KOCAELİ - Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, "Türk Deniz Kuvvetleri denizlerdeki güç mücadelesinde envanterindeki denizaltılar ile etkin ve caydırıcı bir kuvvet olarak yer almaktadır" dedi.

Güler, Gölcük Tersane Komutanlığında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı, Yeni Tip Denizaltı Projesi'nin birinci gemisi Pirireis'in havuza çekme ve beşinci gemisi Seydialireis'in ilk kaynak töreninde, kahraman Türk donanmasının gücüne güç katacak önemli bir projenin hayata geçirildiğini belirtti.

Kendi kara sularının yanı sıra Atlantik'ten Büyük Okyanus'a kadar her coğrafyada etkin harekat icra etmeye her daim hazır olan Türk Deniz Kuvvetlerinin yüce ulusun gurur kaynağı olmayı sürdürdüğünü vurgulayan Güler, "Bugün denizaltıların üç boyutlu ortamda hareket edebilmeleri uzun süre lojistik destek almadan harekat yapabilmeleri ve en önemlisi tespit ve teşhis edilmeden sürpriz etkisi yaratabilmeleri deniz harbinde üstünlük sağlamakta ve deniz harbinin kaderini değiştirme imkanı vermektedir. Bu nedenle Türk Deniz Kuvvetleri denizlerdeki güç mücadelesinde envanterindeki denizaltılar ile etkin ve caydırıcı bir kuvvet olarak yer almaktadır" diye konuştu.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığının da değişen harekat ihtiyaçları ve teknolojik ilerlemelere uygun olarak platformlarını geliştirdiğine dikkati çeken Güler, şunları kaydetti:

"Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Reis Sınıfı denizaltılarla de yeni imkanlara kavuşacak ve gücüne güç katacaktır. Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın pek çok zaferi tarihe altın harflerle yazdıran kahraman komutan ve leventlerinin taşıdığı inanç ve ruhla en modern deniz harp silah ve vasıtalarını öz kaynaklarımızla inşa edip denizcilikte en üstün eğitim seviyesine ulaşarak kendisine verilen görevleri bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da başarıyla yerine getireceğine ve denizlerdeki Türk hak ve menfaatlerini koruyarak atalarımızdan aldığımız şerefli sancağı daha da yükseklere taşıyacağına olan inancımız tamdır."

- Pirireis'in 2022 yılında hizmete girmesi planlanıyor

Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir de yeni tip denizaltı projesinin bir sözleşmenin ötesinde, kamu ve özel sektörün ahenk içerisinde çalıştığı örnek program olduğunu söyledi.

Demir, proje kapsamında başkanlık tarafından yürütülen teknoloji transferi, altyapı geliştirme, yerlileştirme ve sanayileşme faaliyetlerinin olumlu sonuçlarını almaya başladıklarını dile getirdi.

Milli Savunma Bakanlığı envanterine girecek olan "reis sınıfı" denizaltılarında mevcut sistemlerin geliştirilerek kullanılmasına yönelik Ar-Ge faaliyetlerine başlanıldığına değinen Demir, şöyle konuştu:

"Yerli ve milli yakıt pili, ana elektrik motoru, batarya ve çeşitli tipte sonarların geliştirilmesine kurumumuz bünyesinde başlanılmıştır. Ar-Ge faaliyetleri kapsamında elde edilecek ürünlerin önümüzdeki senelerde başlayacak diğer sualtı platformları projelerimizde kullanılmaya başlanması ve teknik açıdan dünya pazarında tercih ediliyor olması kurumumuzun stratejik hedefleri arasında orta ve uzun planları arasında yer almaktadır. Proje kapsamında tedarik edilen denizaltılar havadan bağımsız tahrik sistemi için dünya üzerinde kullanılmakta olan üç fazla sistemden yakıt pili teknolojisini kullanmakta olup donanmamız için bir ilk olma niteliği taşımaktadır."

Demir, "Bugün havuza çekim işlemini gerçekleştirdiğimiz Pirireis denizaltımızın 2022 yılında hizmete girmesi planlanmaktadır. Proje kapsamında inşa faaliyetlerine devam edilmekte olan diğer 5 denizaltımızın 2027 yılına kadar hizmete girerek donanmamızın gücüne güç katması beklenmektedir." ifadesini kullandı.

İsmail Demir, başkanlığın, Türkiye'nin küresel güç olma ülküsüne matuf olarak milli sanayiinin savunma ve güvenlik ihtiyaçlarını karşılayabilir ve idame edilebilir kapasiteye ulaşmasını teminen, gerekli politika ve stratejilerin geliştirilmesi süreçlerine öncülük yaptığını sözlerine ekledi.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN KONUŞMASI

Erdoğan, Gölcük Tersane Komutanlığında Yeni Tip Denizaltı Projesi 1. Gemisi Pirireis'in Havuza Çekme ve 5. Gemisi Seydialireis'in İlk Kaynak Töreninde yaptığı konuşmada, Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip Türkiye'nin balıkçılıktan ancak yüzde 1 oranında pay alabileceği bir düzene razı olmayacaklarını söyledi.

Aynı şekilde kimsenin denizaltındaki hidrokarbon kaynaklarının aranması ve işletilmesinden tamamen dışlanmış bir Türkiye'ye rıza göstermelerini beklememesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Ege'deki egemenliği, kendilerine ait olmayan ada adacık ve kaya parçaları üzerinden hazırladıkları proje ile Türkiye'nin haklarına göz dikenler, meydanın boş olmadığını bilmelidir. Masa başında çizilen haritalarla, çevre hassasiyeti veya bilimsel faaliyet kisvesi altında ülkemize emrivaki yapılmasına izin veremeyiz. Bizim gerek kıta sahanlığı gerek münhasır ekonomik bölge ve deniz yetki alanları meselesinde yerleşik uygulamalara aykırı hiçbir adımımız yoktur." değerlendirmesini yaptı.

Erdoğan, Libya ile yaptıkları deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına dair mutabakat muhtırasının Türkiye hukuku ve uluslararası hukukla çelişen yönünün bulunmadığını dile getirerek, bu konudaki çalışmaların da bir anda ortaya çıkmadığını kaydetti.

Türkiye olarak deniz yetki alanları konusunda Libya ile 10 yıl önce ilk adımları attıklarını vurgulayan Erdoğan, "Halen Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın Kurmay Başkanlığını yürüten Tümamiral Cihat Yaycı'nın bu konuda hazırladığı raporlar, haritalar, yazdığı makaleler ve kitaplar ortadadır. Dönemin Libya Devlet Başkanı Kaddafi ile bu meseleyi harita üzerinde konuşmuş, kendisiyle anlayış birliğine varmıştık. Ülkemizin Libya'ya bakan kara bölümü ile Libya'nın ülkemize bakan kara bölümü arasındaki deniz yetki alanı çakışması uluslararası mevzuata ve uygulamalara göre bize bu hakkı veriyor. Bölgedeki karışıklıklar sebebiyle mutabakat metninin hukuki zemine taşınması biraz gecikti." ifadelerini kullandı.

Meşru Libya yönetimi ile 27 Kasım'da yapılan anlaşmanın bundan 10 yıl önce hazırlanan haritalar üzerinde yürütülüp neticelendirildiğini ve bu anlaşmanın gereklerini tümüyle yerine getireceklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Elbette bu konuda hak sahibi olduğunu söyleyen herkesle de görüşmeye, konuşmaya ve hakkaniyet esasına göre yeni yollar bulmaya çalışacağız ama hiç kimse bizi dışlama, kıyılarımıza hapsetme, ekonomik çıkarlarımızı gasbetme niyetiyle karşımıza gelmesin. Ege'nin de Akdeniz'in de sahibi bu denizlere kıyıları olan ülkelerin tamamıdır. En uzun kıyı sahibi ülke olarak biz de buradaki haklarımızı korumak için sonuna kadar tüm imkanlarımızla mücadele etmekte kararlıyız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 17 yılda Orta Asya'dan Afrika'ya Balkanlar'dan Güney Amerika'ya kadar geniş coğrafyaya yönelik açılım politikaları hayata geçirdiklerini dile getirerek, yaptıkları işin adının, yeni kapılar açmaktan ziyade tarihlerinde ve medeniyetlerinde zaten var olan açık kapıları yeniden keşfetmek olduğuna işaret etti.

- "Türkiye ile Libya denizden komşudur"

Gittikleri her yerde büyük bir samimiyet, heyecanla, hüsnükabulle karşılandıklarını belirten Erdoğan, "Özellikle halklar nezdinde öylesine bir kucaklaşma yaşadık ki hiçbir yerde kendimizi yabancı, garip, öteki hissetmedik." dedi.

Erdoğan, "Hangi kökene, hangi renge, hangi dile, hangi meşrebe sahip olursa olsun sevinçleri gözlerinden okunan insanlarla uzunca bir aradan sonra yeniden karşılaşan kardeşlerin muhabbeti ve hasretiyle kucaklaştık. Kimi ülkelerin avuç dolusu para saçarak, kiminin zulüm, kiminin tehditle elde edemediği iklimi biz sadece bir selamla, bir temasla, gerçekten çok mütevazı imkanlarla ziyadesiyle oluşturmayı başardık." ifadelerini kullandı.

Yakın coğrafyada bu politikanın sonuçlarının çok daha çarpıcı bir şekilde göründüğünü dile getiren Erdoğan, son dönemde bölgede yaşanan ve Türkiye'nin de içine çekilmeye çalışıldığı istikrarsızlıkların gerisindeki sebeplerden birinin de Türkiye'nin bu çerçevede elde ettiği neticeler olduğunu belirtti.

Erdoğan, demokraside, ekonomide, altyapıda katettiği mesafe yanında bölgesinde ve dünyada geliştirdiği olumlu politika ile Türkiye'nin zincirlerini kırmaya başladığını görenlerin paniklediğini dile getirerek, şöyle devam etti:

"15 Temmuz başta olmak üzere ülkemizde son yıllarda hep birlikte yaşadığımız kimi sıkıntıların gerisinde de işte bu saik vardır. Türkiye'yi durdurmak için terör örgütleri dahil, uluslararası hukukun ve teamüllerin çiğnenmesi dahil, akıl ve izanla izahı mümkün olmayan her türlü tehdit dahil tüm yolları denediler. Hala da aynı yolda yürüyorlar. Ama hamdolsun, Allah'ın yardımı, milletimizin dirayeti ve desteği, güvenlik güçlerimizin mücadelesi sayesinde önümüze kurulan tuzakları birer birer bozarak hedeflerimize doğru yürümeye devam ediyoruz. Türkiye'nin yürüttüğü mücadeleyi anlayıp destek verenler yanında anlamadığı veya husumet çukurunda debelendiği için aleyhinde çalışanlar da var. Bu durumla terörle mücadelemizin her safhasında defalarca karşılaştık."

Suriye'de gerçekleştirilen harekatlarla büyük bir oyunun bozulduğu ortadayken bunları kötülemek için çırpınanların içeride ve dışarıda hala mevcut olduğunu söyleyen Erdoğan, "Şimdi de tarih ve hukuk bilmez bazı gafiller, kimi zaman içlerinden kimi zaman da açıkça 'Libya nere, Türkiye nere?' diyebiliyorlar. Güya ülkelerimizi ve bizi maceracılıkla suçluyorlar." dedi.

Erdoğan, Birleşmiş Milletlerin tanıdığı meşru hükümet yerine belli güçlerin piyonu olan bir savaş baronuna, illegal bir şahsa sahip çıkıldığını vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Halbuki Türkiye ile Libya denizden komşudur. Deniz yetki alanlarımızın çakıştığı nokta itibarıyla biz Libya ile Akdeniz'de her türlü işbirliğine, her türlü ortak çalışma yürütmeye hak sahibiyiz. Aynı şekilde Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal'in Libya'da verdiği mücadeleyi de unutmamalıyız. Madem Libya'nın bizimle ilgisi yok öyleyse Gazi Mustafa Kemal orada ne arıyordu? Canını tehlikeye atma pahasına hangi mücadeleyi veriyordu? Demek ki Libya bizim için gerekirse canımız pahasına yanında yer almamız gereken bir yerdir. Bugün Kuzey Afrika'nın her yerinde olduğu gibi Libya'da da sayıları milyonla ifade edilen ve kendilerini Anadolu halkıyla kardeş gören soydaşlarımız bulunuyor. Kuzey Afrika'daki Arap kardeşlerimizin ülkemize olan derin muhabbetini bölgeyi ziyaret etmiş herkes görmüştür, yaşamıştır. Netice itibarıyla Türkiye ne Suriye'de attığı adımlardan ne de Libya ile vardığı mutabakattan kesinlikle geri dönmeyecektir. Meşru Libya hükümetini yıkmaya yönelik çabaların yoğunlaşmasının sebebini gayet iyi biliyoruz. Son dönemde meşru Libya yönetimine çok ciddi desteklerimiz oldu. Gerekirse bu desteklerin askeri boyutunu arttıracak karada, denizde ve havada her türlü imkanı değerlendireceğiz."

Erdoğan, havuza çekilen Pirireis Denizaltısı ile ilk kaynağı yapılacak olan Seydialireis Denizaltısının Türkiye'ye, millete ve orduya hayırlı olmasını diledi.

Konuşmasının ardından Erdoğan, Seydialireis Denizaltısı'nın temsili ilk kaynağını yaptı.

Törene, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Akyüz, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal, Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, Kocaeli Valisi Hüseyin Aksoy, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın ve AK Parti Kocaeli milletvekilleri de katıldı.

Alana gelirken tören birliğini selamlayan Erdoğan'a, Gölcük Tersane Komutanı Tuğamiral Aydın Eken, Pirireis Denizaltı projesi hakkında bilgi verdi, denizaltı inşa videosu sinevizyondan izlettirildi.

Daha sonra Pirireis Denizaltısı suya indirilirken denizaltının ana objeleri takdim edilen Cumhurbaşkanı Erdoğan, tersane komutanlığı personeliyle fotoğraf çektirip bir süre sohbet etti.