AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Rahip Brunson’un serbest bırakılması için belli bir saat vermişlerdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin ABD’nin tutumlarına uyması, takvimlerine uyum sağlaması söz konusu değildir. Türkiye’yi tehdit etmek kimsenin haddine düşmez” dedi..

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Adana İl Başkanlığında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Rahip Brunson'un serbest kalması ile ilgili değerlendirmede bulunan Çelik, "Olayın başından itibaren Türkiye'de bu olay gündeme geldikten sonra ABD tarafının mesajlarını hatırlayın. 'Şu gün, şu saate kadar bırakılmazsa tavır koyacağız, çeşitli yaptırımlar uygulayacağız' diye çeşitli açıklamalar yapılmıştı. Son derece yadırgadığımız bir şekilde serbest bırakılması için belli bir saat verdiler. Türkiye Cumhuriyeti'nin onların tutumlarına uyması, takvimlerine uyum sağlaması söz konusu değildir. Hiçbir şekilde bu dayatmalara prim vermeyen, kurumların kendi kararlarını vermesi konusundaki iradeleri ortadadır" diye konuştu.

Rahip Brunson'un suçunun sabit görülerek belli bir oranda ceza verildiğini, daha sonra yattığı günler dikkate alınarak tahliye edildiğini belirten Çelik, "Ortaya çıkan eleştirilerin ortak noktası, dayatmaların olduğu ve bunun yüzünden serbest kaldığı yönündedir. Gün ve saat verilerek, hiçbir şekilde kabul etmediğimiz bir yaklaşımla Türkiye'yi tehdit eden yaklaşımlar ortaya kondu. O açıklamalar yapıldığı zaman Türkiye Cumhuriyeti'ni haddi aşar şekilde tehdit etmeye kalkanlara, hükümet ve Cumhurbaşkanımız hiçbir şekilde prim vermedi. Bu dayatmalara uygun olarak adım atılmayacağı net bir şekilde ifade edildi. Süreci eleştirenler geçmişte nasıl davranılmış, bugün nasıl davranılmış bunun mukayesesini yaparak eleştirsinler. Türkiye'yi tehdit etmek kimsenin haddine düşmez. Eğer bu dayatmalara göre hareket edilecek olsaydı, ekonomik saldırılar olurken prim verilirdi" ifadelerini kullandı.

CEMAL KAŞIKÇI OLAYI ÇOK VAHİM BİR MESELEDİR

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı olayına ilişkin, "Bu şahsın belli bir mekana girdiği ve o mekandan çıkmadığı görülmektedir. Dolayısıyla bunun açığa kavuşturulması gerekir. Her türlü spekülasyondan uzak olarak, olayın açığa çıkması için en yüksek hassasiyeti gözeterek çalışmalar sürdürülüyor." dedi.

Çelik, AK Parti Adana İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, Kaşıkçı meselesini, Başkan Recep Tayyip Erdoğan da dahil herkesin hassasiyetle takip ettiğini söyledi.

Konuya ilişkin iki ayaklı bir soruşturma yürütüldüğünü ifade eden Çelik, "Birincisi, Türkiye'nin kendi müstakil soruşturması. İkincisi de geçen günlerde görüldüğü gibi Suudi makamları Türkiye ile işbirliği yapmak istediler." diye konuştu.

Çelik, Kaşıkçı olayını "çok vahim bir meseledir" şeklinde tanımlayarak, şöyle devam etti:

"Bu çok vahim bir meseledir. Saygın bir gazetecinin öldürülmesiyle ilgili son derece spekülatif iddialar var. Bazı isimler üzerinde yoğunlaşma vardır, bunların hepsi iddiadır, güçlü bir şekilde soruşturulacaktır. Asla affedilemeyecek, asla üssü örtülemeyecek bir eylemdir. Kuşkusuz Türkiye Cumhuriyeti topraklarının içerisinde, Viyana Sözleşmesi'ne göre Türkiye Cumhuriyeti toprağı değil o ülkenin toprağı sayılabilecek bir alanda bu eylemin yapıldığına dair tartışmalar, iddialar var. Dolayısıyla bunlarla ilgili soruşturmalar bu çerçevede yürütülecek. Bu, Türkiye Cumhuriyeti'ni, bizi doğrudan ilgilendirmektedir. Kendi topraklarımızın içinde bu şahsın kaybolması söz konusu. Bu şahsın belli bir mekana girdiği ve o mekandan çıkmadığı görülmektedir. Dolayısıyla bunun açığa kavuşturulması gerekir. Her türlü spekülasyondan uzak olarak, olayın açığa çıkması için en yüksek hassasiyeti gözeterek çalışmalar sürdürülüyor."

"BU EYLEME KARIŞANLAR VARSA AĞIR SONUÇLARI OLUR"

Ömer Çelik, bu eylemi Türkiye Cumhuriyeti'nin asla meşru görmeyeceğinin altını çizerek, şunları kaydetti:

"Bu eyleme karışanlar varsa kuşkusuz bunun ağır sonuçları olur. Ama bu mesele sadece Türkiye Cumhuriyeti ile bu eylemi yapanlar arasında değildir. Bu demokratik dünyayla, uluslararası düzenle, uluslararası kurumlarla bu eylemi yapanlar arasında bir meseledir. Dolayısıyla demokratik dünyadan da çok yüksek sesler ortaya çıkıyor bu konunun takibiyle ilgili. Dünyanın her tarafında bu konuya yüksek hassasiyet gösteriliyor. Hassasiyetimiz çok yüksektir. Şundan herkes emin olsun; bir takım yapılan çalışmalar hakkında günübirlik bilgi verilmemesi, bu konudaki hassasiyetin pörsüdüğü anlamına gelmemektedir. Çok yüksek bir ilgiyle bu çalışmalar yürütülüyor, büyük bir hassasiyetle bu çalışmaları takip ediyoruz, eninde sonunda bu eylem nasıl olmuştur, bunu kimler yapmıştır, bu şahıs nasıl kaybolmuştur, saygın bir gazeteci nasıl birden bire ortadan kaybolabilir, ona karşı nasıl bir eylem gerçekleştirilmiştir ve bu eylemi kimler gerçekleştirmiştir, bu eninde sonunda ortaya çıkacaktır."

Çelik, bu olayın soruşturulmasında kimsenin kuşku duymaması gerektiğini vurgulayarak, "Bu meseleyi sonuna kadar takip edeceğiz ve açığa çıkaracağız." ifadesini kullandı.

CUMHUR İTTİFAKI'NA VERİLEN ÖNEM HEPİMİZ TARAFINDAN İFADE EDİLİYOR

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, mahalli idareler seçimlerinde ittifak görüşmelerine ilişkin, "Cumhur İttifakı'nın yerel seçimlerde de bir formüle dönüşüp dönüşmeyeceği, dönüşürse nasıl bir formüle dönüşeceğiyle ilgili konu aynı şekilde kendi doğal akışı içerisinde devam ediyor. Orada bir aksama yok, herhangi bir sıkıntı yok." dedi.

Çelik, partisinin Adana İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, mahalli idareler seçimleriyle ilgili ittifak konusunda heyetlerin belli konuları olgunlaştıracağını söyledi.

Heyetlerin yapılan görüşmeyle ilgili sunumlarını genel başkanlara yaptıklarını anlatan Çelik, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla o bahsettiğimiz ittifakla ilgili yani Cumhur İttifakı'nın yerel seçimlerde de bir formüle dönüşüp dönüşmeyeceği, dönüşürse nasıl bir formüle dönüşeceğiyle ilgili konu aynı şekilde kendi doğal akışı içerisinde devam ediyor. Orada bir aksama yok, herhangi bir sıkıntı yok. Zaten Cumhur İttifakı'na verilen önem her iki heyet tarafından da hepimiz tarafından da ifade ediliyor. Ama Cumhur İttifakı'nın her somut olayda nasıl bir sonuç doğuracağı, nasıl bir sonuca evrileceğiyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Bu konuda da tabii arayış sürüyor. Yani bu yerel seçimlere dönük olarak bir formül üretilebilir mi, üretilirse nasıl olur bunla ilgili arkadaşların çalışmaları sürüyor."

- "VATANDAŞIN HİÇBİR SORUSU CEVAPSIZ BIRAKILMAYACAK"

Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kamu hizmetlerinde bürokrasinin azaltılmasına ilişkin genelgesine dair bir soruya da bu genelgenin daha önce yayımlanan tasarruf genelgesiyle değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde bürokrasinin azaltılmasına, vatandaş odaklı bir devlet anlayışının tam olarak yerleştirilmesine büyük bir önem verdiklerini, bunu yüksek bir hassasiyetle takip ettiklerini dile getiren Çelik, şunları kaydetti:

"Bu genelgede önemli konulardan bir tanesi şu, vatandaşın hiçbir sorusu cevapsız bırakılmayacak. Vatandaş herhangi bir makama gittiğinde, belli bir meseleyi öğrenmek istediğinde orası 'bu konunun ilgilisi ben değilim' diye bir cevap veremeyecek. İlgilisi kendisi değilse bile bunun cevaplanması için harekete geçecek ve orada vatandaşımızın sorusu cevaplanacak, sıkıntısı giderilecek. Devlet, vatandaş için var. Devlet vatandaşın üstünde, vatandaşa yukarıdan bakan bir kurum değil. Devlet vatandaşlarımızın içinde, milletimizin içinde örgütlenmiş bir yapı değil, milletimizin tamamının örgütlenmiş halidir. Dolayısıyla en büyük hassasiyetlerimizden bir tanesi, bürokratik vesayetin azaltılmasıyla birlikte bu bürokratik kalemlerde de tasarrufa gidilmesidir. Dolayısıyla bürokratik kalemlerde de tasarrufa gidilmesi vatandaşın sorduğu sorulara güçlü bir şekilde cevap alabilmesi, bu cevabı kurumlar arasında oradan oraya savrulmadan, ilk başvurduğu yerden itibaren bu cevaba ulaşabilmesi hepimizin hassasiyetle üzerinde durduğu bir konu. Bu genelgeyi, vatandaş odaklı devlet anlayışı açısından Türkiye Cumhuriyeti'nin en yüksek makamından, Cumhurbaşkanı'mızdan, kurumlara verilen bir talimat olarak değerlendirmek ve bundan sonrasında da her türlü her devlet görevlisinin vatandaşımızla kurduğu ilişkiyi bu çerçevede kurmasını sağlamak üzere ciddi sonuçlar doğuracağını düşünüyoruz."