Kavgalar kim kavga istiyorsa onların olsun!

Eğer okuyorsak güzel sözleri okumalıyız ve eğer yazıyorsak güzel sözleri yazmalıyız. Etrafımızdaki çirkinliklerden herkesin haberi var, hiç kimse güzel ile çirkini ayırt edemeyecek kadar akılsız değildir. Yoksa bu dünyada güzel şeyler, biz nasıl yazacağız olmayan şeyleri? Var! Ben gördüm! Kesinlikle çok güzel şeyler var bu dünyada ve zamanımız çok az. Eğer onları görmek istiyorsak elimizi çabuk tutmalıyız ve bir saniyemizi bile boş yere heba etmemeliyiz.

Suratlarından kibir fışkıran, yürüyüşlerinden egonun ayak sesleri duyulan insanlarla asla ilgilenmeyelim öncelikle. Kuzuların yürümeleri, oğlakların yürümeleri yemin ederim ki çok daha hoş. Kuşların seslerindeki güzellik hiçbir nutuk atan insanda yok ve olamaz da.

Hayır! Savaşmam artık! Ben tüm savaşlarımı bitirdim! Kibirli ve egolarını patlayıncaya kadar şişiren,’’ benim lan, benim! Benden gayrısı yok!’’ diyen insanlarla tüm savaşlarımı sona erdirdim ben! Çünkü böyle güç manyağı, otorite salağı, ben her şeyi bilirim budalası, ben yönetirim aptalı insanlarla hiç kimse uğraşmamalıdır artık. Çünkü onlar zaten kendi kendileri ile savaşıyorlar. Onlar zaten kendi kendilerini düşman ilan etmişler! Onlar zaten her gün kendi kendilerini yumrukluyorlar, tekmeliyorlar, bıçaklıyorlar. Bize düşen sadece onun şiddet ve kan ortamından uzak durmaktır, kaçmaktır.

Akadlar, Sümerler, Babil halkı, Tevrat kitabında anlatılan efsaneler, din kitaplarındaki uyarılar, Hitler’in akıbeti, Sezar’ın Brütüs tarafından sırtından hançerlenmesi, Atilla’nın koynuna aldığı kadın tarafından zehirlenmesi, Büyük İskender’in küçük ölümü, Cengiz Han soyunun  tarihten silinmesi, firavunların mumyalarının bile küflenmesi tarihte kimseye ders olmamış. Tarih dediğimiz de bir insan ömrü için belki 90 yıl, belki de 100 yıl.

Hayır! Asla kavga etmeyeceğim! Benim bu alemlerdeki tüm kavgalarım sona ermiştir! Bana dokunmayan yılan bin yaşasın falan da demiyorum. Yılan da görmek istemiyorum. Ama ille de birisi saldırırsa bana, önce onu ikna etmeye, saldırılarından vazgeçirmeye çalışırım, yok ille de vuracaksa bana İsa gibi yanaklarımı uzatıp ‘’ Vur kardeş!’’ demem. O an aklıma ve reflekslerime göre, savunma içgüdülerime göre kendi çapımda savunurum kendimi. Ama savaş istemeyen, kavgalarını bitiren bir canlının yoluna bence ne yılan çıkar, ne de akrep.

Bıktım ve usandım insanların kavgalarından, harplerinden, kan dökmelerinden ve egolarını şişirme uğruna birbirlerinin kafalarını patlatmalarından ve bunları görmekten, bunları işitmekten gerçekten yoruldum, usandım.

Kelebeklerin renklerini, kuzuların hoplamalarını, kuşların ötmelerini, bebeklerin gülümsemelerini, oğlakların ana keçinin memelerinden emmesini gözlemlemeyi, hep ihmal ettirdiler bize. Bu zevklerden hep mahrum ettiler bizi.

İşsizliğin ürkütücü boyutlarını aklı başındaki ekonomi uzmanları her gün saatlerce yazıyorlar. Çözüm var mı? Yok! Savaşların, din ve mezhep cinayetlerin, ben başka millettenim ama sen başka millettensin terörlerinin pisliklerini yıllardır anlatıyorlar, faydası oluyor mu? Hayır! Kim hangi konuşanı, kim hangi yazanı ciddiye veya kale almış! Kale alınan şu ki; acaba bu herifin gücünden bana da biraz pay düşer mi? Acaba bu herifin sınırsız para kaynaklarından bana da biraz aktarılır mı? Bu herifin dediğim dedik, çaldığı düdük yetkilerinden biraz da bana verilir mi? İşte ciddiye alınanlar sadece bunlardır.

Size en güzel olan dört şey yazdım şimdilik. Lütfen bu güzellikleri sakın kaçırmayın.

Bir; bebekler çok saf ve temiz gülümsüyorlar.

İki; kuzuların, oğlakların annelerinin memelerinden süt emmelerini bir kitabın resminde görmek  bile insana huzur veriyor.

Üç; kuşları dinleyin arkadaş, kuşların müziğini Mozart bile yapamamış.

Dört; Sabah çok erken, hava ağarmaya başlamadan hemen önce uyanın ve gecenin gündüze dönüşmesini izleyin.

Bunlar şimdilik yetiyor.

Kavgalar kim kavga istiyorsa onların olsun!

Unutmadan arkadaşlar; bir televizyon veya radyo programı, İnternetteki veya matbaadan kitap olarak, gazete olarak çıkan bir yazı bir insanı geriyorsa,  Onun sinirlerini bozuyorsa, onun hayallerini kırıyorsa, onun umutlarını engelliyorsa eğer; o program, o yazı okunmayı veya izlenmeyi hak etmiyor demektir.

Çünkü insanlar;  huzurlu, iyi, güzel  ne varsa onlara layık olmalıdır, onları hak etmelidir. Korkmayın ! İyi insanlara hak etmedikleri her varsa yaşamaları için dayatanlar ve zorla yaşatanlar bir gün mutlaka daha ağırlarını kendileri yaşarlar.

Vatana,millete,devlete,sevgilere,dostluklara,mutluluğa,insanlığa zararlı olan, düşman olan ve ruhunu şeytana satan varlıklarla savaşmayacak mıyız? Onların her dediğini yapacak mıyız? Onlara teslim mi olacağız? Hayır tabi ki ama mümkünse mücadelemizi 3 vardiya halinde sürdürelim. Bir vardiya mücadele etsin, bir vardiya hazırlansın, bir vardiya da artık istirahat etsin.

Ben artık istirahatli vardiyadanım.


www.tarazastana.com