Gazetecilerin soruları üzerine hayat arkadaşını kaybettiğini ve acısının büyük olduğunu söyleyen Ümran Menderes, “24 saatim onunla beraberdi. Çok farklı bir insandı. Kaybım çok büyük” dedi. Ümran Menderes, günlerini nasıl geçirdiklerinin sorulması üzerine, “Hep birlikte, hep birlikte. Evimiz ofis gibiydi. O yazılarını yazar, kitaplarını okurdu. Günleri dopdolu geçerdi. Sizler de biliyorsunuz o bir deryaydı” diye konuştu.

Hastalığı boyunca iyileşmesinden ümitli miydiniz? sorusu üzerine Ümran Menderes, “Zor günler yaşadı, aksilikler oldu. Göğsünde rahatsızlık hissedince dahiliye uzmanı geldi. Maalesef yanlış anlaşıldı. Ateşi yoktu ama sanırım pıhtı o zaman akciğere yerleşmiş. Zatürre zannettiler yanlış bir teşhis oldu” dedi.

Daha sonra özel bir hastaneye gittiklerini aktaran Ümran Menderes, şöyle konuştu: “Orada da kalp zannettiler. Çünkü BMP diye bir şey varmış. O kanda görülünce kalp ile karıştırılabilirmiş. Aydın gibi hastalarda sanırım ilk olarak doppler ile pıhtı atıp atmadığı kontrol edilmeliymiş. Epey bir zaman kaybı da oldu, çok da zor günler yaşadı.”

“Son yaptığı röportajlardan birinde babasını çok özlediğini söylüyordu. Babasından sık sık bahseder miydi?” sorusu üzerine Ümran Menderes, “Tabii ki. Zaten kazadan sonra ben onun sesini duyurması için çabaladım. Ona kendim bakardım, kimseye emanet etmezdim. Sesini duyursun, eli ayağı olayım diye uğraştım” diye konuştu.






Milliyet