ONUR USTA
PARİS

Sığınmacı krizine ilişkin Avrupa Konseyi’nin Fransa Ulusal Meclisi'nde düzenlediği konferansa konuşmacı olarak katılan AK Parti Adana Milletvekili Prof. Dr. Talip Küçükcan, Anadolu Ajansı (AA) Paris Bürosu'nu ziyaretinde konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Fransa Ulusal Meclisi'ndeki toplantının ana eksenini göç kriziyle mücadelenin oluşturduğunu aktaran Küçükcan, "Avrupa'nın bu kadar sığınmacı gelip birden sınıra dayanınca büyük bir şokla karşı karşıya kaldığı belli. Bu konuda kapsamlı bir tartışmanın yaşanmadığını görüyoruz. Ancak Avrupa'nın aslında daha önce farklı göç dalgalarıyla gelenleri bir şekilde içine aldığını, sıkıntıları olmasına rağmen göçmenlere tümüyle kapalı olmadığını geçmişte biliyoruz" diye konuştu.

Avrupa'nın sığınmacılara karşı Türkiye gibi açık kapı politikası uygulaması gerektiğine işaret eden Küçükcan, "Bizim Avrupalılara önerimiz, Suriyeli sığınmacıları veya Afganistan'dan, Pakistan, başka ülkelerden gelenlere biraz daha açık kapı politikası uygulamaları yönünde. Almanya bu konuda diğer ülkelere göre daha pozitif düşünüyor ama Fransa, İngiltere ve diğer pek çok ülke aslında bu konuda bir duvar örmüş durumda ancak ördükleri duvar meseleyi çözmüyor" ifadelerini kullandı.

Sığınmacı sorunuyla ilgili Avrupa Birliği'nin daha önce aldığı Dublin kararlarının gözden geçirilmesinin Avrupalılar tarafından dile getirildiğini hatırlatan Küçükcan, Dublin kararlarında bazı kısıtlayıcı maddelerin olduğunu ve mutlaka yeniden yorumlanması ve geliştirilmesi gerektiğini kaydetti.

Mevcut krizin çözülmesinde sıkıntılar oluşturduğu için BM Mülteci Komisyonu'nun yeniden yapılandırılması gerektiğini vurgulayan Küçükcan, "Dolayısıyla bir taraftan yapısal değişiklikler olması gerekiyor. Diğer taraftan Avrupa'nın politik ve zihinsel olarak bu konuya yeniden eğilmesi gerekiyor. Ama bu Avrupa'daki siyasetçiler açısından bir sıkıntıya işaret ediyor" şeklinde konuştu.

Avrupa'daki popülist siyaset ve aşırı sağın gittikçe yükselmesinin sığınmacı krizinin çözümüne yönelik girişimleri de kısıtladığını ifade eden Küçükcan, şöyle devam etti: 

"Fransa başta olmak üzere Ulusal Cephe, bölgesel seçimlerde yüzde 30'a yakın oy aldı. Yaklaşık 6 milyon oy aldı. Bu az bir sayı değil Avrupa gibi bir yerde. Polonya'da aşırı sağcı olan bir parti, yüzde 40'ın üzerinde oy alarak iktidara geldi. Danimarka'da yükseliş var. Almanya'daki ırkçı parti yüzde 10 oy barajını aşmış görünüyor."

Avrupa'da terörün sığınmacılardan kaynaklandığına ilişkin bir algı oluştuğuna dikkati çeken Küçükcan, "Avrupa'da genel olarak aşırı sağ terörle mülteciler arasında bir ilişki kurdukları için daha soğuk bakıyorlar bu meselelere ama bu insani krizin büyümeden mutlaka çözümlenmesi gerektiğini Avrupalı bazı parlamenterlerin de vicdanlarıyla konuştuklarını ifade etmeliyim. Ama onlar özellikle bu bahsettiğimiz kampları gördükten sonra fikirlerinin daha fazla değiştiğini söylediler. O bakımdan bunu da olumlu bir gelişme olarak kaydetmekte fayda var" diye konuştu.

Sığınmacı krizinin para yardımıyla çözülemeyecek ölçüde insani bir krize dönüştüğünü vurgulayan Küçükcan, şunları kaydetti:

"Avrupa'nın bu krizi çözme konusunda bir ortak akıl üretemediği çok açık ve net olarak görülüyor. Krizle karşılaştıkça ancak kısa vadeli tepkiler veriliyor. Avrupa'nın gördüğümüz kadarıyla yapmak istediği şey, krizi kendi sınırlarının ötesinde tutmak. Bunun için de Türkiye'yle daha fazla iletişim kurmaya çalışıyorlar. Bu eylem planında Türkiye'ye 3 milyar avroluk yardım yaparak 'Acaba Türkiye'de tutmak mümkün mü?' sorusu zihinlerinin arkasında var. Bunu çok açık ifade etmeseler de. Ama bu iş parasal yardımlarla çözülebilecek bir iş değil. Bu insani bir kriz. Bölgesel olmaktan çıktı küresel bir krize dönüştü." 

Fransa Ulusal Meclisi'nde Türkiye'nin açık kapı politikasını anlattığını belirten Küçükcan, sığınmacıların bir kısmının kamplara yerleştirildiğini ve geri kalanların da "mümkün olan en iyi şekilde" muameleyle yönetildiğini anlattıklarını aktardı.

Türkiye ile AB arasında imzalanan ortak eylem planının önemli olduğunu vurgulayan Küçükcan, "Bu işbirliğinin başlatılması anlamlı zira Türkiye bu yükü tek başında uzun süredir üzerinde taşıdı. Yaklaşık 8 milyar dolar masraf etti. Bu sürdürülebilir mi? Çok kolay değil. Türkiye elbette bunu ekonomik olarak kaldırma gücüne sahip. Bu kadar mültecinin her türlü bakımının sağlanması ve sadece bakımının değil bunun belirli insani standartlarda onlara sağlanması çok da kolay olmayacağı için AB ile Türkiye arasındaki bu ilişki önem arz ediyor" diye konuştu.

Küçükcan, Suriye'deki krizde siyasi bir çözümün gerekli olduğunu belirterek, "Suriye'de daimi ve siyasi bir çözüm olmadığı sürece, bu göçmenlerin daha fazla Türkiye'ye gelmesi muhtemeldir. Türkiye gelenlerin de hepsi kalmak istemiyor. Bir kısmı batıya doğru Avrupa sınırlarına hareket ediyor. Bu hareketi AB gördü ve şimdi Türkiye'yle daha yakından çalışıyor" dedi.

Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde insani bir güvenli bölge oluşturma önerisini gündeme getirdiklerini ifade eden Küçükcan,  şöyle devam etti:

"Mutlaka Suriye'nin kuzeyinde insani bir güvenli bölge oluşturulması, sığınmacıların bir kısmının oraya yerleştirilmesi, orada bakılması, dolayısıyla bunların gerek Türkiye, gerek başka ülkelere göçünün sınırlanması ve engellenmesi söz konusu olabilir. Ama bunun için uluslararası toplumun, Birleşmiş Milletler'in ve şu anda Rusya da dahil olmak üzere DAEŞ'le mücadele ettiğini söyleyen bütün güçlerin destek vermesi gereken bir öneridir." 

 Türkiye'nin sığınmacılarla ilgili insani politikasını izlemeye devam edeceğini dile getiren Küçükcan, "Açık kapı politikası neyi ifade ediyor. Savaştan, çatışmadan kaçan herkes Türkiye'ye gelebilir. Hangi dinden, dilden, mezhepten, olursa olsun Türkiye bunlara kapıyı açıyor ve gereken tüm yardımı yapıyor. Ancak Türkiye yalnızca işin başlangıcını kotarmış oluyor bir anlamda. Ondan sonra göç meselesinin yönetilmesinin başka boyutları var. Özellikle sığınmacıların çocuklarının entegrasyonu, bunların topluma kazandırılması, eğitim hizmetlerinin verilmesi bunlar arasında yer alıyor" diye konuştu.

Avrupalı parlamenterlerin Türkiye'nin sığınmacılara yönelik tutumunu takdir ettiğini anlatan Küçükcan, "Avrupa'nın içerisinde de Suriyelilerin hem Türkiye'deki hem İtalya'daki hem Yunanistan'daki kamplarda ya da sığınma bölgelerine giden milletvekilleri, Türkiye'yi çok takdir ettiklerini ifade ettiler. Çünkü Türkiye'nin sunduğu hizmetler, standartları itibariyle çok yüksek. Bu milletvekilleri vicdanlarıyla konuştular" dedi.