Güzel Günler Göreceğiz...

Uzun zamandır bir dünya telaşı, bir yoğunluk, bir koşuşturma... Sürekli hedeflerimiz vardı, biri bittiğinde diğerini başlattığımız. Belki bazı hedeflerimize ulaştık ama çoğuna ulaşabilmek daha fazla çaba ve zaman gerektirdiğinden, ulaşamadık. Aslında çok kısa olan ama uzun süren bir hayat maratonuydu bu, kendimizi, sevdiklerimizi, yaşamayı ihmal ettiğimiz. Belki bazılarımız hala farkında değil aslında neleri yitirdiğimizin, bazılarımız ise sona gelmenin korkusunda. Daha yapacak çok şeyimiz var değil mi bu dünyada? Var tabii. Hayat devam ettiği sürece, olacak da.

Şimdi birçoğumuz, işlerimizi bırakıp evlerimize kapandık. Belki kenarda kötü günler için ayırdığımız üç beş kuruşumuz var, belki o da yok. Evlerinde çalışmaya devam edebilenler biraz daha şanslı. En azından maddi sıkıntı boyutunu yaşamamış olacaklar.

Belki sevdiklerimiz yanımızda, belki uzaklarda. Onlara yeniden kavuşabilmek için, sağlıkları için dualar ediyoruz, umut ediyoruz. Bu süreci yapayalnız atlatmak zorunda kalanlar da var, kimi kimsesi olmayanlar... Onları bu zamanlarda arayıp hal hatırını, bir ihtiyacı olup olmadığını sormak hepimizin boynunun borcu. Yaşlı, genç, hiç farketmez.

Her sabah uyandığımızda bu bir rüyaydı diye umud ederek uyansak da, kendimizi bir gerilim filmindeki oyuncular gibi hissetsek de ya da aslında, gözle görünmeyen bir virüs karşısında bile ne kadar aciz olduğumuzu anlasak da, bu günler de geçecek. Bu süreçte elbette hepimiz bazı düşüncelere dalıyoruzdur, hatalarımızı, ertelediklerimizi gözümüzün önüne getiriyoruzdur. Bunlardan; ırk, din, dil ayrımı yapmayan bu virüsün, bize de bunu öğretmiş olmasını temenni etmek. Yine, uzaklarda olsunlar, olmasınlar, şu an göremediğimiz, yanlarında olamadığımız sevdiklerimize ayıramadığımız zamanlar ve duyduğumuz pişmanlıklardan çıkaracağımız derslerin önemini anlamak düşüyor bize. Dahası da var mutlaka; katliamlar, savaşlar, adaletsizlikler, cinayetler, tecavüzler, para hırsı, kul hakkı, diye uzar gider...

Bu güne kadar zaman zaman dünyanın belirli bölgelerinde, bazı salgın hastalıklar, açlık başgösterdi, bunları hemen hemen hepimiz haberlerde izledik. Evet, izledik... Anlayabilen, hissedebilenlerimiz oldu mutlaka ama çoğumuz sadece izledik, anlamadık, hissedemedik. Şimdi tüm dünyayı saran bir salgınla hep birlikte mücadele ediyoruz, bu defa her ne kadar bizler bodrum katında da olsak hepimiz aynı gemiye bindik. Büyük dalgaların arasında birbirimize kenetlenmeye çalışıyoruz. Kimimiz denize düşecek, kimimizin kalbi bu heyecana daha fazla dayanamayacak ama çoğumuzun kurtulabilmesi için, tek ve en iyi yapabileceğimiz şey, birbirimizi korumak için evlerimizde kalmak ve hijyen kurallarına her zamankinden daha fazla dikkat etmek olacak... Çünkü gemiyi yönetenler ve en donanımlı bölümlerine sahip olanlar, zor anlarda alternatif kurtuluş yolları olanlar kadar şansımız olmayabilir.

Daha güzel yarınlar için #evdekal sağlıkla kal dünya...