İKTİDARDA BÜYÜK KAVGA

Adını söylemeyeyim, Başbakan’a en yakın gazeteyi biliyorsunuz..    Pazar günü Finans sayfasını açtım..  Akaryakıta, otomobile, konuta, içkiye yapılan zamları duyuran habere atılan başlık şu..
Yanlış yönet halka ödet..
Dokuz sütuna..Üç de fotoğraf koymuşlar.. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın..
Memleketi yanlış yönetmişler, halka ödetiyorlarmış..
Vay anasına dedim..
Gazetenin adına bir daha baktım.. Evet o.. Başbakan’a en yakın olan gazete..
AKP’ye demiyorum..
Hükümet’e demiyorum..
Başbakan’a en yakın olan gazete diyorum..
*
Yanlış yönet, halka ödet altında şu cümleleri yazmışlar..
Haber şöyle..
“Ali Babacan, Erdem Başçı, ve Mehmet Şimşek’in yanlış politikaları sonucu ortaya çıkan zam gereği Türkiye’yi yeni bir sarmala daha sokuyor.  Özellikle akaryakıta yapılan zamların etkisiyle artan maliyetler enflasyona yansıyacak. Bu durum önümüzdeki günlerde Hazine ihalelerinden tüketici kredilerine kadar birçok alanda beklenen faiz düşüşüne engel olacak. Merkez Bankası da  enflasyon gerekçesiyle politika faizini indirmekte zorlanacak.”
Bu satırların üstüne de şu ara başlığı atmışlar..
Lobi bağıracak: Enflasyon arttı faizi artır..
*
Zamma iktidar açığını kapıyor, orasını burasını yamıyor diye bakmayın..
Kavga büyükmüş!..
Faizcilerle faize karşı çıkanların savaşıymış,,
Yaptıkları da şuymuş..
Aşırı sıkı para politikası uygulanmış, bu sebeple büyüme hedefinin altında kalınmış, dolayısıyla bütçe açık vermiş..
Bunu yapan kim?
İsmi zikredilen üçlü..
Başbakan’a en yakın duran gazeteye göre memleketi yanlış yönetmişler acısını bizden çıkarıyorlarmış..
*
Peki, Başbakan bu işin neresinde?
Yanlış yönetimin bedeline halka ödetenler içinde Başbakan da var mı?
Yokmuş!
Nereden anlıyoruz..
Tam yan sayfasında verilen haberden.. Başbakan büyümede freni kaldıracağız demiş.. Yani Babacan ile Başçı’nın uyguladığı politikaya karşı çıkmış.. 
*
Şu da varmış..
Başbakan’a en yakın gazetenin yazdığına göre; ekonomi yönetiminin vergi artışıyla vatandaşın cebinden aldığı 8.5 milyarın neredeyse yarısından fazlası Merkez Bankası’nın faizi yüksek tutması nedeniyle artan faiz ödemelerine gidiyormuş..
Yok artık mı diyeyim..
Yuh artık mı?
İktidarın ekonomi kanadı resmen bizi soyup soğana çeviriyormuş..
Daha bitmedi..
Şu notu da düşmüşler..
Toplumun yüzde 1’lik kesimi ve bir bölüm yabancı yatırımcının kazandığı fazla faizin faturası dolaylı vergilerin arttırılmasıyla tüm vatandaşlara çıkacak..
*
Başka söze gerek var mı?
Bunları yazan Başbakan’a en yakın gazete..

Balyoz’daki bariz faullerin nedeni

Balyoz davasını demokrasinin zaferi sayanların da.. Tamamen tezgah olduğunu söyleyenlerin de.. Türkiye’nin Nürnberg’i ilan edenlerin de ortak paydaları var: Bariz usul hataları yapıldı..
Gerçek şu.. Usul hatalarıyla asrın davası zedelendi.. Tartışmalı hale geldi..
Nedir bunlar?
BİR:  Darbe sonrası görevlendirme belgelerine adı yazılanlar da mahkum oldu.. Belki haberleri bile yoktu..
İKİ:  Lehte deliller iddianameye yansıtılmadığı gibi, mahkeme heyetiyle paylaşılmadı..
ÜÇ;  Mahkeme delil değerlendirmesi yapmadı..
DÖRT:  En önemli iki tanık dinlenmedi.. Biri dönemin Genelkurmay Başkanı öteki Kara Kuvvetleri komutanı idi.. Her şeyi bilen kilit isimlerdi..
BEŞ:  Emir verenle emir alan ayrımı yapılmadı.. Alt üst ilişkisi..
ALTI:  O tarihler de yurt dışında olan kişiler bile mahkum oldu..
Daha da sıralanabilir.. Uzatmaya gerek yok.. Davanın seyrindeki fauller bunlar..
*
Gelelim kilit soruya..
Bunları bizler görüyoruz da mahkeme heyeti görmüyor mu? Usul hatası yaptığını bilmiyor mu?
Bilmez mi?
Deliller ele alınmadan savcının esas hakkındaki mütalaasını vermesi de usul hatası.. Göstere göstere faul...
*
Bütün bunları alt alta koyunca bu hataların bilerek yapıldığı kanısı doğuyor.. Niye peki?
Topu Yargıtay’a atmak için!..
Bence mahkeme işin içinden çıkamadı, bu yöntemi seçti.. Bile bile usul hatası yaptı!..
Bundan sonra olacakları söyleyeyim..
Yargıtay büyük bir ihtimalle verilen kararları usulden bozacak..Mahkeme usul hatalarını giderip yeni bir karar verecek.. O yeni kararla bir kısmı tahliye olacak, bir kısmı beraat edecek.. Dosya yeniden Yargıtay’a gidecek.. Mahkeme belki başka usul hataları yapacak..
Bariz fauller.. Yargıtay yeni bir karar daha verecek, falan filan..
Türkiye çok uzun süre 2003 yılında darbe planı yapıldı mı yapılmadı mı öğrenemeyecek?  
Tartışması da hiç bitmeyecek..
Çünkü bitmesi istenmiyor..  Gördüğüm bu..

Ete soğan doğrama vakti

Bu işler gazete sayfalarına döküldüğünde, savcılık devreye girip soruşturma açıldığında mikrofonlar Hilmi Özkök ’e çevrilmişti..
Dönemin Genelkurmay Başkanı idi..
Komutanların darbe yapma isteğine karşı çıkmıştı.. Geçit vermemişti..  Ankara’daki toplantıları da İstanbul’daki semineri de bilen en yetkili kişiydi..
Soruldu..
Kasaptaki ete soğan doğramam dedi..
*
Aradan iki yıldan fazla zaman geçti.. Et kasaptan alındı, mutfağa getirildi, marine edildi, jülyen  kesildi, veya kuşbaşı yapıldı, sıra soğana geldi..
Özkök hala soğanı doğramıyor..
İleri de diyor; ileride konuşacakmış, değerlendirme yapacakmış..
Yani soğanı doğramayacak
İyi de..
Etin bekletme süresi var.. Ya et kokarsa!.. Soğanı doğramaya hacet kalmazsa..
Sordum soruşturdum tam vaktidir dediler..
Soğan doğrama zamanıdır..
Dönemin Genelkurmay Başkanı’na duyurulur..
Et hazır soğanı bekliyoruz..

(Milliyet gazetesinden alınmıştır)