Mengü, milletvekilliği döneminde bazı CHP milletvekilleri ile birlikte zaman zaman İkinci Ergenekon davasının görüldüğü Silivri'deki duruşma salonuna, sanıklara destek vermek ve duruşmaları izlemek için gelmişti.

İstanbul 13. Ağır Ceza mahkemesinde görülen İkinci Ergenekon davasının talep duruşmasında sanık Tuncay Özkan'ın avukatı Şahin Mengü, tutuklu sanıkların darbe teşebbüsü ile suçlandıklarını hatırlattı. Avukat Mengü, "Bunlar tankı topu varken bir şey yapmadılar. Şimdi mi yapacaklar?" dedi.

Egenekon'u kimin nerede ne zaman kurduğunun ve bir numarasının kim olduğunun henüz bulunamadığını ifade eden Mengü, "4 senedir bu terör örgütü ortaya çıkarılmadıysa demek ki böyle bir örgüt yoktur. PKK'nın nerede ve kim tarafından kurulduğunu bilen devlet, Ergenekon'un da nerede kurulduğunu bilmelidir." şeklinde konuştu. Mengü, 4 yıldır yapılan yargılamada 'Ergenekon'un varlığını ispatlamadıysa ve bu insanlar burada yargılanıyorsa burada adil yargılamadan söz edilemeyeceğini iddia etti.

23. dönem CHP milletvekili olduğu dönemde İkinci Ergenekon davası sanıklarına destek vermek için zaman zaman bazı CHP milletvekilleriyle birlikte yargılamanın yapıldığı Silivri'ye giden Mengü, bu kez avukat olarak yer aldığı duruşmada "Adalet duygumuzun rencide olmaması için müvekkilimin tahliye olmasını talep ediyorum. Türk adaletine yakışanı, yapılması gerekeni yapın." diye konuştu.

Sanık Tolon'un avukatlarından Dilek Helvacı ise dosyaya yeni hiçbir belge ve bilginin gelmediğini, Tolon'un tutuklanmasına dair somut bir gerekçenin gösterilmediğini savunarak, bu tutumun Anayasa, CMK ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olduğunu iddia etti. Tolon'un, "Cebren Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya" yönelik herhangi bir eyleminin olmadığını ifade eden Helvacı, Tolon'un kaçma şüphesinin olmadığını ve 3 yıl boyunca süren bu davada tutuksuz yargılandığı halde sık sık duruşmalara katıldığını dile getirdi.

Tolon'un diğer avukatı avukat Celal Ülgen de Emekli Orgeneral ve eski 1. Ordu Komutanı Hurşit Tolon'un 10 Ocak'taki duruşmada tutuklanmasının yeni delillere dayandırıldığını hatırlattı. Mahkemeye gelen yeni bir delilin olmadığını savunan Ülgen, yeni delil bulunmasının da tutuklama için tek başına gerekçe olarak gösterilemeyeceğini iddia etti.

Avukat İlkay Sezer de sanık Hurşit Tolon'un, dosyaya getirilen zorlama bir sanık olduğunu iddia ederek iddianamede Tolon ile ilgili iletişim tespit tutanaklarında tahrifat yapıldığını öne sürdü. Tolon'un gizli hiçbir faaliyet yürütmediğini anlatan Sezer, müvekkilinin gittiği bütün toplantılara telefon numarası ve iletişim adreslerini yazdığını anlattı.

Avukat Dilek Helvacı, tutuklu sanık Hurşit Tolon ile ilgili olarak talepte bulunmak için söz istedi. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ise "Siz biraz önce Hurşit Tolon ile ilgili konuştunuz." dedi. Bunun üzerine yanlış ifade ettiğini belirten avukat Helvacı, "Aynı zamanda Mehmet Haberal'ın da avukatıyım ve şimdi Mehmet Haberal ile ilgili taleplerimi sunacağım." diye açıklama yaptı. Bunun üzerine Başkan Özese, böyle bir uygulamalarının olmadığını söyledi. Başkan Özese, daha önceki duruşmalarda yargılamanın daha hızlı yapılması için sanıklar ile avukatların günlerce yaptıkları konuşmaları ile ilgili mahkeme tarafından ara karar alındığını hatırlattı.
Önce yarım saat ile sınırlandırılan, ancak sanık sayısının artması nedeniyle 6 Ekim 2011 tarihli oturumda bu süre 15 dakikaya indirilmişti.

Bunun üzerine avukat Helvacı, bu ara kararda konuşmaların her sanık için ayrı ayrı 15'er dakika ile sınırlandırıldığını belirterek talepte bulunmak için söz istedi. Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ise böyle bir durumun sözkonusu olmadığını belirterek avukatların, kaç sanığı temsil ederlerse etsinler toplam 15 dakika konuşabileceklerini açıklayarak avukat Helvacı'ya söz vermedi.

Taleplerin tamamlanmasının ardından Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, tutuklu sanık Mustafa Balbay'ın talep bölümünde konuşmasına, Almanca olduğunu değerlendirdikleri bir söz ile başladığını hatırlattı. Savcı Pekgüzel, "İddia makamı olarak biz bu sözü anlamadık. Mahkemenin de anlamamış olma ihtimaline karşı bu sözün ne anlama geldiğinin kendisine sorulmasına talep ediyoruz." dedi.

Savcı Pekgüzel'in bu sözleri üzerine sanık Mustafa Balbay, bugünkü duruşmaya Almanya'dan Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkanı Arne König katıldı. Kendi ülkelerinde Bertold Brecht çok önemli bir tiyatro yazarıdır. Ben de onun anlayabileceği şekilde Türkçe karşılığı 'Brecht'in tiyatrosuna hoşgeldiniz' olan Almanca seslendim." açıklamasını yaptı. Balbay'ın açıklamasının ardından savcı Mehmet Ali Pekgüzel, sanıklar ile avukatların taleplerine ilişkin mütalaasını mahkemeye sundu. Pekgüzel, mütalaanın sonunda davanın tutuklu sanıklarından Mehmet Dalagan'ın tahliyesine karar verilmesi yönünde görüş bildirdi.

Savcı Pekgüzel'in mütalaasını sunduğu sırada, Başkan Özese tarafından konuşmasına izin verilmeyen avukat Dilek Helvacı'nın, baro odasına giderek bir dilekçe yazdığı gözlendi. Daha sonra bu dilekçenin, avukatların savunma haklarının her geçen gün daha da kısıtlandığını içeren bir dilekçe yazdığı anlaşıldı. Dilek Helvacı'nın da aralarında bulunduğu toplam 17 sanık avukatı, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine hitaben yazdığı bu dilekçenin altına imza attı. İmzalanan dilekçe, bu kısıtlama kararının alındığı duruşma tutanağı da ilave edilerek mahkemeye sunuldu.

Dilekçede, bu davada her geçen gün savunma hakkının kısıtlanarak adil yargılanma hakkının kısıtlanmasının ötesine geçerek adeta ortadan kaldırıldığı ifade edilerek, bu durumun ilk olarak 26 Ekim 2011 tarihinde verilen ara kararda her bir sanık ve vekili için 15 dakika ile sınırlandığı kaydedildi. Bugünkü duruşmada, Dilek Helvacı'nın, Hurşit Tolon ile ilgili sözlü açıklamalarının ardından tahliye talebinde bulunulmasından sonra diğer müvekkili Prof. Dr. Mehmet Haberal ile ilgili tahliye talebinde bulunmak için söz istediği, ancak bu talebin Mahkeme Başkanı Özese tarafından engellendiği belirtildi.

Helvacı'nın, bunun üzerine mahkemenin ara kararının her sanık ve avukatı açısından 15 dakika ile sınırlandığını hatırlatması üzerine mahkeme başkanının ''İstiyorsa müvekkiliniz gelsin de kendi savunması yapsın'' dediği ifade edilen dilekçede, savunma hakkının engellendiği belirtildi. Ceza yargılaması hükümleri ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHM) açıkça aykırılık teşkil ettiğini iddia edilen bu durumu sanık avukatları olarak kabul etmediklerini anlatıldı. Dilekçede, ''Savunma hakkını ortadan kaldıran bu haksız uygulamaya ivedilikle son verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz'' denildi.

(Cihan)