İmparator Neon

Pazarlama ve reklam dünyasının kitle iletişim İmparatoru ‘Neon’ Dijital medya sektörüne hükmediyor. Bu sektör, yüksek teknolojinin katkısıyla; halkla bütünleşiyor.

Yanıp sönen, kıpır kıpır, renkli, hareketli neon ışıkları, ışıl ışıl şehir manzarasına katkıda bulunmakla beraber, şimdi reklam pazarının da yıldızı konumunda. Hem gündüzümüzü, hem gecemizi, hem de geleceğimizi parlatıyorlar.

Firmalar, insanların teknolojiyi ne kadar çok sevdiklerini bildiklerinden  midir bilinmez; bu sevginin ve bağlılığın da çift taraflı bir anlam taşıdığını da fark ettiler. Sonuçta teknolojinin soğuk, samimiyetsiz yüzü gitti; insana hoşnutluk veren bir taraf geldi. Çok hızlı bir şekilde değişen o eski  pazarlama yöntemlerini düşününce, şimdi  o zamanlardan ne kadar uzak, ne kadar da uzağız...

Dijital uygulamalar şimdi firmalar için adeta kazanılmış bir zafer. Dijital medya ürünleri; müşteri deneyimini arttırmak için dikkat çekici ve sürükleyici bir işlevselliğe sahip. Uygulamaların farklı bir iletişim ortamında, müşteriyi memnun ve meşgul etme,  aynı zamanda da pazarlama etkinliği yaratma amacına hizmet etmesi, her iki tarafında gönlünü feth ediyor.

İnteraktif iletişim, teknolojinin katılımıyla seviye atladı. Dijital medya; konuşuyor, konuşturuyor. İnsan iletken bir varlık değil mi?

AVM ‘ler, caddeler, metro istasyonları interaktif platform ekranlarının meydanları oldu. Bazen boğucu kalabalıkta, bazen de sakin durgunlukta; bir merdiven çıkışında, bir koridorda kesinlikle fark edilebilen bir hareketlilik ve parlaklıkta dijital ekranlarla karşılaşıyoruz. Bir sebeple ilgisiz kalamıyoruz. Çünkü bu sebebi yaratan, dijital ekranların son derece herşeyi sevdiren bir havası olması. İster serüvene yatkın olun,  ister olmayın; ekranların, dikkat çekici yönlendirmesinden kaçamıyorsunuz. Sanki ' İmkanı yok bırakmam' diyor, bizi alışveriş telaşımızdan veya gevşek bir yürüyüşten uzaklaştırıp, sunduğu şeylerin içine dahil ediveriyor.

Duyularımıza -itirazsız- hitap eden, insanı katılıma yönelten dijital medya ekranları umursamadan geçmek noksanlık hissini yaratıyor. Reklam amacını ulaşıyor, merak uyandırarak, nefsinizi zorluyor.

Dünya da dijital medya sistemlerinin birçok acayip örnekleri var. Japonya'da en işlek caddenin köşesinde, dijital ekranda animasyon yani 'anime' karakterle karşılıklı konuşabiliyor ürünle ilgili veya ilgisiz sorulara yanıt alabiliyorsunuz. Bildiğimiz stand hosteslerinden farklı olarak sizi deneyime çağrıyor. Bunu elbette ki mükemmel akıllı bilgisayar yazılımları sayesinde gerçekleştirebiliyor.

Tiyatro için tanımlanan ' İnsanı insanla anlatma sanatı' sembolik olarak digital sanat düzeyinde  gösteriliyor diyebilir miyiz? Tabi ki bambaşka amaçla...

Yine Tokyo'da  bir metro istasyonunda, sensörlü ve dokunmatik dijital ekran cinsiyetinizi ve yaklaşık yaşınızı tahmin edip; size uygun olan ürün reklamını gösteriyor ve reklamı izlemenizi sağlıyor.

Bir başka çeşit örnekte İngiltere'de bir deterjan markasının alışveriş merkezinde dijital ekranla oluşturduğu tanıtım:

http://www.youtube.com/watch?v=q6F0kyUT4ec

 

Alışveriş merkezinde dijital ekranın sunduğu oyunla oynayan, ekranın verdiği ışık ve gölge oyunlarıyla eğlenen, koşup, çarpışan çocuklar görüyoruz. Sevimli bu ortamda, markaya yakınlık duymamak mümkün mü?

Firmalar açısından hem yazılım hem de donanım tarafından bu uğraşa gerçekten değiyor.

Büyülü, yaratıcı, eğlenceli  dijital örneklerle parlıyor. Bu yeni teknoloji  bize şatafatıyla gerçekten cezbedici geliyor;  hatta bu teknoloji  'yakıyor!'.