Güneydeki seçimler, statüko ve AB


   Kıbrıs sorununun çözümü ve AB üyeliği mi?..
   Yoksa iki ayrı bölgede ve tanınmamış olsa da KKTC yönetimi altında yaşamak mı?..
   İçinde bulunduğumuz koşullarda Kıbrıs Türk Halkı’nın sağlıklı bir karar verebilmesi gerçekten çok zordur...
   Ekonomik kriz arttıkça, çözün istenci de artıyor...
   Mevcut düzende refah gelince, çözümsüzlük fikri daha ağır basıyor...
   Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar için doğru olan küçük bir adayı bölmek değil, birleştirmek, birlikte yaşamak, üretmek, satmak, kazanmak ve tüm nimetleri birlikte paylaşmaktır...
   Ne var ki; güneydeki faşist ırkçı yaklaşımlar değişmediği sürece bunu başarmak çok zordur...
   Türkiye’de ilk defa AK Parti iktidarı, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda tarihi bir adım atmıştı...
   Yıl 2004...
   Türk askerinin geri çekilmesini, yaklaşık 110 bin Rum göçmenin geri dönmesini sağlayacak bir çözüm şekline AK Parti iktidarı destek verdi...
   Kıbrıslı Türkler de Anavatan’ın gösterdiği yoldan ilerleyerek çözüm planına “Evet” dedi...
   Bu tarihi fırsatı tüm dünyanın bildiği gibi Rumlar reddetti...
   Güneyde gelecek ay seçim var...
   DİSİ lideri Nikos Anastasiadis büyük bir olasılıkla Cumhurbaşkanı seçilecek...
   Annan Planı’na “Evet” diyen Anastasiadis, göreve başlar başlamaz masasında iki kritik dosya bulacak...
   Bir tanesi ekonomik kriz ve Troyka’nın dayatmaları...
   Diğeri, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer tarafından hazırlanan Kıbrıs dosyası...
   Anastasiadis; iki fanatik partinin desteği ile iktidara geleceği için, 2004 yılındaki çizgisini koruyamaz...
   Yani Annan Planı’nı kabul edemez...
   Büyük bir olasılıkla Rum Halkı’nı, özellikle de koalisyon ortaklarını ikna edebilmesi için ‘Garantiler’ konusunda yeni tavizler isteyecek...
   Mevcut 3 garantörün yerine NATO garantisini talep edeceği iddiaları vardır...
   Önümüzdeki ilk 3 ay içinde gidişatı hep birlikte göreceğiz...
   Kıbrıs Türk Toplumu bu hassas süreçte birlik ve beraberliğini korumak ve olası bir çözüme hazırlanmak zorundadır...
   Hemen her alanda AB kurallarını uygulamak şarttır...
   Trafik ve yol güvenliği, tarımsal üretim, hayvancılık, kamu hizmetlerinde eşitlik ve adalet ilkesi, tarihi eserlerin korunması, sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi gibi konularda AB ile tam uyum için reform niteliğinde adımlar atılmalıdır...
   Örneğin tarım konusu...
   Üretimde daha bilinçli ilaç kullanımı, hormonlar ve verimlilik gibi konularda Avrupa Birliği üyesi ülkeler ne yapıyorlar?..
   Sebze ve meyve üretimi, hayvancılık, süt ve süt ürünleri ile et ve et ürünleri nasıl denetleniyor?..
   Bir de bizdeki korkunç trafik kazalarını düşünün...
   Ehliyetin en ucuz olduğu ülkelerden biriyiz...
   Araç muayenelerini 3 yılda bir yapmak suretiyle, tehlikeye davetiye çıkaran bir anlayışımız var...
   Yük ve yolcu taşımacılığında hiçbir kural yok...
   Hiçbir denetleme yok...
   Nereden bakarsak bakalım, AB’nin tüm üye ülkeler için şart koştuklarını birer birer Kuzey Kıbrıs’ta da hayata geçirmek zorundayız...
   “Param yok, lastiği yenileyemem” diye bir kural yoktur ve olamaz...
   Paran yoksa araç kullanmazsın...
   “Bana öğretmedikleri için bilinçsizce ilaç kullanıyorum” diyerek insanları zehirleyecek kadar ilaçla domates, ya da salatalık üretemezsin...
   Artık herşeyin kontrol altına girmesi gerekiyor...
   Bir gün mutlaka AB içinde olacağımızı bilerek ve inanarak hazırlıklı olmalıyız...


(Kıbrıs gazetesinden alınmıştır)