KKTC'de de aynısını yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz." dedi.

Lefkoşa Acil Durum Hastanesi'nin de bu adımlardan biri olduğunu belirten Çavuşoğlu, Kovid-19'la mücadelede aşılama sürecine başlandığını anlattı. Çavuşoğlu, "Türkiye'ye gelen aşının belli bir oranını KKTC'ye gönderiyoruz. Bugüne kadar 40 bin doz aşıyı yavru vatana ulaştırdık. Önümüzdeki süreçte, Sayın Cumhurbaşkanı'nın (Tatar) da söylediği gibi, Türkiye'ye aşı geldikçe KKTC'ye, Kıbrıs Türk halkına, kardeşlerimize aşıyı ulaştıracağız." diye konuştu.

"5+1 BM GAYRİRESMİ TOPLANTISINDA MÜZAKERE İÇİN BİR ZEMİN VAR MI YOK MU, GÖRECEĞİZ"

Çavuşoğlu, KKTC temaslarında Kıbrıs meselesinde atılabilecek adımları, Türk tarafının ilkesel tutumunu ele aldıklarını dile getirerek "Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC arasında bu konuda ve her konuda olduğu gibi her konuda tam bir uyum var. Kıbrıs Türk halkı son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de yine iki devletli çözümü istediğini, verdiği oylarla da göstermiştir. Sayın Ersin Tatar'ı Kıbrıs Türk halkının ve KKTC'nin cumhurbaşkanı olarak seçmiştir ve bu konuda tam yetki vermiştir. Biz de önümüzdeki süreçte bu çerçevede müzakerelerimizi, toplantılarımızı sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.

"Bir müzakere zemini vardır" diye Crans Montana'ya gittiklerini ancak 11 gün süren görüşmelerden bir netice çıkmadığını anlatan Çavuşoğlu, "5+1 BM gayriresmi toplantısında müzakere için bir zemin var mı yok mu, göreceğiz." dedi.

Çavuşoğlu, Türkiye ve KKTC'nin her platformda düşüncelerini samimi ve açık bir şekilde söylediğini ve ilkesel tutum sergilediğini vurgulayarak "Crans Montana'da olduğu gibi, BM toplantısında da yine 5+1'de aynı şeffaf, açık, dürüst ve ilkeli tutumumuzu sergileyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

"ULUSLARARASI TOPLUM OLMAYACAK BİR ŞEYİ DAYATAMAZ, DAYATMAMALI"

Kıbrıs meselenin çözümünde artık zaman kaybına tahammülleri olmadığının altını çizen Çavuşoğlu, "Uluslararası toplum da olmayacak bir şeyi dayatamaz, dayatmamalı. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin kararları, değişmeyecek şeyler değil. Yarın burada herhangi bir konuda müzakereye başlayacaksak, ona göre BM Güvenlik Konseyi de Genel Sekretere (Antonio Guterres) yetki verebilir ve kararını pekala değiştirebilir." dedi.

Çavuşoğlu, meselenin çözümüne ilişkin kimsenin KKTC'ye ve Türkiye'ye bir şey dayatamayacağını vurgulayarak, "Hatta Rum kesimine de böyle bir dayatmanın olmaması gerekiyor." diye konuştu.

"TÜRKİYE VE KKTC'NİN HAKLARININ YOK SAYILDIĞI HİÇBİR PLATFORM GEÇERLİ DEĞİLDİR"

Bakan Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz Gaz Forumu'na ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Türkiye'nin olmadığı, Türkiye'nin ve KKTC'nin haklarının yok sayıldığı hiçbir forum, platform geçerli değildir." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin hakça paylaşım için herkesle masaya oturabileceğini daha önce de dile getirdiğini hatırlatan Çavuşoğlu, buna karşılık Türkiye'yi dışlayan ve yok sayan girişimlerin bir hükmünün olmadığının altını çizdi.

"İKİ TOPLUM ADINA, HELE HELE KKTC ADINA AB'NİN KARAR VERME YETKİSİ YOK"

Çavuşoğlu, AB tarafından iki devletli çözümün masada olmadığı yönünde dün yapılan açıklamalara ilişkin ise şunları söyledi:

"AB, kimin adına buna bir karar veriyor? AB, bir kere müzakerelere biz izin verdiğimiz için gözlemci olarak katılıyor. O yüzden, burada iki toplum adına, hele hele KKTC adına AB'nin böyle bir karar verme yetkisi yok. Aynı şekilde deniz yetki alanlarıyla ilgili de AB'nin bir karar verme yetkisi yok. Avrupa Adalet Divanı, AB'nin böyle bir yetkisinin olmadığına dair hüküm vermiştir, karar vermiştir. O yüzden, kişisel görüşünü söyleyebilir ama masada vardır, yoktur ona AB ve AB üyesi ülkeler ya da yetkilileri o konuda karar veremezler."

AB'nin Kıbrıs görüşmelerine gözlemci olmak da istediğini ancak bunun olabilmesi için adil ve tarafsız olması gerektiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, AB'nin bugüne kadar sergilediği tutumla taraf tuttuğunun altını çizdi. Çavuşoğlu, "Gözlemci olarak katılmak isteyen AB, daha baştan peşin hükümlü kararlar veremez. İnşallah bundan sonra daha temkinli, dikkatli açıklamalar yaparlar." görüşünü aktardı.

Türkiye'nin teklifi üzerine, BM tarafından martta düzenlenmesi öngörülen Kıbrıs konulu 5+1 formattaki gayriresmi toplantının nerede yapılacağı sorusunu yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu, "Daha henüz tarih ve yer konusunda görüş alışverişleri var. Kesin bir karar yok." diye konuştu.

"TÜRKİYE İLE POZİSYONUMUZ TAM BİR UYUM İÇİNDEDİR"

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, "Türkiye ile pozisyonumuz tam bir uyum içindedir. Egemen eşitliğe dayalı, Kıbrıs'taki iki devletin yan yana iş birliğini savunan bir pozisyon ile bu toplantıya (5+1 gayrıresmi Kıbrıs konferansı) gideceğiz." dedi.

Tatar, hem Kıbrıs hem de bölgede barış, istikrar ve iş birliğinin sürdürülmesi için çalışmalar geliştirdiklerini ifade etti.

Mart ayının ilk haftalarında Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde düzenlenecek, garantör ülkelerin de katılacağı Kıbrıs konulu 5+1 gayrıresmi konferans için çalışmalarını sürdürdüklerini vurgulayan Tatar, "Önemli olan, Kıbrıs'ta son 50 yıldır yan yana yaşayan ve her iki halkın da kendi devleti çatısı altında yaptığı çalışmaların, siyasi kazanımların devam ettirilmesi noktasında bir anlayışın geliştirilmesidir. Önemli olan Kıbrıs'ta huzur ve istikrarın sürebilmesi için, bölgedeki hak ve çıkarların, bir anlaşma durumunda herkesin kazanabileceği gerçekliliğinin net bir şekilde sürdürülebilmesidir." dedi.

Tatar, Türkiye'nin hem ana vatan hem Kıbrıs'ın garantörü hem de Doğu Akdeniz'deki en uzun kıyı şeridine sahip olan ülke olduğunu ve Doğu Akdeniz'in en güçlü ülkesi olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Tatar, "Türkiye'yi, böylesine önemli bir toplantının arifesinde yanımızda hissetmek, Türkiye'nin bizimle yüzde 100 fikir birliği içinde olması bize güç katmaktadır." dedi.

Tatar, KKTC'de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakalarda da son dönemde artışlar yaşandığını ve bu konunun da görüşmelerde gündeme geldiğini söyledi.

Tatar, "Şu ana kadar Türkiye'den KKTC'ye 40 bin doz aşı gelmiştir. Bakan Çavuşoğlu'nun verdiği bilgiye göre, Türkiye'ye 6,5 milyon aşı gelmiştir, belli bir süre sonra bu aşılardan KKTC'ye de bir pay aktarılacaktır." dedi.

Türkiye'nin her dönemde KKTC'nin yanında olduğunu vurgulayan Tatar, ana vatan Türkiye'nin Kıbrıs Türk halkının bu topraklardaki varlığını, güvenlik ve huzur içerisinde sürdürebilmesi için her türlüğü ağırlığı ortaya koyduğunu ve bunu sürdüreceğini ifade etti.

Tatar, Rum kesimi ve Yunanistan'ın Kıbrıs meselesinin çözümü için federasyon modelinde ısrar etmesi halinde nasıl bir politika izleyecekleri yönündeki soruyu ise şöyle yanıtladı:

"Türkiye ile pozisyonumuz tam bir uyum içindedir. Egemen eşitliğe dayalı, Kıbrıs'taki iki devletin yan yana iş birliğini savunan bir pozisyon ile bu toplantıya gideceğiz. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yaptığım görüşmede de ben bunu ifade etti. Ben bunu söyleye söyleye seçimi kazandım. Dünyanın da eğer demokrasiye saygıları varsa, bizim halkımız adına orada söyleyeceklerimizi mutlaka dikkate alacaktır. Sayın Guterres de bir bakıma 'bunu toplantıda söyleminiz için sizi davet ediyorum' dedi. Benim bir yetkim var, BM'nin yıllar öncesinde aldığı (federasyon çözüm modeli) bir karar var, bunun netice vermediğini Guterres'e ifade ettim. Crans Montana'yı da Annan Planı'nı da yaşadık."

Rum tarafının, ne yönetimi ne de zenginliği Kıbrıs Türk tarafıyla paylaşmak istediğinin altını çizen Tatar, egemenliği alma noktasında büyük sıkıntılar yaşadıklarını, yarım asırdır süren görülmelerde bütün fırsatların tükendiğini söyledi.

Tatar, "Gelinen aşamada 'Kıbrıs Cumhuriyeti'nin güya Ada'nın tek temsilcisi gibi tanınıyor olması hukuki temelden yoksundur. Rumların Annan Planı'na 'hayır' demelerine rağmen Avrupa Birliğine (AB) tek taraflı olarak, hukuktan yoksun bir şekilde alınmaları bizim mücadelemize güç katmıştır. Bütün bunlar bizim egemen eşitliğe dayalı iki devlet modelimizin altyapısını oluşturmaktadır. Başka alternatif de yok. Alternatif, eğer başaramazsak KKTC'nin güçlendirilmesidir. Bu anlamda da Türk hükümetine ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a çok teşekkür ediyorum." dedi.

Müzakereden kaçmayacaklarının altını çizen Tatar, söylediklerinin arkasında olduklarını ve federasyon modelini konuşmayacaklarını vurguladı.