İngiltere son günlerde “heykelle yatıp, heykelle kalkıyor” diyebeleciğimiz bir tartışmanın ortasında.

Koronavirus salgınına karşı zamanında ve yeterli tedbirleri almayıp, “Sürü Bağışıklığı” ile aşmak isteyince, ölüm vakalarında Avrupa’nın lideri ve ABD’den sonra Dünya’da ikinci olan Birleşik Krallık bu kargaşa içinde bir de heykel tartışmasıyla uğraşıyor.

Uğraşıyor, çünkü ABD’de bir polisin gözaltına almak istediği siyahî George Floyd’u nefessiz bırakarak öldürmesi sonrasında, kasırgaya dönüşen ırkçılık karşıtı rüzgar, İngiltere’de heykeli dikilenlerin geçmişini hatırlattı.

Sömürü tarihi ile bilinen İngiltere’nin her tarafındaki “kahramanlaştırılmış” köle tacirlerinin heykellerinin varlığını tartışılır hale getirdi.

Kitabelere yazılan övücü hikayeler, üzerine yerleştirilen sütunların büyüklüğü, sağlamlığı insan tüccarlarının geçmişteki lekelerini örtmeye yetmedi.

Çünkü, bilgi ve iletişim çağı, uydurulmuş hikayelerin üzerindeki cilayı silip attı.

Gösterilen tepkiler sadece George Floyd’un göz göre göre ölümüne sebep olan polis memuruna değil; Asırlardır üzeri örtülerek normalleştirilmeye çalışılan ırkçılığa karşı bir başkaldırı aslında.

ABD’de yaşanan bir olaya gösterilen tepki, dünyanın farklı coğrayalarında dalga dalga yayılırken, en fazla da İngiltere’de hissedilmesinin nedeni, bu ülkedeki “sahte kahramanların” çokluğunu da gösterdi.

Londra başta olmak üzere ülkenin önemli kentlerinde günlerdir devam eden ve kimi ırkçıların heykellerinin sökülüp nehre atılmasına kadar varan tepki seli, ülkenin yöneticilerini ciddi şekilde endişelendirdi...

Başbakan Boris Johnson’ın, ırkçılık karşıtı göstericiler için “haydut” benzetmesi ve “Tarihimizi Sansürlemeyemeyiz” savunması, sömürgeci zihniyetini normalleştirmenin gerekçesi olamıyor artık.

İngiltere tarihinin önemli şahsiyetlerinden biri olan eski Başbakan Winston Churchill’in heykelinin de hedef alınmasına içerleyerek, “Haydutlar protestoları amacından saptırdı. Binlerce mil uzaklıktaki bir başka ülkedeki olaya gösterilen tepkiyi anlamsız buluyorum” diyen Johnson'ın tavrı, ülkenin başbakanı olarak anarşi ve kargaşaya karşı tavır olarak anlaşılabilir ancak, geçmişi ile yüzleşmeden toz pembe ülke yönetme devrinin geride kaldığını da biliyor olması gerekir.

Bugünün iletişim atmosferinde elbette anarşi ve karkaşa savunulamaz.

Elbette vuran, kıran bir anlayışı desteklemek söz konusu bile olamaz...

Ama, kimi kara lekeler sadece sonradan üretilen hikayelerle örtülemediği gibi, her zaman siyahı beyaz gösterme zamanı da tıpkı sömürü anlayışları gibi tarihin derinlikleri kaldı.

Şimdi insanlar tartışıyor...

Şimdi insanlar sorguluyor...

Şimdi insanlar medeni sınırlar içinde hesap soruyor.

Eğer bu tepkilere sessiz kalırsanız, tartışmazsanız, halȃ ırkçılığı savunanları  cesaretlendirmiş olursunuz.

İnsan ayrımını meşrulaştırırsınız.

İnsan ticaretiyle servet edinenlerin şöhretini normalleştirirsiniz.

Bugün olduğu gibi ırkçı, insan hakları karşıtı güçlerin de meydanlara çıkması için cesaretlendirmiş olursunuz.

Sonra da gece yarılarında heykelleri çelik zırhlı kutularla kaplamak zorunda kalırsınız.

Şimdi yaşanan da budur.

Irkçılık karşıtlarına tepki olarak meydanlara çıkan, çıkmaya hazırlanan aşırı sağcılar sebebiyle, Londra Belediyesi ve birçok kentin yerel yönetimleri son günlerde apar topar heykel koruma tedbirlerine yöneldiler.

Durum o hale geldi ki, “kahramanlığı” ile övülen  ülkenin eski başbakanı Winston Churchill’in de aralarında olduğu, ülke genelinde ırkçılık karşıtlarının hedefi olan 37 heykelin listesi yansıdı İngiliz medyasına.

Kral I. Charles’in heykeli de korunmaya alınanlar arasında.

Irkçılığı hatırlatan heykellerin kaldırılması gerektiğini savunan Londra Belediye Başkanı Sadıq Khan’ın ekipleri protestoculardan heykelleri korumak için gece yarılarına kadar çalışmak zorunda kaldılar...

İnsanlar, hergün yüzlü rakamlarla hayatını kaybeden yakınlarına üzülürken, bir de ırkçı polislerin dizleri altında can verirse, düne kadar kimsenin bilmediği Minneapolis’ten sıçrayan ‘cıngı’ (ateş parçası) Londra’da, Bristol’de ve Britanya’nın her köşesinde aleve dönüşüp, heykelleri yakar.

Bugünlerde İngiltere’de yaşananlar tam da bu.

13 Haziran 2020, Londra