Gezi Parkı olaylarında Aleviler’in sokağa çekilmek istendiğini ifade eden Hortoğlu, “Yeni bir Madımak riski her zaman için var. Çok kolay da tertiplenebiliyor bu tür hadiseler. Kılık değiştirip, böyle bir eylemin içine girilebilir. Toplum tahrik edilip yalan yanlış haberlerle olayların içine çekilebilir, böyle bir potansiyel var. Devlet ve devleti idare edenler sorumluluklarını yerine getirirlerse bu tür provakatif eylemler boşa çıkar.” ifadelerini kullandı.

Sivas'ta 2 Temmuz 1993 tarihinde Madımak Oteli’nin yakılması ile Türkiye’nin gündemine yerleşen hadise toplumun hafızasındaki yerini koruyor. Türkiye’de Alevi-Sünni çatışmasını körüklemek isteyenler, Gezi Parkı olaylarını fırsat bilen derin yapı yeni bir oyunu sahnelemek istiyor. Toplumun kanaat önderleri ise sağduyulu açıklamaları ile kurgulanmak istenen bu oyunu bozdu.

Anadolu Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Cengiz Hortoğlu, Cihan Haber Ajansı’na (Cihan) Sivas olaylarından, Gezi Parkı eylemlerine, hükümetin Alevi açılımından, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin açıklamalarına kadar birçok konu hakkında değerlendirmelerde bulundu.

‘BU MESELE ARTIK GÜNDEMDEN DÜŞMELİ’

Hükümetin Alevi açılımı ile ilgili yeni çalışmasını değerlendiren Hortoğlu, “Olumlu atılan her adım bizi tatmin eder. Ortada bulunan sorunun çözümü adına bir adım atıldı. Alevi Çalıştayı adı altında bir süreç başlamıştı. Bu çalıştayın sonucunda bir metin hazırlandı. Fakat o anlaşma sağlanan hususlardan iki tanesi hayata kısmen geçirilebildi. Alevi toplumu nezdinde bir hayal kırıklığı oluşturulduysa da bunun sonsuza kadar devam etmesi zaten mümkün değil.Tekrar böyle bir müspet adım atılıyorsa biz bunu sıcak kanlılıkla değerlendirebiliriz. Önemli olan bunun bir önceki gibi akamete uğramaması. Hızlı ve kesin sonuca ulaştırılması. Türkiye’nin gündeminden artık bu mesele çıkmalı. Türkiye sorunları çok olan bir bölgede yaşıyor. Türkiye kıymetli bir toprağa sahip olmanın bedelini ödüyor.” diye konuştu.

‘HOCAEFENDİ’YE TEŞEKKÜR EDİYORUM’

Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Alevi-Sünni kardeşliğine vurgu yapan açıklamalarını da değerlendiren Hortoğlu, “Hocaefendi’nin tehvid dilini kullandığını düşünüyorum. Öyle zannediyorum ki Hocaefendi’ye Hz. Peygamberimiz ve İmam Ali ilham oluyor. Çünkü hep böyle birleştirici toplumda farklı düşünen insanları ortak bir noktada uzlaştırıcı bir üslup kullanıyor. Hocaefendi’ye böyle düşündüğü için teşekkür ediyoruz.” dedi.

‘KÖPRÜNÜN İSMİNİN DEĞİŞECEĞİ YÖNÜNDE BEKLENTİM VAR’

Üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim isminin verilmesinin Alevi toplumunu rencide ettiğini belirten Hortoğlu, “Ben zannediyorum ki bu köprünün ismi değişecektir. Başka bir isim üzerinde tekrar anlaşılacaktır. Böyle bir beklentim ve hissiyatım var.” ifadesini kullandı.

Sivas olaylarında Aleviler üzerinde oyun oynandığını ifade eden Hortoğlu, “Sivas olaylarından önce de başka hadiseler yaşandı. Alevi toplumu üzerinde çok provakatif eylemler uygulandı. Maraş ve Çorum olayları var. Bu olaylarda Alevi toplumu ciddi zararlar gördü. En çok Madımak hadisesi içimizi acıtan bir hadisedir. Bu hadisenin her yıl dönümünde acılarımızı derinleştirmek yerine bir daha böyle bir hadisenin yaşanmaması üzerine kafa yormamız gerekir. Acılarımızı içimizde yaşıyoruz; ama bu acıyı başkalarına öfkeye ve şiddete dönüştürmememiz gerekiyor. Benzer hadiselerin olmaması noktasında çözüm yolları için kafa yormamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.

‘ALEVİLER SOKAĞA ÇEKİLMEK İSTENİYOR, UYANIK OLMALIYIZ’

Gezi Parkı olaylarında Aleviler’in sokağa çekilmek istendiğini dile getiren Hortoğlu, “Masumane başlayan eylemlerin, sokakları çok daha iyi koordine edebilen illegal örgütlerin kontrolüne geçtiği görüldü. Bunun dışında bu ülkede yaşarken sıkıntıları olan devletten beklentileri karşılanmamış, ertelenmiş, ötelenmiş özgürlük talebi olan, müşteki olan kesimin de bu olayların içine çekilme gayreti olduğu görüldü. Bu hadiseler çerçevesinde İran’ın Aleviler’i sokağa çekme konusunda özel çabası olduğunu müşahede ettik bu süreç içinde. Bunlara karşı uyanık olmamız gerekiyor. Sürekli Aleviler üzerinde böyle bir oyun oynanması, Aleviler sorunların içine çekilerek, sanki bir problemmiş gibi toplumun zihninde böyle bir algının oluşmasını istemeyiz.” ifadelerini kullandı.

‘MOLOTOF KOKTEYLİ İLE DEVLETE VE VATANDAŞA AİT YERLERİ YAKANLARIN ARASINDA OLMAMALIYIZ’

Aleviler’in kesinlikle şiddet yanlısı olmadığını aktaran Hortoğlu, “Aleviler hiçbir zaman şiddetten yana olmamıştır. İnancımız şiddeti reddeder. Bu olayların içinde hiçbir zaman olmak istemedik. Bizim sokakta elimizde molotof kokteylleri ile devlete ve vatandaşa ait yerleri yakan yıkanların arasında olmamamız gerekiyor.” dedi.

‘ALEVİLER İRAN’IN BASKISI ALTINDA’

Aleviler’in İran devletinin baskısı altında olduğunu da anlatan Hortoğlu, “İran Alevileri kendi Şii anlayışına yakınlaştırma gayreti içinde. Aleviler asla bunu kabul etmezler. Bizim İran’ın Şii anlayışı ile bir tek ortak noktamız var, Ehl-i Beyt sevgisi ve Hz. Ali’ye olan sevgimiz. Onun dışında başka bir ortaklık kuramazsınız. İran’ın benimsediği anlayışın çok uzağında olduk. Bizim dışardan alacağımız herhangi bir etkiyi kabul edemeyiz.” şeklinde konuştu.

‘KILIK DEĞİŞTİRİP EYLEM İÇİNE GİREBİLİRLER’

Sivas olaylarının yıl dönümü münasebeti ile hem devlete hem de Alevi toplumuna bu süreçte dikkatli olmaları yönünde uyarılarda bulunan Hortoğlu şöyle devam etti: “Yeni bir Madımak riski her zaman için var. Çok kolay da tertiplenebiliyor bu tür hadiseler. Kılık değiştirip, böyle bir eylemin içine girilebilir. Toplum tahrik edilip yalan yanlış haberlerle olayların içine çekilebilir, böyle bir potansiyel var. Devlet ve devleti idare edenler sorumluluklarını yerine getirirlerse bu tür provakatif eylemler boşa çıkar. Sivas olayları 12 saat sürmüş bir eylem. 12 saat içinde devlet kolluk kuvvetleri müdahaleyi yapıp; olayı engelleyebilirdi. Devletin içinde ihmal ya da bazı görevlilerin kastı olmasaydı Madımak olayı yaşanmazdı. Bu konuda iktidarın sorumluluk içinde davranıp olaylara fırsat verilmemeli. Sivas’ta bulanık suda balık avlanmak istendi. Türkiye çatışma ortamı içinde olduğu sürece normal demokratik düzen yetersiz olduğu algısı oluşturulmaya çalışıldı. Aynı oyunlar defalarca önümüze konuldu.”