İktidar, Özel’in blöfünü görmeli

Yanılmıyorsam, mevzuyu ilk gündeme getiren, yine MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli olmuştu. İmamoğlu Suç Örgütü yargılamasının televizyonlardan canlı yayınlanmasını önermişti.

Sonra, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, konuyu bir ‘blöf’ üslubuyla dillendirmiş; yargılamanın televizyonlardan canlı olarak yayınlanmasını talep etmişti. Arada bir CHP cenahından bu konuda ‘yarım ağız’ çağrılar da yapılmadı değil.

Cumhur İttifakı’nın AK Parti kanadı, bu konuda sessiz kalmayı yeğledi. Olur olmaz her konuda, hatta üstüne vazife olmayan meselelerde dahi beyanat vermeyi seven Adalet Bakanı Yılmaz Tunç dahi bu mevzuya doğrudan girmeye yanaşmadı.

MHP Genel Başkanı Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli, İmamoğlu Suç Örgütü iddianamenin mahkemeye sunulduğu ve yargılamanın ayak seslerinin gelmeye başladığı bugünlerde yaşanan sessizlikten rahatsız olmuş ki, son TBMM Grup konuşmasında bir kez daha konuya doğrudan girdi.

Evet, Adalet Bakanı bile konuyu ‘teğet geçmeyi’ yeğliyor; topu Ceza Muhakemeleri Kanunu’na atıyor.

SUÇ SERBEST, İFŞASI YASAK

Doğrudur… Bu ülkede suç işlemek serbesttir; fakat suçluların görüntüsü, ancak buzlanmak suretiyle ekranlara getirilir. Suçlular yaptığıyla böbürlenirken, ‘masumiyet karinesi’ ayaklarına, zanlı isimleri, ancak baş harfleriyle zikredilir.

Bakınız, binlerce sayfalık iddianame, yüzlerce tanık ve itirafçı, binlerce sayfalık belge, rapor, baz çakışması kayıtlarına rağmen, Ekrem İmamoğlu etrafında şekillenen sayısız yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, irtikap ve bilumum yüz kızartıcı suçlardan söz ederken, bizler dahi iddianameye gönderme yapıyor veya ‘iddia edilen’ şerhini düşüyoruz.

Tekrar somut konumuza dönelim. İmamoğlu Suç Örgütü’nün yargılanacağı duruşmaların, televizyonlardan canlı yayınlanması konusunda, CHP’nin bir blöfü var; MHP Lideri de meselenin ‘kuyruğunu’ bırakmıyor.

Evet, mevcut durumda değil canlı yayın yapmak, duruşmalardan tek bir kare görüntü bile yayınlamak suç. Garibim karikatüristler, mahkemede kimin hangi noktada durup, suratının nasıl şekil aldığını ‘robot resim gibi’ çizerek, ahaliye duruşma hakkında görsel bilgi sunmaya çalışıyor.

Peki niye? Bu sorunun doyurucu bir cevabı olduğunu sanmıyorum. Konu, ‘kanun böyle’ kolaycılığına varıyor. Ki, Sayın Adalet Bakanı da aynı yolu seçti.

‘ADINA’ HÜKÜM TESİS EDİLEN TÜRK MİLLETİ

MHP Lideri Dr. Bahçeli, sözün açığını beyan ediyor: Zanlılar bellidir, ifadeler ve itirafçılar bilinmektedir… Türk milleti olan biten ne varsa görüp öğrenmelidir!”

Evet, Türk Milleti, EKOSİSTEM’e getirilen suçlamaları da, tanık ve itirafçı ifadelerini de, sunulan bilgi, belge ve raporları da ve dahi sanıkların savunmalarını da birinci elden öğrenmelidir.

Çünkü mahkemelerimiz, tüm kararlarını ‘Yüce Türk Milleti adına’ veriyor.

Şimdi kalkıp, “Efendim, duruşmaların aleniyeti ilkesi, yargılamanın yapıldığı mekâna giriş hakkını kapsıyor; duruşmalardan kayıt alınmasını veya canlı yayınlanmasını kapsamıyor…” kolaycılığına sapmanın gereği yok.

Şunu kabul ederiz; CHP ve yönlendirdiği kitle, mugalataya (demagoji), iftiraya, saptırmaya, çarpıtmaya, kelimeleri cımbızlayarak bağlamından saptırmaya ve dahi kuru gürültüye ziyadesiyle teşnedir.

Dolayısıyla, duruşmaların canlı yayınlanması, işin mecrasından saptırılıp, siyasî bir şova dönüştürülmesi riski hayli yüksektir.

Bu noktada, Türkçemizin güzel deyimlerinden biri olan, “Ölmüş eşek kurttan korkmaz…” sözü aklımıza geliyor. Geçelim… Şimdi durduk yerde başımızı derde sokmayalım. İstanbul’un trilyonluk ‘nimetleriyle’ doymayanları, bizi gariban emekli maaşımız mı doyuracak?

CAZGIRLIĞI ÖNLEMENİN YOLU

Cumhur İttifakı partileri, meselenin muhtemel risklerini de hesaba katarak, Özgür Özel ve etrafından pompalanan ‘duruşmaların canlı yayınlanması blöfünü’ görmelidir.

Konu, istismara son derece açıktır. Kararı elbette mahkeme verecek. Fakat iddianamenin ortaya koyduğu suçlamalar, deliller, tanık ifadeleri ve bilhassa itiraflara baktığımızda, Ekrem İmamoğlu ve şürekâsının bu mahkemelerden ceza almadan kurtulması pek mümkün gibi görünmüyor.

Peki, mahkeme cezayı kestiğinde ne olacak? Özgür Özel ve tayfası çıkıp, ağzından köpükler saça saça haykıracak: “Sarayın mahkemesinin vereceği karar zaten buydu!...”

Bu pişkinliği, saptırmayı, yalanı, iftirayı engellemenin yolu nedir? Evet, duruşmaları Türk Milleti televizyonlardan canlı olarak seyretmeli; olan biten her şeyi görmeli, duymalı.

Kanımca izlenmesi gereken yol şöyle olabilir:

AK Parti TBMM Grubu, İmamoğlu Suç Örgütü yargılamaları ve benzeri mahkemelerin, Adalet Bakanlığı’nın onayı şartına bağlı olarak, kamu yayın kuruluşları marifetiyle canlı olarak yayınlanmasına dair düzenleme için bir kanun teklifi hazırlamalı.

Eşzamanlı olarak, CHP ve diğer tüm partilerin TBMM Gruplarına da çağrı yaparak, Meclis’te ortak bir toplantı gerçekleştirmeli.

O toplantıya bütün partiler, konuya dair kanunî düzenleme tekliflerini getirmeli. Tüm teklifler birleştirilip, Meclis’in onayına sunulacak bir kanun düzenlemesi metni hazırlanmalı.

Hazırlanacak metinde; duruşmaların yayınına dair onay süreci, gerekçeleri, hangi halleri kapsadığı, duruşmaların hangi bölümlerinin canlı yayına verilebileceği, başta spekülatif ve konuyla bağlamsız söylemler olmak üzere hangi hallerde canlı yayının kesilebileceği, yayınların çarpıtılarak yeniden yayınlanması ve sosyal medyada istismar edilmesi hallerinde ne gibi yaptırımlar uygulanacağına dair teknik ayrıntılar da belirtilmeli.

O BLÖF GÖRÜLMELİ

Neticede hazırlanacak kanun teklifi, TBMM’den hızla geçirilerek, İmamoğlu Suç Örgütü yargılamalarına yetiştirilmelidir.

Tekrar edelim:

İmamoğlu Suç Örgütü yargılamalarının, CHP ve etki alanındaki merkezlerce suiistimal edileceği, söylenecek her sözün bağlamı dışında çarpıtılacağı, mahkeme salonunun bir siyasî şov alanına döndürülmek isteneceği kesindir.

Elbette buna karşılık alınacak tedbirler, uygulanacak yaptırımlar da olmalıdır.

Bir de aksini düşünelim… Duruşmaların televizyonlardan yayınlanmadığı ve sanıkların hak ettikleri cezaları aldığını varsayalım…

O durumda CHP gediklilerinin ağzını torba yapıp büzebilecek bir ibrişim ipliği icat edildi mi?

Onca CHP’li itirafçıya rağmen, hâlâ çıkıp da meydan meydan dolaşıp, 4 bin sayfalık iddianamenin içinin boş olduğu yalanını, yüzleri hiç kızarmadan söylemiyorlar mı?

Duruşmalar yayınlanmadığı zaman, bu yalanları çok daha kolay ve iştahla söylemeyeceklerini kim iddia edebilir?

İktidar kanadı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in bu boş blöfünü görmeli, gereken resti çekmelidir.