İSTANBUL - Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, 86 yıl sonra kılınan cuma namazıyla ibadete açıldı.

İstanbul'un fethine kadar 916 yıl kilise, 1453'ten 1934'te alınan kararla müze oluncaya dek cami olarak kullanılan, 86 yıl müze olarak hizmet veren Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanlığınca dua programı düzenlendi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, saat 12.00 sıralarında Ayasofya Meydanı'na gelmesinin ardından camiye giriş yaptı.

Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığınca camide düzenlenen dua programında, Kur'an-ı Kerim tilavetlerini dinledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, cami içinde Kur'an-ı Kerim okudu. Erdoğan, Fatiha suresini ve Bakara suresinin ilk 5 ayetini okurken, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş program sonunda dua etti.

Duaların ardından Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin 4 minaresinden 4 müezzinle ezan okundu, 86 yıl sonra kılınan ilk namazda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yanı sıra çok sayıda Müslüman saf tuttu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan da kadınlar için ayrılan bölümde namazını eda etti.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Ayasofya: Fethin nişanesi, Fatih'in emaneti" başlıklı hutbe verdi. Erbaş, hutbesini okumak için minbere kılıçla çıktı.

Hutbe sonrası cuma namazının farzını kıldıran Erbaş, Fetih suresini okudu.

ALANLAR VAKTİNDEN ÖNCE DOLDU

Cuma namazını Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde kılmak isteyen, İstanbul'un yanı sıra başka kentlerden ve yurt dışından gelenler, sabah erken saatlerden itibaren 11 yerde kurulan güvenlik noktalarından Ayasofya Meydanı'na alındı. Giriş noktalarında yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında ateş ölçümü ve maske kontrolü yapıldı.

İl dışından otobüsle gelen vatandaşlar, kendileri için park yeri olarak tahsis edilen Yenikapı Etkinlik Alanı'ndan İETT otobüsleriyle Çatladıkapı'ya kadar ücretsiz taşındı. Vatandaşlar buradan yürüyerek namaz kılınacak alanlara ulaştı.

Namaz için belirlenen alanlar cuma namazı vaktinden önce doldu. Vatandaşlara seccade, dezenfektan ve su dağıtıldı. Mobil araçlar üzerine kurulan dev ekranlarla arka saflarda yer alan kişilerin alanı görmesi sağlandı.

AÇILIŞ GÜNÜ 21 BİN POLİS GÖREV YAPTI

Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin açılışı dolayısıyla 21 bin polis görev yaparken, bölgede yoğun güvenlik önlemleri alındı.

Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi çevresinde belirlenen namaz kılma alanlarının tamamının dolması nedeniyle misafir girişleri durduruldu.

Ayasofya Meydanı'nın dolmasının ardından otobüs servislerinin durdurulmasıyla cuma namazını kılmak isteyenler Yenikapı Etkinlik Alanı'na yönlendirildi. Cuma namazı sonrası Ayasofya'yı görmek isteyenler için tekrar seferlerin başlayacağı duyuruldu.

Girişlerin kapatılması sonrası vatandaşlar çevredeki camilere yöneldi. Camilerde yer bulamayanlar, evlerinden getirdikleri seccadeleri cami çevrelerinde bulundukları yere sererek, cuma namazını kıldı.

Vatandaşlar, Fatih Sultan Mehmet'in türbesinde de yoğunluk oluşturdu.

CAMİNİN AÇILIŞI SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARINDA GÜNDEM OLDU

Çok sayıda yerli ve yabancı gazeteci, Cankurtaran'da oluşturulan basın merkezinde toplanarak minibüslerle Ayasofya Meydanı'ndaki basın platformuna taşındı. Basın mensupları için Ayasofya Meydanı'nda yapılan iki katlı platformda çok sayıda gazeteci görev yaptı.

Caminin ibadete açılması, sosyal medya platformlarında yapılan paylaşımlarla da gündem oldu. Sosyal medya kullanıcılarının #AyasofyaCamii etiketiyle yaptığı paylaşımlar Twitter'da ilk sırada yer aldı.

Açılış etkinliği televizyon kanallarının yanı sıra sosyal medya platformları üzerinden de canlı yayımlandı.

Program, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kişisel sosyal medya hesaplarından ve Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi adına açılan resmi Twitter hesabından da izlendi.

Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'ndeki açılış programında, Ayasofya Meydanı'nı dolduran vatandaşlar tekbir getirdi. Daha sonra Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'ndeki hoparlörden sala verildi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cami içinde Kur'an-ı Kerim okudu. Erdoğan, Fatiha suresini ve Bakara suresinin ilk 6 ayetini okurken, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş program sonunda dua etti.

İlk namazı kılmak için Ayasofya Meydanı'nı dolduran vatandaşlar, dualara "amin" diyerek katılırken, Fatiha suresini okudu.

Duaların ardından Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin 4 minaresinden 4 müezzinle ezan okundu, cemaat 86 yıl sonra ibadete açılan camide kılınan ilk namazda secde etti.

Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde, 86 yıl sonra cuma namazını kılmak ve tarihi ana tanıklık etmek için çeşitli illerden İstanbul'a gelen çok sayıda vatandaş da alanın dolması nedeniyle cuma namazını Yenikapı etkinlik alanında kıldı.

Sünnet namazının ardından hutbe okuyacak olan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, farz namazını kıldırdı.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN DUA PROGRAMINA KATILDI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kılınacak cuma namazıyla 86 yıl sonra ibadete açılacak Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde, Diyanet İşleri Başkanlığınca düzenlenen dua programına katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, saat 12.00 sıralarında Ayasofya Meydanı'na gelmesinin ardından camiye giriş yaptı.

Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığınca camide düzenlenen dua programında, Kur'an-ı Kerim tilavetlerini dinledi.

Cuma namazıyla birlikte ibadete açılacak olan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'ndeki dua programına, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, eski başbakanlardan Tansu Çiller, kabine üyeleri, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ile İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve partilerin temsilcileri de katıldı.

EZAN DÖRT MÜEZZİN TARAFINDAN OKUNDU

Cuma namazıyla 86 yıl sonra ibadete açılacak Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde 4 minareden 4 müezzin tarafından öğle ezanı okundu.

Vatandaşların tarihi ana tanıklık etmek için akın ettiği Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın okuduğu duanın ardından dört müezzin tarafından minarelerden öğle ezanı okundu.

Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde, 86 yıl sonra ilk hutbeyi okuyan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Milletimizin derin bir yürek yarasına dönüşen hasreti sona eriyor. Yüce Rabbimize sonsuz hamdüsenalar olsun." dedi.

Erbaş, "Ayasofya: Fethin nişanesi, Fatih'in emaneti" başlıklı hutbesini okumak için minbere kılıçla çıktı.

Allah'ın lütfu ve inayeti ile cumanın huzuru ve bereketinin Müslümanların üzerine olmasını dileyen Erbaş, bu mübarek vakitte, bu mukaddes mekanda tarihi bir ana şahitlik edildiğini belirtti.

Erbaş, "Ayasofya-i Cami-i Şerifi Kurban Bayramı'nın gölgesinin üzerimize düştüğü, hac aylarından mübarek Zilhicce'nin üçüncü günü olan bugün yeniden cemaatine kavuşuyor. Milletimizin derin bir yürek yarasına dönüşen hasreti sona eriyor. Yüce Rabbimize sonsuz hamdüsenalar olsun." diye konuştu.

Bugünün, Ayasofya'nın kubbelerinde yeniden tekbir, tehlil ve salavatların yankılandığı, minarelerinden ezan ve selaların yükseldiği gün olduğuna işaret eden Erbaş, şöyle konuştu:

"Bugün, bundan 70 sene önce hemen karşımızdaki Sultanahmet Camisi minarelerinin 16 şerefesinden 16 müezzinin Allah'u ekber sadalarıyla yeri göğü inlettiği, 18 yıl ayrılıktan sonra minarelerimizin ezanlara kavuştuğu anın bir benzerini yaşadığımız gündür. Bugün, müminlerin sevinç gözyaşları içinde kıyama durduğu, huşuyla rükua vardığı ve şükürle secdeye kapandığı gündür. Bugün, şeref ve tevazu günüdür. Bizleri böyle onurlu bir güne kavuşturan, yeryüzünün en mukaddes mekanları olan camilerde buluşturan ve ulu mabet Ayasofya'da huzuruna kabul eden Cenab-ı Hakk'a sonsuz hamdüsenalar olsun.

'Konstantiniyye mutlaka fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır ve o asker, ne güzel askerdir.' buyurarak fethi müjdeleyen Habib-i Kibriya Muhammed Mustafa'ya salat ve selam olsun. Bu müjdeye nail olma aşkıyla yollara düşen, İstanbul'un manevi mimarı Ebu Eyyub el-Ensari Hazretleri başta olmak üzere, ashab-ı kirama ve onların kutlu izinden gidenlere selam olsun. Fetih, tasallut değil ihyadır; yıkım değil imardır inancıyla Anadolu kapılarını milletimize açan Sultan Alparslan'a ve bu toprakları vatan kılarak bize emanet eden şehitlerimize, gazilerimize, coğrafyamızı imanla yoğuran tüm gönül sultanlarına selam olsun. Fetih sevdasını Sultan Mehmet'in gönlüne nakış nakış işleyen, 1 Haziran 1453 Cuma günü Ayasofya'da ilk cuma namazını kıldıran ilim ve hikmet tabibi Akşemseddin Hazretleri'ne selam olsun."

"FATİH SULTAN MEHMET HAN'A SELAM OLSUN"

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, hutbesinde şunları kaydetti:

"Artık bir işe karar verdin mi Allah'a güven. Doğrusu Allah kendisine güvenenleri sever' ayet-i celilesine gönülden bağlanan o genç ve dirayetli padişaha; tarih, edebiyat, bilim ve sanat dehasına, çağının en gelişmiş teknolojisini üreten, gemilerini karadan yürüten, Allah'ın izni ve inayetiyle İstanbul'u fethe mazhar olan, sonra da bu aziz şehrin tek bir taşına bile zarar gelmesine izin vermeyen, cennetmekan Fatih Sultan Mehmet Han'a selam olsun. Ayasofya'yı minarelerle süsleyen, asırlarca ayakta kalmasını sağlayan güçlendirmeleri yapan, mimarların piri, büyük sanatkar Mimar Sinan'a selam olsun. Dünyanın yedi iklim dört bucağında Ayasofya'nın yeniden ibadete açılmasını özlemle bekleyen ve sevinçle kutlayan bütün mümin kardeşlerimize selam olsun. Ayasofya'nın ezanına, kametine, vaazına, hutbesine, duasına, tilavetine, ilmi faaliyetlerine, saf saf dizilmiş muazzez cemaatine kavuşması için dünden bugüne canla başla emek veren büyüklerimize selam olsun. Ayasofya'yı 'kendi öz evimizde ruh ve mukaddesat odamız' diye tarif eden ve 'Ayasofya mutlaka açılacak, bekleyin gençler, biraz daha rahmet yağsın. Her yağmurun arkasında bir sel vardır. O selin üzerinde bir saman çöpü olsam, daha ne isterim. O, aziz bir kitap gibi açılacak' diyerek umut ve sabır aşılayan ilim ve fikir insanlarımıza, irfan ve ihsan öncülerimize selam olsun. Rahmet olsun cümlesine."

"İNSANLIK TARİHİNİN EN KIYMETLİ İLİM, HİKMET VE İBADET MEKANLARINDAN BİRİSİ"

Ayasofya'nın, 15 asrı aşan ömrüyle insanlık tarihinin en kıymetli ilim, hikmet ve ibadet mekanlarından birisi olduğunu dile getiren Erbaş, "Bu kadim mabed, Alemlerin Rabbi olan Allah'a kulluğun ve teslimiyetin muhteşem bir ifadesidir." dedi.

Fatih Sultan Mehmet Han'ın, gözbebeği olan bu muhteşem mabedi kıyamete kadar cami olmak kaydıyla vakfedip müminlere emanet bıraktığını anlatan Erbaş, "Bizim inancımızda vakıf malı, dokunulmazdır, dokunanı yakar; vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar. Dolayısıyla o günden bugüne Ayasofya, sadece ülkemizin değil, aynı zamanda ümmet-i Muhammed’in harim-i ismetidir. Ayasofya, İslam’ın engin merhametinin bir kez daha dünyaya ilan edildiği yerdir. Fetihten sonra Ayasofya’ya sığınıp, haklarında verilecek hükmü endişe içinde bekleyen ahaliye Fatih, 'Bu andan itibaren özgürlüğünüz ve hayatınız hakkında korkmayınız! Kimsenin malı yağma edilmeyecek, kimse zulme uğramayacak, hiç kimse dininden dolayı cezalandırılmayacaktır.' demiştir ve öyle de yapmıştır. İşte bu vesileyle Ayasofya, inanca saygının ve birlikte yaşama ahlakının sembolü olmuştur." ifadesini kullandı.

"AYASOFYA'NIN İBADETE AÇILMASI, YERYÜZÜNÜN BÜTÜN MAHZUN MESCİTLERININ CAN SUYUNA KAVUŞMASIDIR"

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ayasofya'nın ibadete açılmasının, tarihi müktesebatına vefanın gereği olarak, beş asır boyunca müminleri bağrına basan mukaddes bir caminin, asli vasfına dönüştürülmesi olduğunu söyledi.

Ayasofya'nın ibadete açılmasının, temeli tevhid, tuğlası ilim, harcı erdem olan İslam medeniyetinin bütün zorluklara rağmen yükselmeye devam edişinin ispatı olduğunu anlatan Erbaş, "Ayasofya'nın ibadete açılması, başta Mescid-i Aksa olmak üzere, yeryüzünün bütün mahzun mescitlerinin ve mazlum müminlerinin can suyuna kavuşmasıdır. Ayasofya’nın ibadete açılması, iman ve vatan sevdasını her şeyin üstünde tutan aziz milletimizin, köklerinden aldığı manevi güçle sağlam bir istikbali inşa etme azmidir." dedi.

Erbaş, medeniyetlerinde camilerin, birlik, dirlik, kardeşlik, inanç ve sükunetlerinin kaynağı olduğunu vurgulayarak, "Yüce Rabbimiz, cami ve mescitleri imar edenler hakkında şöyle buyurmaktadır. 'Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yolda oldukları umulanlar bunlardır." diye konuştu.

Hutbesinde, "Minareleri suskun, minberi yalnız, kubbesi sessiz, bahçesi ıssız bir camiden daha mahzun ne olabilir?" diye soran Erbaş, "Bugün, tehlikeli bir şekilde tırmanan İslam düşmanlığı sebebiyle dünyanın çeşitli bölgelerinde saldırıya uğrayan, kapılarına kilit vurulan, hatta bombalanıp yıkılan camiler vardır. Mazlum ve mahzun yüz milyonlarca Müslüman zulme uğramaktadır. Günümüz dünyasına Fatih Sultan Mehmet'in beş asır önce Ayasofya'da sergilediği bu muhteşem davranışı örnek gösteriyor, tüm insanlığı, İslam karşıtı söylem ve eylemler başta olmak üzere her türlü zulme 'dur' demeye davet ediyorum." diye konuştu.

Erbaş, Ayasofya'nın ifade ettiği manayı, yüce bir gaye ve mukaddes bir emanet bilen müminler olarak, bugün kendilerine düşen en büyük görevin, tüm yeryüzünde merhamet ve müsamahanın, barış, huzur ve iyiliğin egemen olması için gayret göstermek olduğunu söyledi. İsmi barış, kurtuluş, selam olan İslam'ın hem son Peygamberinin ve tüm enbiya-i kiramın gönderiliş amacının da bu olduğunu aktaran Erbaş, şöyle devam etti:

"O zaman bize düşen, yeryüzünde daima iyilik, hak ve adalet egemen olsun diye gece gündüz çalışmaktır. Devasa sorunların girdabında çaresizliği yaşayan insanlığın, kurtuluş umudu olmaktır. Zulüm ve haksızlığın, gözyaşı ve çaresizliğin kuşattığı coğrafyalarda adaletin teminatı olmaktır. 'Ey Müslüman! İslam'ı öyle güzel, öyle sahih anla, yaşa ve anlat ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin' çağrısına uyarak yeni bir diriliş başlatmalıyız. Biz inanıyoruz ki, Hz. Ali'nin ifadesiyle 'İnsanlar ya dinde kardeş ya da yaratılışta eştir.' Biz inanıyoruz ki, yeryüzü hepimizin ortak evidir. Biz inanıyoruz ki, inancı, ırkı, rengi, toprağı ne olursa olsun, bu evin bir ferdi olan herkes, güven içerisinde, evrensel değerler ve ahlaki ilkeler çerçevesinde özgür ve insanca yaşama hakkına sahiptir."

Diyanet işleri Başkanı Ali Erbaş, Ayasofya’nın kubbesi altında tüm insanlığı adalete, barışa, merhamete ve hakkaniyete davet ettiklerini aktararak, "İnsan olma şerefini koruyan, bizi eşref-i mahlukat yapan evrensel değerleri ve ahlaki ilkeleri ayakta tutmaya çağırıyoruz. Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı her canın dokunulmaz olduğunu ilan eden son ve hak dinin müntesibi olarak, insanlığı can, din, akıl, mal ve neslin muhafazası için yardımlaşmaya ve dayanışmaya çağırıyoruz. Zira bugün, kalbimizle fıtratımızı, aklımızla vicdanımızı bütünleştirmeye, insanı insanla buluşturmaya, insanı tabiatla barıştırmaya her zamankinden daha çok muhtacız." dedi.

"AYASOFYA CAMİİ'NİN KAPILARI, ALLAH’IN BÜTÜN KULLARINA AÇIK OLACAKTIR"

Hutbesinin sonunda "Bu şerefli mekandan bütün dünyaya seslenmek istiyorum." diyen Erbaş, şunları kaydetti:

"Ey insanlar, Ayasofya Camii'nin kapıları, tıpkı Süleymaniye, Selimiye, Sultanahmet ve diğer camilerimiz gibi, hiçbir ayrım gözetmeksizin Allah’ın bütün kullarına açık olacaktır. Ayasofya Camii’nin manevi atmosferinde inanca, ibadete, tarihe ve tefekküre uzanan yolculuk inşallah kesintisiz devam edecektir. Cenab-ı Hak, şanlı tarihimizde mümtaz bir yeri, gönüllerimizde müstesna bir değeri olan Ayasofya Camii’ne hakkıyla hizmet etmeyi bizlere nasip eylesin. Ayasofya gibi serapa ihtişam olan bir cami-i şerife hakkıyla ihtiram göstermeyi bizlere lütfeylesin. Kültürümüzün ve kimliğimizin korunmasında, Ayasofya Camimizin yeniden ibadete açılmasında emeği geçen bütün devlet büyüklerimizi, dua eden, sevincimizi paylaşan herkesi, sevdiği ve razı olduğu kullar zümresine ilhak eylesin."