İlgili Makama;

Bugün Ne Giysem’


Çok değil bundan 10-12 yıl kadar önce çoğu belediyelerin ‘halk günü’ vardı. O gün geldiğinde

semtiyle, mahallesiyle, çevresiyle ilgilenen vatandaşlar; sıkıntılı oldukları konuları, belediye

başkanıyla birebir konuşarak iletmeye çalışıyordu. En kötü ihtimalle vatandaş, şikayet veya dilek

kutusuna sıkıntısını dilekçe yazarak, form doldurarak dile getiriyor; yanıt bekliyor, bekliyordu.


Kağıt bazlı,  irtibat ağır basıyordu. ‘Kırtasiye işleri’ denecek kadar insanı söylediğine de söyleyeceğine de pişman ettiren girişimlerdi. Ne yazık ki  halen bu uygulama var, hatta bir de ‘Arzu Halciler’ var. Belediye, adliye gibi resmi kurumlarda ve özel kurumları da dahil edebiliriz; resmi yazı diliyle belli bir para karşılığında dilekçe yazanlar. ‘İlgili Makama’ diye başlayan, arzlarla ve ricalarla biten cümleler bulunan tek sayfalık kağıt...


Kamu  kurumlarında memurlarla işimiz çabuk görülsün diye girilen kişisel sohbetlerden;  İnternet, web siteleri, e-mail döneminden sonra tüm iletişim kurallarını değiştiren sosyal medya mecraları Facebook, Twitter..


Şüphe yok ki halkla ilişkiler bu sayede katlanarak gelişiyor. Yönetimlerin sosyal medyada var olması, insanların yaşamlarını iyileştirmek için tasarlanmış bir kamu hizmeti de olacağını görmek gerekir.


Bürokratik sisteme karşı; İnternet, kuşkusuz halkla kurum arasında tüm fonksiyonların kolaylaştığı bir ortam oluşturdu. Kamu kuruluşları, yerel yönetimler tarafından sosyal medyanın da yüksek kullanımı etkin bir platform sağlıyor.

Bu platform, esnek bir iletişim sunuyor. Aynı zamanda kurumların sosyal medya deneyimi sorgulanmasına yol açıyor. İnternet yazışma dilinin konuşma diline dönüşmesi, iletişimde samimiyeti arttırdı. Çünkü iletişimde içtenlik gerektiren en önemli ve geleneksel form olan yüz-yüze iletişim, bu sayede modern yapıda da kullanıma geçti. Artık anlık iletiler yüz-yüze iletişimi aratmıyor.


Telefonla konuşma biçimi bile yıllarca nesilden nesile bir terbiye olarak öğretildi. Şimdi İnternet yazışma dilinde yaşanan devrime yetişebilmek ise her kurumun harcı değil. Özellikle bu kurumların değişime ne kadar dayanıklı oldukları düşünülürse...

Sosyal medya uyumuyor, yorulmuyor, 7-24 saat açık. Bu noktada kurumların kendi işlevliliğini de canlı tutmasına teşvik edici, faydalı bir araç olmuş oluyor.


Sosyal medya halk ile kurum arasında, mesajlar sohbet havasında...

İstanbul Kadıköy Belediyesi’nin tweetleri bu noktada başarılı bir  kamu iletişim örneği oluşturuyor. Görünen o ki;  kurum mesajları sohbetle birlikte kişiselleşmiş durumda. Belediye iletileri, zekice tasarlanmış, güncel mizahi öğelerle birlikte etkisini devam ettiriyor.

Belediye’nin mesajları, vatandaşlar tarafından gönderilen kişisel mesajlara kişisel yanıt gibi görünüyor.


Örneğin: Kadıköy Belediyesi'ni sevdiğini söyleyen takipçisine cevap olarak "biz de size karşı boş değiliz" diyebiliyor ya da Kadıköy’de bir parkta erkek arkadaşıyla ayrıldığını bir daha Kadıköy’e gelmek istemediğini söyleyen takipçisine de ‘ Sorunun üzerine gidilmeli, parkta oturmalı’ diyor.
 

Kadıköy Belediyesi’nin nice mesajları kucak dolusu sevgi yüklü. Belediye seçimlerinde değerlendirilecek bir vatandaşlık sevgisi… ‘Tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır’ misali; belediye, takipçileriyle olan ilişkisini derinleştiriyor. Her türlü eleştiriye, her türlü iletiye takipçileriyle devamlılığını sağlamak üzere inşaa ediyor. Çünkü ilişki bağlarının sürdürülebilir olması için tam, birebir bir iletişim olması gerektiğini çözmüş bir belediye.

Bu sayede kendi kurumsal özelliğini, kimliğini kişiselleştirirerek halkla ilişkilerini geliştirmeyi amaçlıyor.


Güçlü ve kalıcı iletişim, belediyenin geleceğinde işine yarayacak bir garantidir; güvendir.
Sosyal medyanın desteği  bu konuda çok önem kazanmıştır. Takipçilerinin ilgisini kaybetmemek, karşılıklı anlayıştan geçiyor. Takipçilerine karşı ‘Red etme, yok sayma’ gibi tutum gözlenmiyor. Ne kadar  hassas denge olabileceklerini farkındalar.


İnce sanal duvarı yıkmamak için çok fazla nedeni olan yönetimler sevgi saygı gibi erdemleri iyi değerlendirmek zorundalar.


İşin sırrı sabırlı olmak belki de.


Karşılıklı ilginin sürekliliği kamu iletişiminde yıllardır arayıp da bulunamayan iken; şimdi sosyal medya sayesinde kurulabiliyor. Beklenenen ilgiye karşılık  ‘Parmaklarını dahi kıpırdatmıyorlar’ sözü yalan oldu.


Bizler de çok değiştik ama...Facebook, Twitter gibi sosyal medya araçlarıyla birlikte; ‘yepyeni’, ‘bambaşka’  vatandaş haline geldik.


Bir kamu kuruluşunun Twitter hesabına ‘Hava nasıl olacak, Bugün ne giysem?’ diye mesaj atmanın rahatlığı olduktan sonra, ilgili makamın vereceği yanıt ‘ Deli misin, nesin, bunca işimizin arasında’ diye yanıt veremiyor olması ne kadar ince hesaplarla dolu….