İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ikinci Ergenekon davasının 151. duruşmada; Mustafa Balbay, İbrahim Şahin, Tuncay Özkan ve Hasan Atilla Uğur'un da aralarında bulunduğu 14 tutuklu sanık hazır bulundu. Tutuksuz sanıklardan da CHP milletvekili Sinan Aygün, Ersin Gönenci, Oğuzhan Sağıroğlu, Erol Mütercimler, Hüseyin Nazlıkul ve Mehmet Ali Çelebi de duruşmaya katıldı. Tutuklu sanıklardan Mehmet Haberal, Levent Ersöz, Fatih Hilmioğlu ve Oğuz Bulut ise duruşmaya gelmedi.

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, tutuksuz sanlardan CHP milletvekili Sinan Aygün'ün ifadesinin büyük bir bölümünün alındığını, ancak sonraki duruşmada izin aldığı için ifadesini tamamlayamadığını hatırlattı. Başkan Özese tarafından savunmasını tamamlaması istenen Aygün, hazırladıkları bazı kanun tasarılarını sunmak gibi TBMM çalışmaları olduğu için mahkemeden izin aldığını belirterek mahkemenin bu konudaki anlayışı için teşekkür ettiğini dile getirdi.

Sinan Aygün, kendisi ile alakalı iddianamede yer alan ve evinden çıkan dijital verilere ilişkin 3 Harddisk (HDD) ile iş yerinde çalışanlara ait bilgisayarların 4 HDD'sinin de aralarında bulunduğu dijital verilerle ilgili bilirkişi raporu bulunduğunu söyledi. Aygün, raporda evindeki HDD'lerden 2'si ile işyerindeki HDD'lerden 2'sinde iddia edilen suçla alakalı herhangi bir delil elde edilemediğinin belirtildiğini söyledi.

Darbeye teşvik etmek ve AK Parti hükümetinin kapatılması için faaliyette bulunmakla suçlandığını belirten Aygün, suç tarihi denilen dönemlerde yaptığı konuşmaların hepsinde de insanları öncelikle itidale çağırdığını söyledi. Darbeye zemin hazırlamakla suçlandığını söyleyen Aygün, bu suçlamayla ilgili olarak "E-muhtıra deniliyor buna. Teknoloji devri olduğu için böyle deniliyor. Bunun yalın ifadesi muhtıradır. Muhtıradan sonra da darbe gelir. Ben hiçbir dönemde darbe istemedim. Her zaman demokratik yollardan çözülemeyecek hiçbir sorun olmadığını söyledim. İyi ki e-muhtıra verilmiş gibi bir tavır içinde olmadım, oh canıma değsin demedim." ifadesini kullandı.

AK Parti'nin kapatılması için faaliyet yürüttüğü iddialarını reddeden Aygün, "Henüz AK Parti ortada yokken 23 Haziran 2001 tarihinde Fazilet Partisi'nin kapatılması ile ilgili yaptığım konuşmalarda parti kapatılmasına karşı olduğumu söylemiştim. Parti kapatılması sadece tabelacılara, boya badanacılara yarar. Zira kapanan partiler, isimlerinin birer ikişer harfini değiştiriyorlar. Tabelacılar da bu işleri yapıyor." dedi.


EKONOMİ KONUSUNDA BENDEN AKILLISI YOK


Parti kapatılması ile işinin olmadığını söyleyen Aygün, "Ben kapitalizmin temsilcisiyim. Beni para ilgilendiriyor. İşim ekonomi. Dolar Ocak ayında yükselirse Türkiye batar dedim. Bunu önceden söyleyerek insanları uyardım. Eğer dolar bin Lira yükselse ben de şu an karşınızda olamazdım. Karşılıksız çekten cezaevinde olurdum. Çünkü çeklerimi ödeyemezdim." dedi. Aygün, ekonomik kriz konusunda önceden yaptığı tespitleri her yerde dile getirebileceğini, gerekirse bu uyarıları bağırarak bile söyleyebileceğini dile getirdi.

Sanık Aygün, konuşmasının devamında, "Bana kimse talimat veremez. Bana akıl verecek adam benden akıllı olmalı. Oysa ekonomi konusunda benden akıllı adam yok. Her öngörüm gerçekleşti. Her dediğim çıktı." diye konuştu.

(Cihan)