LONDRA - Birleşik Krallık hükümetine sunulan ve koronavirüsün daha fazla bulaşmasını önlemek için ağız maskelerinin yaygın kullanımını savunan bir rapor bilim insanlarını ikiye böldü.

Kraliyet Cemiyeti’nin bir araya getirdiği çok disiplinli grup DELVE’ye göre ev yapımı olanlar da dahil olmak üzere ağız maskeleri, Kovid- 19’un yayılımını azaltmada “önemli bir araç” olabilir. Delve’in pazartesi yayımlanan raporu fiziksel mesafenin mümkün olmadığı kalabalık toplu taşımalar, alışveriş mekanları veya çalışma alanları gibi ortamlarda ağız maskelerinin yaygın olarak kullanılmasının bulaşmayı azaltabileceği sonucuna vardı.

Hükümetin bilimsel danışma grubu Sage’e sunulan öneri “maskelerin kullanıcının korunmasını amaçlayan standart kullanımının aksine” ağız ve burnu kapatmanın semptom göstermeyen taşıyıcılardan hastalık bulaşmasını engelleyebileceğini öne sürüyor. Rapordaki sonuçlar öksürük ve hapşırmanın yanı sıra konuşarak ve nefes alarak da üretilen bulaşıcı damlacıkların bulaşmada önemli bir faktör olmasına ve kumaş maskelerin bu tür parçacıkların salımını kısmen azaltabileceğini gösteren kanıtlara dayanıyor.

Fakat rapor diğer bilim insanlarınca şüpheyle karşılandı. Bu bilim insanlarının birçoğu kanıtların böyle sonuçlara ulaşmak için henüz yeterli bir zemin oluşturmadığından korkuyor. University College London (UCL) Epidemiyoloji ve Halk Sağlığı Bölümü’nden Dr. Antonio Lazzarino “Bu bir araştırma değil. Bu, anekdot niteliğindeki klinik olmayan çalışmaların sistematik olmayan bir incelemesi” dedi ve ekledi: “Milyarlarca insanı kapsayan kamu müdahalelerini uygulamadan önce gerekli kanıtların, ideal olarak popülasyon düzeyinde rastgele yapılmış, kontrollü deneylerden veya en azından karşılaştırma gruplarıyla yapılan, gözleme dayalı takip çalışmalarından elde edilmesi gerekir. Bu, maske takmanın olumlu ve olumsuz etkilerini niceliğe dökmemizi sağlayacaktır.” Dr. Lazzarino ayrıca, “Kovid- 19’a dair bildiklerimize dayanarak maske takmanın olumsuz etkilerinin olumlu etkilere ağır bastığını söyleyebiliriz” diye konuştu.

UCL Hastanesi’nden Dr. Ben Killingley, “aşırı iyimser” raporun büyük oranda viral damlacık saçılmasına ve maskelerin süzme etkinliğine dair “mekanik” verilere odaklandığını, halbuki gerçek dünyada ağız ve burun kapama çalışmalarının sağlık hizmeti veren ortamlar dışında iç açıcı sonuçlar vermediğini söyledi. “Bunun nedeni muhtemelen mikroplu eller gibi başka bulaşma biçimlerinin daha önemli olması ve ağız maskelerini doğru kullanmanın zorluğu” diyen Dr. Killingley bir pandemi esnasında veya yeni bir virüsün olduğu durumlarda ağız maskesi çalışmasının yapılmadığını söyledi ve ekledi: “Bu, ağız ve burnu kapatmanın yardımcı olmayabileceği anlamına gelmiyor.Ancak yine de raporun ağız ve burun kapamayla ilgili mevcut kanıtları dogru sekilde sunmadığını düşünüyorum.”

Oxford Üniversitesi Nuffield Temel Bakım Sağlık Bilimleri Bölümü’nden Profesör Trish Greenhalgh, “Seçkin bilim insanlarından bekleneceği gibi raporun dayandığı temel kanıtlar daha fazla araştırmanın gerektiği alanları da gösterecek biçimde titizlikle incelenmiş ve sunulmuş” dedi. Örneğin bazı kişilerin hiç semptom göstermeden virüsü yaymaya devam edip edemeyeceği, maske takılması önerilerinin maruziyet riskine (mesela otobüs şoförlerine ya da köpek gezdirenlere) göre değişmesi gerekip gerekmediği ve maskenin rahat olmasının ne kadar önemli olduğu meselelerini titizlikle ele alıyor.

Dr. Greenhalgh şöyle ekledi:

“Böylece sıradan yurttaşların ağız ve burunlarını kapamasının ülkenin yavaş yavaş tecritten çıkmasına yardım edecek kilit bir strateji olduğu argümanına ağırlık kazandırıyor. Raporda değinilmeyen mevzulardan biri ise maskelerin halk tarafından yaygın kullanılmasının sağlık çalışanları için tıbbi maske stoklarının tükenmesine sebep olabileceği tehlikesi. Tıbbi maskelerin sağlık hizmeti verilen yerler dışında kullanılmasına gerek yoktur. Kumaş bir maske ise çok iyi koruma sağlar ve kullanımı da daha rahattır” Fakat Reading Üniversitesi’nden hücresel mikrobiyolog Dr. Simon Clarke raporun “ne kadar ilginç olsa da ağız maskelerinin kullanışlılığına dair anlayışımızı kavramsal açıdan ilerletmekten ziyade bir dizi mevcut fikri temsil ettiğini” söyledi.

Dr. Clarke, “Yeni kanıt sunmada yetersiz kalıyor ve maskelerin ve ağız-burun kapatmanın insanların davranışında olumsuz etkileri olabileceği ihtimalini ele alan uyarı prensibini fazla lakayt biçimde reddediyor” dedi. Her iki taraftan da daha fazla kanıt sunulmadığı müddetçe bütün tavsiyeler ancak fikirlere dayandırılabilir.

(olaygazete.co.uk)