Karanlıklarımız

Kendini kaybetmek, bildiklerini unutmak, kendini unutmak, sadece dışarıya odaklanarak yaşamak, referans noktasını dışarısı almak… Eksiklere odaklanmak,  sonucunu bilerek bile bile bir takım deneyimlere kendini atmak, sonuçlarını düşünmeden yaşamak, anı unutmak ve zihinde kalmak, değerli anları kaçırmak…


Sevgili okurlar, sizlerle uzunca bir süredir hep ‘farkındalık’ üzerine paylaşımlarımı yapıyorum. Farkında olmak… Bir başka deyişle,  anın, şimdiki zamanın, yaşadıklarının, kendinin ve diğerinin farkındalığı…Peki farkındalıksız olunca ne oluyor? Yani kendimize sahip çıkmadığımız, gücümüzü tamamen kaybettiğimiz, kendimizi kurban olarak gördüğümüz, işleri, olayları akışa bırakıyoruz diye hiçbir kontrol mekanizması uygulamadığımız zaman nelerle karşılaşıyoruz? Kendimizi bıraktığımız zamanlar olmuyor mu?  “İnşallah olur, kaderde varsa hallederiz” dediğimiz zamanlar olmuyor mu?


Elbette oluyor, farkındalıksız yaşamaya başladığımız zaman, dış dünya, dışarıdaki uyaranlar, insanlar ve olaylar baş rolü alıyor ve bizleri yönetiyor. Gücü ve kendimizi tamamen unutmuş bir şekilde ‘kurban’ rolüne girerek, şükür etmeyi unutarak günlerimizi geçirebiliriz. İşte o zaman gerçekten ‘kader’ planına düşebiliriz. Yani tamamen dış dünya ile yoğrularak kendimizi bir yerlerde bulabiliriz. Bizler, bir bakarız ki,’ evlenmişiz’ bir bakarız ki ‘ çocuğumuz olmuş’ bir bakarız ki, ‘bir anda bambaşka bir şehirde bulmuşuz’ kendimizi! Hepsi çok tanıdık geliyor değil mi?  Sonuç olarak mutsuzluk, umutsuzluk ve üzüntü.. Daha sonra yine aynı döngüyü yaratıyoruz.


Bu kısır döngüsüne nasıl giriyoruz peki? Kısaca, kendi yarattığımız gerçeğe kilitleniyoruz. Bir başka değişle, kendi içimizin dışımızdaki dünyayı yarattığı gerçeğini unutup, dışarıda olup bitenlere küsüyoruz adeta. Bu şekilde olmak ise, bizim motivasyon ve yaşama sevincimizi engelliyor.


Her yaşanan bir deneyimden, iyi ve kötü diye nitelendirmeksizin her yaşanandan öğrenebileceğimiz noktalar var ise,  işte bu şekilde ‘farkındalıksız’ yaşamanın sonucunda da bizler silkinip kendimize gelebiliriz. Herşeyin bizde başlayıp bizde bittiğini tekrar hatırlayabilir, yepyeni sayfalar açabiliriz hayatımızda!


2012 yılı enerjilerin değiştiği, yeniliklerin oldukça hızla yaşandığı bir yıl olacak dedik hep! Gerçekten de değişim inanılmaz bir güç olarak karşımıza çıktı! Kimimiz bu değişiklikleri kolaylıkla yaptı, kimimiz ise, zorlandı, dersler aldı, kimimiz ise, karanlıkları ile karşılaştı! Özellikle yenilenme ve enerjilerimizi temizleme zamanı olarak karşımıza çıktı 2012! Karanlıklarımızla karşılaşmak noktası üzerinde duralım gelin biraz!


Karanlıklarımızla buluşmak ne demek sizce? Siyah ile beyazı ayrı bir şekilde farkına vardığımızda, kendi gücümüzün aslında karanlıklarımızı keşfederek ortaya çıktığını anlarız. Aslında karanlık yanlarımız bizim gücümüzdür! Çünkü  onlar olmasa idi,  sadece pozitife, beyaz olana odaklanırdık! Ancak elbette ki, esas amaç sadece pozitif olmak değil, esas amaç  ‘notr’ algıyı benimseyerek yaşamak oluyor. Demek ki, karanlıklarımızı bulmak, onlara kavuşmak, ancak onları daha sonra kucaklayarak, aydınlık yanlarımızla birleştirmek ve dengeye yani nötr duruma gelebilmek! Karanlığı gözlemlemeden aydınlığın farkını nasıl anlarız değil mi sevgili okurlar?

 
Karanlıktan bahsetmişken, sizce karanlıkta ne kadar kalabiliriz?  Karanlıklarımızla karşılaşmak ve onlarla kucaklaşarak  ve ‘nötr’ algıya gelebilmek  mutlaka belirli bir süreç içinde olur. Asla karanlıklar içinde kalamayız. Bir süreç içinde mutlaka bu karanlık taraflarımız aydınlığa kavuşur.


Sevgili okurlar, sizleri soyut kavramlarla oldukça yorduğumu hissettim birden. Ancak bu konuya dair sizlerle önümüzdeki hafta çok güzel bir örnek oluşturan ‘ Stefan Zweig’’ın bir eserinden bahsetmek istiyorum. Yazar intihar etmeden hemen önce yazdığı eseri olan ‘satranç’ isimli uzun öyküsünde bu konuyu oldukça başarılı bir şekilde işlemiştir. Sizlerle önümüzdeki hafta bu eseri paylaşmak istiyorum.


Şimdi gelin düşünelim bu konular üzerine bu hafta, farkındalık olmadan yaşamak ve karanlık yönlerimizle yüzleşmek, onları kabul etmek ve sonunda da kendimizi ne olursa olsun, aydınlık ve karanlık yönlerimizle tamamen sevmek!


Mutlu haftalar dileklerimle!