Doğuştan itibaren, hayat elinize çeşitli malzemeler verir...

Bunlar fiziksel ve içsel özelliklerinizi oluşturur. Kimi insan kısadır, kimisi uzun. Kimisinin müziğe yeteneği vardır, kimisinin matematiğe. Kimisi yapı olarak sosyal olamayı sever, kimisi kendi başına vakit geçirmeyi.

Sonra, bu doğuştan gelen malzemelerin üstüne, içine doğmuş olduğunuz aile, çevre, topluluk, ülke ve dünyanın o zamandaki durumlarından gelen deneyimler de eklenir ve, siz şekillenip, ortaya çıkarsınız.

Kimileri ne istediğini bilir. Kimileri ise ne istemediğini...

Her durumda, ne istediğiniz üzerine yoğunlaşmanız daha iyidir. Çünkü neye dikkatinizi verirseniz o büyür. Bahçenizde güllere dikkatinizi verip, onları sularsanız güller büyür. Çalılara dikkat edip, çalıları sularsanız; çalı büyütürsünüz.

Eğer ne istediğini, net bir şekilde bilen insanlardan değil iseniz; hayatınızı sahte, ve genellikle de başkalarına ait olan emellerin peşinden koşarak geçirebilirsiniz. Bu emellere ulaşabilirsiniz ama, her birine ulaştıktan sonra, saatlerce çabalayıp, bir dağa tırmanan, lakin, oradaki manzarayı sevmeyen bir insan gibi, hüsrana uğrarsınız. Yalnış dağa tırmandığınızı fark edersiniz.

Hayatımız bize, onu boşu boşuna geçirelim, ya da, her gelen bir dalga ile başka bir tarafa savrulalım diye verilmemiştir. Bunların olduğu zamanlar da olur tabi ki; kimi zaman boş boş oturmanız ruhunuzun ihtiyacıdır. Kimi zaman ise, dalgalar ile, bir nehir misali, hiç karşı koymadan akmanız, savrulmanız gerekir.

Dünya’ya varışımız itibariyle, tüm benliğimizin kalben arzuladığı, bir takım hayaller vardır. Gökteki yıldızlara bakıp, bir gün uzaya yolculuk yapmayı hayal eden çocuk, bilmez bunu neden yaptığını, içinde bir pusula ile Dünya’ya gelmiş olduğunu. Bir mıknatısın çekimindeymiş gibi, devamlı kimi ilgi alanlarına doğru çekildiğini. Uzaya giden ilk Afgan astronot, Abdul Ahad Mohmand biyografisinde, çocukken, devamlı gökyüzünü seyredip, nasıl bir gün muhakkak oraya gidiyor olacağını, hayal ettiğini anlatır.

Sizin de çocukluk emelleriniz var mıydı? Bu emelleri şimdi hatırlıyor musunuz? Bu emellerin kaç tanesine yakınsınız? Ya da kaç tanesinden, ben yapamam diye uzaklaştınız?

Sevdiğiniz şeyleri yaptıkça hayat enerjiniz artar. İç pusulanızı, yani kalbinizin arzuladığı şeyleri takip ettikçe, hayatınızın bir anlamı olur. Özellikle de, bu arzular çevrenize bir fayda getiriyor ise, bir ihtiyaç gideriyor ise...

Hepinize kalb pusulanızı takip ettiğiniz günler diliyorum.

Bu hafta yine sizlerle buluştuğum için çok mutluyum. Daha iyiye doğru, yol aldığımız haftalarda, ‘Sağlık Zenginliktir’ ve ‘Mutlu Bebek, Mutlu Aile’ temalarında, yine heyecan ile buluşmak dileğimle…

Bir sonraki buluşmamıza kadar keyifle ve sağlıcakla kalın…

TUBA KARACALAR MANDEL KİMDİR?

Bioenerji Şifacılığı, Kraniosakral Terapi, Neuro Linguistic Programming (NLP), Hipnoz ve Şamanizm dallarında uzman olan Tuba Karacalar Mandel, 20 yılı aşkın bir süre, Londra’da danışman olarak çalışmış ve, tüm bu disiplinleri, kendine özgü bir şekilde entegre ederek Transformasyonel Şifa adlı bir yöntem geliştirmiştir.

2015 yılında ŞifaHouse’u kuran Tuba Karacalar Mandel, ‘Sağlık Zenginliktir’ ve ‘Mutlu Bebek Mutlu Aile’ vizyonları altında, bireysel seanslar, eğitimler ve aylık gurup toplantıları ile ŞifaHouse’da servis vermektedir. İngiliz meslek odalarından, The Healing Trust’ ve ‘Craniosacral Therapy Association (CSTA)’ nın profösyönel üyesidir.

Evli ve bir çocuk annesi olan Tuba Mandel, Londra, İstanbul ve Gelibolu’da yaşamaktadır. Yukarıdaki uzmanlık eğitimlerine ek olarak, İstanbul Teknik Üniversitesi, İşletme Mühendisliği ve University of Westminster, Fotografçılık ve Multimedya bölümlerinden mezundur. Fotoğraf çalışmalarında ve sergilerinde daha çok psikoanalitik içeriğe yoğunlaşmıştır.

Bireysel seanslar, Aylık Bioenerji ve Transformasyonel Şifa buluşmaları, Uygulamalı Bioenerji Eğitimleri, ve Aile Dizimi Çalışmaları hakkında bilgi almak için lütfen www.sifahouse.co.uk web sayfasını ziyaret ediniz.