Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier'in daveti vesilesiyle Berlin'de bulunan Akıncı, Friedrich Ebert Vakfı'nda düzenlenen toplantıda Kıbrıs çözüm müzakerelerinde gelinen aşamayı değerlendirdi ve katılımcıların sorularını cevapladı.

 KKTC'de kurulacak yeni koalisyon hükümetinin, Kıbrıs müzakerelerine etkisinin sorulması üzerine Akıncı, yeni koalisyonun öncekine göre daha zayıf bir desteğe sahip olacağını ancak bunun müzakere sürecini olumsuz yönde etkileyeceğini sanmadığını kaydetti.

 Akıncı, “Yeni koalisyon hükümetini kuracak partilerle yapıcı bir diyaloğu,  yapıcı bir işbirliğini çok arzu ediyorum. Onlardan daha önceden gelen ilk mesajlar da zaten o yöndeydi” dedi.

 Cumhurbaşkanı, parlamentodaki tüm partilerin 11 Şubat 2014 tarihinde Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafı liderlerinin vardığı ortak açıklamayı desteklediklerinin altını çizdi.

 Kıbrıs müzakerelerinde büyük ilerlemeler sağlandığını ancak toprak ve mülkiyet konularında hala büyük zorlukların bulunduğunu ifade eden Akıncı, "Mali sorunları Kıbrıslı Rumlar ya da Kıbrıslı Türkler tek başlarına çözemez. Mali konularda AB'nin, uluslararası toplumun desteğine ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.

 Müzakerelerin 30 yılı aşkın süredir sürdürüldüğünü ve Kıbrıs'ta iki devletli bir federasyon kurulabilmesi için belkide bu yılın son bir fırsat olacağını belirten Akıncı, anlaşma sağlanamaması durumunda gelecek yıl adadaki iki toplumun birbirinden daha fazla uzaklaşacağını ifade etti.

 -"Bölgede büyük bir işbirliği imkanı yaratılabilir"

 Cumhubaşkanı Akıncı, Kıbrıs'ın yer aldığı yakın coğrafyada büyük doğalgaz kaynaklarının bulunduğunu ifade ederek, İsrail'i de kapsayacak geniş çaplı bir ticari işbirliği ile doğalgazın Kıbrıs ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya gönderilebileceğini, bundan tüm bölge ülkelerinin karlı çıkacağını söyledi.

 "Bölgede büyük bir işbirliği imkanı yaratılabilir" diyen Akıncı, bu işbirliğinin İsrail, Kıbrıs, AB ve Türkiye arasındaki ilişkileri güçlendireceğini, bunun aynı zamanda Kıbrıs sorununun çözümüne de büyük katkı sağlayacağını kaydetti.

 Türkiye'den gelen içme suyunun adada paylaşılabileceğini belirten Akıncı, "Birbirimizi düşman olarak görmek yerine bir partner olarak görmeliyiz" dedi.

 Güven artırıcı önlemler kapsamında Kıbrıs Rum yönetimiyle Eşitlik Komisyonu, Kültür Komisyonu ve Eğitim Komisyonu'nun kurulduğuna dikkati çeken Akıncı, yıl sonuna kadar bazı önemli siyasi konularda anlaşmaya ulaşmayı umut ettiklerini, bunu başarmaları durumunda gelecek yıl içinde diğer bazı ayrıntılı konular hakkında görüşülebileceğini ifade etti.

 KKTC'ye tek desteğin Türkiye'den geldiğini belirten Akıncı, Kıbrıs sorununun çözümünün Türkiye’nin AB sürecini daha da ileriye götürebileceğini kaydetti.

 Türkiye'ye her zaman ihtiyaçları olduğunu vurgulayan Akıncı, "Türkiye AB'ye ne kadar yakınlaştırılırsa Kıbrıs sorununun çözümü o kadar yakınlaşır, ne kadar AB'den uzak tutulursa çözüm imkanı o kadar azalır" şeklinde konuştu.

Annan Planı'na 2004'te Kıbrıs Türklerinin onay verdiğini, Rumların ise referandumda planı reddettiğini, bu nedenle Kuzey Kıbrıs’ın AB dışında kaldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs’ta çözümün sağlanması ve AB’ye katılmalarıyla birlikte aynı zamanda AB ile İslam dünyası arasında da bir köprü oluşturacaklarına dikkati çekti.

 - Çözüme Almanya’nın desteği

 Cumhurbaşkanı Akıncı toplantıdan sonra gazetecilere yaptığı açıklamada da Almanya ziyaretinin Kıbrıs’ta çözüm çabalarına önemli katkı sağlamasını umut ettiğini söyledi.

 Avrupa Birliği’nin en önemli ülkelerin başında gelen Almanya’nın son dönemde Kıbrıs konusuna geçmişe oranla daha büyük bir ilgi gösterdiğini belirten Akıncı, “Bu davet de aslında o çerçevede düşünüldüğünde önemli bir ilki oluşturuyor. İngiltere de davet etti. Oraya da gideceğim ama Almanya başını çekti bu davetin. Aslında Kıbrıslı Türkler olarak biz bütün Avrupa ülkeleriyle diyalog istiyoruz, çünkü biz yerimizin orada olduğuna inanıyoruz" dedi.

 Almanya’nın hem AB bağlamında, hem de kendi deneyimleri ışığında Kıbrıs’ta çözüme katkıda bulunabileceğini belirten Akıncı, “Her ülkenin kendine özgü koşulları var, kendine özgü karakteristikleri var. Hiçbir şey birbirinin aynı değil ama yine de orada yaşanan tecrübelerinden, yani iki ülkenin Doğu Almanya-Batı Almanya birleşmesinin özellikle mülkiyet düzenlemeleri bağlamında deneyimleri var. Bunun bir kısmını aslında bizimle paylaştılar.” dedi.

Batı Almanya ile Doğu Almanya’nın birleşirken mülkiyet meselelerini nasıl çözdüklerini incelediklerini belirten Akıncı, sözlerini şöyle tamamladı:

 "Büyük oranda yeni göçler yaşatmadan bunu yapmışlar. Biz de bunu istiyoruz aslında. Kıbrıs’ta da mümkün olan en az sayıda insanımızın yerinden oynamasını, eğer öyle de bir şey olacaksa onların da her konusunun halledilerek bu olayın gerçekleşmesini düşünüyoruz ama tabii ki bu konuda bizim Kıbrıs’ın kendine özgü koşulları var. Bunların en iyisini yapmaya çalışacağız.”